8

249 122 5
                                        

" Bildiğim bütün hayatlar, paramparça.."

Sekizinci bölüm...

Hayatta sizi bekleyen süprizlerle birlikte bildiğiniz şeylerin yüzünüze vuruluş şekli de vardı. Kimi zaman acı bir şekilde yüzünüze vurulan bu gerçekler, kimi zaman yavaş yavaş söylenerek daha çok canınızı yakıyordu.

İnsanlar hiç bir zaman gözünün önündekini görmezdi, her zaman kafalarında kurduklarına kendilerini inandırıp ona göre yaşarlardı.

Bazı insanlar ise gerçeği görmek için çabalar, ama gördüğü ilk yalana inanırdı.

İnsan olmak zordu, tabi becerebilenler için.

Gökyüzünün siyahlığı Ülkü'yü korkutmaya yetiyordu. Arkasındaki iri beden onu sıkıca kendine sabitlemişti. Hareket etmesine izin vermiyordu.

Korku ile merak arasında sıkışıp kalmıştı. Arkasındakinin kim olduğunu deli gibi merak ediyordu.

"Şhh seni bırakacağım ama sessiz olacaksın tamam mı ?" Ülkü, kulaklarında bir erkek sesi çınlamaya başladığında kalp atışları hızlandı.

Kafasını sallayıp soruya cevap verdiğinde kendini silkeleyip arkasını döndü. Ülkü, "kimsin amacın ne senin ?" Sorusunu sorup cevap vermesini bekledi.

"Seni özledim.. sen beni hatırlamadın mı ?"Ülkü kafasını uzatıp karşısındaki adamı kokladığında içki kokusundan bayılacağını hissetti. Ülkü onun sarhoş olmadığını, ama ona iltifat edecek kadar sarhoş olduğunu anlamıştı.

"Beni hatırlamadın ha.." yüzü bir yerden tanıdık geliyordu ama ülkü bir türlü onu hatırlamamıştı.

"Sen ki Mert için beni kullanan sürtük.." Ülkü duyduklarıyla şok geçirdi.

Ülkü bir-iki adım gerilediğinde adam üzerine gelmeye başladı. Ülkü kaçmaya başlasa, yakalabaç gibi birbirlerini kovalamaya başlayacaklardı. "Neden terk ettin beni" sitemkar çıkan sesi Ülkü'nün canını sıkıyordu.

Ona açıklama yapmak istemiyordu. Onu defalarca kez aldatmıştı, Mert'i unutmak istemişti ama yapamamıştı. Onu sevmeyi denemişti ama olmamıştı. Ülkü bunları aklına getirip kendini sinir etmek istemiyordu.

"Neden lan neden!" Bağıra bağıra Ülkü'nün üzerine yürümeye başlamışı. Ülkü'nün üzerindeki rahatlama hissi yok olmuştu. Panik tüm hücrelerini sarmıştı.

Savunmasız kalmış bir kuzu gibiydi. Aklından gecenin karanlığında ona neler yapabileceği geçiyordu.

Delirdiği zaman iyi olan biri değildi. Kimseyi gözü görmez, sevdiği sevmediği herkese zarar verirdi. Daha önce de çıkmıştı karşısına zarar vermeye çalışmıştı.

Ülkü'yü kollarından yakaladı ve sarsmaya başladı. Ülkü şaşkınlık içinde kalmıştı, ne yapacağını bilemiyordu. Ona nasıl davranması gerektiğini, ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.

"Söylesene lan! Konuş benimle! Neden ben değil de o" Kendi kendine kafasında kurduklarını bağırarak söylüyordu.

Tam o sırada yüksek bir ses duyuldu. Aniden yere savruldu. Ülkü son anda kendini kurtarabilmişti.

Şaşkınlık, panik ve korku vücudunu esir almıştı. Göz yaşlarını silip yanındaki iri bedene baktı.

Asrın koyulaşmış gözleriyle yerde yatan adama baktı ve ardından korkuyla kalakalmış kızın yanına adımladı.

" Gelme!" Korkusundan ne diyeceğini şaşırmış olan kız Asrın'a bağırmıştı. Ülkü zar zor konuşabilmişti. Hala vücudu titriyor ve gözlerinden yaşlar akıtmaya devam ediyordu.

Melek ile ŞeytanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin