"Tek mutlu insan, hiç bir şeyi ciddiye almayandır."İkinci bölüm..
"Tehdit-karşılaşma"
Titreyen elleriyle kapıyı açmaya çalışıyordu. Tüm ısrarına rağmen göbeğe girmeyen anahtar elinden kayıp düştü. Kapının açılmasıyla kendisini toparlamaya çalıştı. Eğilip anahtarını yerden aldıktan sonra karşısında kimse yokmuş gibi içeriye girdi.
"Baban salonda, seni bekliyor." Tahminen 30 lu yaşlarında olan babasının nişanlısı, giydiği ince topuklu ayakkabıların üzerinden Ülkü'ye karşı havalı durmaya çalışıyordu. Ülkü her zaman yaptığı gibi onu umursamadan salona ilerledi.
Azar işiteceğini biliyordu Ülkü, vücudunda yankılanan korkunun etkisinden hala kurtulamamıştı. Gözlerini ne zaman kapatsa, Alev saçan gözler geliyordu aklına. Asrın'ın yaptığı tehdit aklının bit köşesinde yankılanıyordu.
Dolan gözlerini kırpmamaya özen göstererek evin büyük salonuna ilerledi. Babası Hakan bey, takım elbisesi ve elindeki kahvesiyle kızını inceledi. Babasının sert yüz hatları, Ülkü'nün korkmasını gerektirirdi çünkü babasının delici mavi gözleri her hareketini dikkatle izliyordu.
Ortam sessizdi, bu küçük kaçamaklar Ülkü'nün hep yaptı şeylerdi. Salonda topuklu ayakkabı sesi duyuldu. Seçil geliyordu. Seçil, Hakan beyin yanına bacak bacak üstüne atarak oturdu.
" Düğün tarihini kararlaştırdık." Seçil heyecanla, düğün hakkında birşeyler anlatıyordu. Ülkü'nün dinlemeye hali yoktu. Üst kattan inen ablasına teşekkür edecekti.
" günaydın millet !"Hep cıvıl cıvıl olan ablası üzerindeki pijamalar ile fazla pasaklı gözüküyordu en azından Ülkü için öyleydi.
"kahvaltı hazır" Yardımcılarının sözleriyle bahçedeki masaya geçtiler. Ülkü, Asrın'dan yediği sözleri hatırladığında doyduğunu hissetti.
"Ülkem, Ülkü düğün öncesi alışverişine beraber çıkalım." Ülkü, bunu söyleyeceğini bildiği için önceden planladığı annesinin yanına gitme planını dile getirdi. " Ben annemin...bir süre annemin yanında kalacağım" sözlerini tabağıyla ilgilenirken dile getirdi.
Hakan bey çayından bir yudum alıp, kızına döndü. " Neden Ülkü?" Ülkü bedenine gelen adrenalin ile konuşmaya başladı. " Sizin yapmacık evliliğinizi görmek istemiyorum olamaz mı?" Babası kızının hala sinirli olduğunu biliyordu. Tıpkı üzerine giderse ateş püsküreceğini bildiği gibi.
"Nasıl istersen" dedi Hakan bey. İlerletmek istemiyordu ve biliyordu ki Seçil bu tepkisine çıldıracaktı. Ülkü masadan kalktı. Evin ön bahçesindeki çalışanı buldu ve arabasını kasabadan almasını istedi. Asrın'ı hatırladıkça tüyleri diken diken oluyordu.
Yolculuk.....
"Bana bak kızım!" dedi ateş püsküren gözleriyle. "Derdin ne, beni neden polise şikayet ettin bilmiyorum ama bir daha seni yanımda yöremde, etrafımda görmeyeceğim. Milyonda bir tesadüfle Avm'de bile karşıma çıkarsan, seni elimden kimse alamaz!" Katı bir şekilde ard arda sözlerini sıralamış ve önüne dönmüştü.
Yolculuğun devamı sessiz ve sakin geçmişti. Elvin 1-2 saat uyumanın ardımdan uyanmıştı. "Çok uyudum mu?" Konundaki saate bakıp kendi kendine mırıldandı. " özür dilerim Ülkü, sıkılmışsındır sen"
hemde ne sıkılmak! Korkumdan sıkılmayı unuttum diye geçirdi içinden. Arabanın aynasına baktığında, Asrın ile göz göze geldiler. Asrın, Ülkü'yü bir şey anlatma dercesine gözleriyle tehdit etti sanki. Ülkü sesinin titreyeceğini bildiği için derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek ile Şeytan
Teen FictionKader uzun bir yol yazmıştı onlara. İsteksizce birleştirmişti yollarını. Bir arada kalmamak için verdikleri çabalar, tam tersine dönüp birlikte olmak için verdikleri bir mücadele olmaya başlamıştı. Mücadelelerine başladıklarında fark etmiştiler bir...