3. Bölüm

763 33 16
                                    

foto: Selma

Ali hâlâ orda öylece duruyordu. şaşkınlıkla Eylüle bakıyordu. sonra kendine gelip koşarak aşağı iner ve Eylülün yanında diz çöker.
Ali: E... Eylül?
elini başına koyunca eli kan olur. kendine gelemez hale düşür.
Ali: Ey... Ey... Eylül? Eylül kalk... Eylül nolur kalk...
dışarı bir kadın çıkar ve onları görüp şok olur.
kadın: n'oluyo burda?! 😧
Ali başını kaldırıp şaşkınlıkla ona bakar. kadın Eylüle dikkatini çeker ve hızlı bir şekilde yanına gelir.
kadın: kızım, kızım... iyi misin?
Aliye dönüp sinirle bakar.
kadın: ne yaptın ona?!!!
Ali hâlâ kenarda oturmuş şaşkındı.
kadın: durma orda öyle! yardım et!!! çabuk, çabuk!!!!
Ali kendine gelir ve hızlı bir şekilde Eylülü kucağına alıp aşağı tıbbi istasyona götürür. kadında onlarla gider.
Ali: yardım edin!!!
hemşire çıkar ve onları görünce şok olur.
hemşire: noldu?!!
kadın: düştü galiba, başı kanıyor.
Ali Eylülü sedyeye uzatır ve kenara çekilir. hemşire acil müdahale eder.
hemşire: başı çok ağır yarılmış. kan kaybı çok büyük....
ordan Meryem geçiyordu ve sesleri duyup içeri girer.
Meryem: Eylül?! kızım!! ah..
Eylülün yanına oturup elinden tutar.
Meryem: noldu?! nesi var?!
hemşire: galiba düşerken başı yarılmış. benim burda lazım olacağı malzemeler yok. hastaneye götürmeliyiz.
Meryem: tamam, tamam çabuk gidelim.
Meryem ayağa kalkar ve döndüğünde Aliyi görür. biraz rahatsız olur sanki.
Meryem: oğlum, sen kimsin?
Ali susuyordu ve hiçbir şey söyleyemiyordu. sadece Eylüle bakıyordu.
Meryem: oğlum!
Aliyi dürter ve Ali kendine gelip ona bakar.
Meryem: sen Eylülün bir yakını mısın?
Ali: e.. evet... kocasıyım.
Meryem daha da kötü olur ama belli etmez. ambulans çağırırlar ve Eylülü hastaneye götürürler. Ali de gider onlarla. doktor Eylülün başına pansuman yapar ve serum takar. çıktığında herkes meraklı gözlerle ona bakar.
doktor: hastamız uyuyor. durumu iyi ama başına aldığı darbe çok ağırdır. pansuman yaptık ve serum taktık.
Meryem: görebilir miyiz?
doktor: uyanınca görebilirsiniz. geçmiş olsun.
Meryem: sağolun.
doktor gider. bir süre sessizlik oluşur. Ali sarhoş olduğu için ayak üstünde zor duruyordu. tam düşecekken duvara tutunur. Meryem bunu farkeder.
Meryem: iyi misin?
Ali: he.. iyiyim, iyiyim.
Eylül uyanır ve etrafına bakına hastanede olduğunu görür. başı çok ağrıyordu. elini başına koyar.
Eylül: ah başım...
Meryem dayanamayıp içeri girer, Ali de arkasından. Ali biraz çekinerek girer. Meryem Eylülün uyandığını görünce direk ona sarılır.
Meryem: kızım... ah yavrum... iyi misin? ağrın sızın var mı?
Eylül: yok Meryem teyze, iyiyim, teşekkür ederim.
Ali kapının önünde durur ve Eylüle bakar. Eylül onu görünce korkar ama belli etmemeye çalışır. Ali başını eğer üzgünce.
Meryem: Eylül, kızım nasıl oldu bu? birşey hatırlıyor musun?
Eylül Aliye bakarak cevap vermez.
Meryem: tamam, ben zaten polisleri çağırdım, onlara anlatırsın tamam mı?
Eylül hâlâ susar. Meryem Eylülü saçları okşar.
Meryem: ben kantine gidiyorum, birşeyler istiyor musun?
Eylül: he yok Meryem teyze, sağolun.
Meryem çıkar odadan, Ali odada hiç kimsenin yokluğunu fırsat bilip, içeri girer. Eylül çekinir. titriyordu. Aliya bakamıyordu bile.
Ali: şey... b...ben...
Eylül onun sözünü keser.
Eylül: tamam yok birşey.
Ali yutkunur. hâlâ başını eğmiş bir şekilde duruyordu. Eylüle bakamıyordu.
Ali: Eylül ben özür...
Eylül: dileme, dileme istemiyorum. çık, çık lütfen çık. seni görmek istemiyorum.
Ali olduğu yerde durur. Eylül ağlamamak için kendini zor tutar.
Eylül: Ali lütfen çık!
Ali: polise anlatacak mısın?
Eylül susar. Ali herşeyi anlayıp çıkar odadan. Eylül ağlar ama hemen toparlar kendini. Meryem gelir, Eylüle tost verir.
Meryem: al ye bunu. iyi gelir. çayda aldım. aç kalma.
Eylül gülümseyerek ona bakar. çok iyi bir insandı.
Eylül: teşekkür ederim 😊
Eylül tostunu yer ve çayını içer. geç olduğu için uykusu gelir.
Eylül: şey Meryem teyze, siz burda mı kalacaksınız?
Meryem: evet, birşey mi oldu?
Eylül: yok birşey yok da, siz burda kalmayın. rahatsız olmayın şimdi benim yüzümden.
Meryem: ya be rahatsızı kızım? öyle laf mı olur? ben senin yanımdayken çok memnunum.
Eylül: ama Masal?
Meryem: Masalı babasına emanet ettim. merak etmeyesin.
Eylül: ama böyle olmaz ki. çocuk şimdi sizi istiyordur, özlüyordur. nolur gidin Meryem teyze. hem bakın ben iyiyim.
Meryem: ya hiçbir şey olmaz. (gülerek) hem Halite de iyi olur. bir kerecikte o baksın çocuğa canım, aa!
ikiside gülerler.
Eylül: siz çok iyi birisiniz. iyi kalpli, yardımsever, cömert bir insansınız.
Meryem: yaa yerim ben seni. 😘 sende çok iyi birisisin.
bir süre sonra Eylül uyur, ardından da Meryem. bizde burda bir laf vardır; sabah akşamdan akıllıdır diye. gerçekten de öyledir. gece o beyaz ay sadece güneşin ışıklarından öyle parlıyordur, ama güneş hiçbir şeye bağlı değildir. sıcak, parlak, güzel, gülümsememizin, sevincimizin, kahkahalarımızın sebebi olur. sabah olduğunda, taze ve temiz havayı soluyabiliriz. kendimizi özgür hissedebiliriz. çünkü bu dünyada özgürlükten daha güzel birşey yoktur. çayırda  koşuyorsun ve hiç kimse önünde durmuyor, ve hiçbir şey yoluna engel değil. istediğin kadar bağır, kimse ağzını kapatamaz. hayatını yaşa, anı yaşa, çünkü sen kendin o ansın. yaşa burada ve şimdi! istersen mecnun ol, istersen akıllı. istersen ağla, istersen gül. yeter ki özgür ol!
sabah olur ve Eylül güneşin o parlak, sıcak ışıklarından uyanır. gülümser ve derin nefes alır.
Eylül: günaydın ey hayat.. yine bir güne uyandım, yine gülümsüyorum. bizim bu gülümsememizi hiçbir zaman eksik etme Ya Rabbim! bu kutlu Ramazan ayında bütün mazlumların dualarını kabul et, zavallıların günahlarını affet. tüm çocuklar gülsün, büyükler eğlensin. başımızda mavi gökyüzü, ayaklarımızın altında yağız yer eksik olmasın. dünyayı huzur ve özgürlük yönetsinler. Ramazan Ayımız Kutlu Olsun.. Amin.. 🙏
Meryem uyanıp Eylülü görünce gülümser.
Meryem: günaydın kızım.
Eylül: (gülümseyerek) günaydın Meryem teyze.
Meryem: maşallah, herşeye rağmen gülümsüyorsun.
Eylül: hayat bize neyle gelirse gelsin, biz her zaman gülümseyelim. darbe alsakta, yıkılsakta, paramparça olsakta, bize gülmek düşüyor. çünkü hayat bizle imtihan geçiriyor ve biz o imtihanı kazanarak çıkmalıyız. çok şükür başımızın üstünde Rabbim, gönlümüzde Hz. Ali'in cesareti varken, hiçbir şey bizi yıkamaz.
Meryem: aferin sana. hep böyle dik dur. birazdan polisler gelecekler sende onlara herşeyi anlatacaksın. ben senin böyle sebepsizce düşmene inanmam. ben kantine gidiyorum su almaya, sen ister misin?
Eylül: yok, Ramazan Ayı başlıyor, ben içmiyorum.
Meryem: tüm duaların kabul olsun kızım.
Eylül: teşekkür ederim, sizinde. 😊
Meryem çıkar odadan, Ali gelir. Eylül onu görünce şaşırır.
Eylül: sen gitmedin mi?
Ali: hayır, burda bekledim.
Ali oturur, Eylül hiç onun yüzüne bakmaz.
Ali: Eylül bak...
Eylül: Ali, nolur Ramazan Ayında benim ağzımı bozdurma. nolur yapma bunu.
Ali başını eğer. konuşmaz.
Ali: anlatacak mısın herşeyi polise?
Eylül: sen dün anlamadın mı?
Ali: yani anlatacaksın?
Eylül: tek derdin bu dimi? hapise düşmemek?
Ali konuşamaz. Eylül başını önüne eğip, ağlamamak için kendini zor tutar.
Ali: üzgünüm... böyle olsun istemezdim...
Eylül: olan oldu. lütfen şimdi çık ve git. seni görmek istemiyorum. tiksiniyorum senden, iğreniyorum. nefret ediyorum anlamıyor musun?
Ali yüzünü büzer ve hemen çıkar odadan. dışarı çıkıp bir banka oturur ve ağlar..
Ali: ben ne yaptım ya? ne yaptım ben? 😭😭😭
polisler gelirler ve Ali onları görüp daha da kötü olur. polisler içeri girince, Ali de peşlerinden gider. polisler Eylülün odasına gelirler, Meryem de ordaydı. Ali kapıda durup dinler.
memur: anlat bakalım, nasıl oldu bu?
Eylül: şey ben..
memur: bak. bi kadın seni bir erkeğin kollarında baygın halde görmüş. o mu yaptı sana?
Eylül başını çevirince kapıda duran Aliyi görür. Ali üzgün halde ona bakar. Meryem Eylülün nereye baktığını merak edip bakar ve Aliyi görür.
Meryem: Ali? sen niye duruyorsun orda öyle? gelsene buraya.
Ali içeri girer ve Eylülün yatağının yanında durur.
memur: Eylül hanım.
Eylül: hı.
memur: bu kim?
Eylül: k...kocam...
Eylül bunu söyleyince yüzünü büzer ve fena olur.
memur: isminiz?
Ali: A... Ali Göktürk.
memur: sizi görmüş kadın Eylül hanım kollarınızdayken. sizin bu meseleden bir haberiniz var mı?
Ali: b.. ben..
Eylül: memur bey!
Ali başını ona çevirir.
Eylül: bana bunu yapan...
Ali tedirgin olur. dakikalar saatler gibi geçiyordu. Eylül memura bakıp tam söyleyecekti.
Eylül: her hangi birisi yok. ben aşağı yemek yemeye iniyordum, merdivenlerde başım döndü, düştüm. sonra Ali geldi..
başını Aliye çevirir, Ali şok olmuşcasına Eylüle bakıyordu.
Eylül: ve beni öyle görünce şok oldu, tabiki hiçbir şey yapamadı. bense o sırada kendimden geçtim. sonrasını bilmiyorum.
Ali olduğu yerde duruyordu. Eylül anlatmadı. söylemedi onun yaptığını. ama neden?
memur: peki kollarınızdaki morluklar nasıl oldu?
Ali Eylülün kollarına bakıyordu.
Eylül: bunlar çoktandır. yani ben daha evlenmeden önce olmuşlardı.
memur: peki nasıl olduklarını anlatabilir misiniz?
Eylül: bizim mahallede küçük çocuklar var. ben onlarla düğünden önce çıkmıştım oyun oynamaya. yanlışlıkla ayağım takıldı ve düştüm. birde evdeyken onlar hep bize geliyorlardı ve biz birbirimizi dövüyorduk, tabiki oyun oynayarak. ama işte oluyorlar böyle.
memur: peki teşekkür ederiz, geçmiş olsun, iyi günler.
polisler giderler.
Meryem: kızım benim eve uğramam lazım, bir kaç saate yine gelirim tamam mı?
Eylül: tabiki Meryem teyze, o nasıl söz. gidin siz. zaten perişan oldunuz.
Meryem gider. Ali yavaş adımlarla Eylülün yanına gelir ve oturur.
Ali: anlatmadın.
Eylül: evet. yapmadım böyle birşeyi.
Ali: nedenini sorabilir miyim?
Eylül başını ona çevirir.
Eylül: çünkü ben senin gibi zavallı değilim. ben insanlara acıyorum ve acımak ne demek biliyorum.
Ali başını eğer.
Ali: ben acımasız mıyım?
Eylül: sen soruyor musun bunu? gerçekten bunu soruyor musun?
Ali hiçbir şey söyleyemez.
Eylül: senden tel bir ricam var. lütfen izin ver kızları ve Serkanı arıyım. onları çok özledim.
Ali başını sallar. cebinden telefonu çıkarır ve Eylüle verir. Eylül Serkanı arar.
~konuşma ~
Eylül: alo Serkan.
Serkan: Eylül? sevgilim! seni ne kadar çok özledim biliyor musun? aşkım benim...
Eylül: bende seni çok özledim aşkım, bende..
Serkan: nerdesin sen şimdi? söyle hemen gelip alıyım seni.
Eylül: yok, gerek yok. ben çok uzaklardayım.
Aliye bakar.
Eylül: kafesin içindeyim.
Ali başını eğer. çok kötü olmuştu.
Eylül: kızlara verir misin? onlarla konuşmak istiyorum.
Eylül Cemreyle ve Songülle konuşur.
Songül: ya ne demek gelemem kızım?! Meksika da mısın anasını satıyım?!
Eylül güler.
Eylül: lütfen yapmayın. gelemem.
Songül: hâlâ gelemem diyor ya.
Cemre alır telefonu.
Cemre: Eylül, kardeşim bak eğer birşey olduysa, söyle hemen. biz kardeşiz, bizim birbirimizden sırlarımız yok.
Eylül: Cemre merak etmeyin beni. sadece benim iyi olduğumu bilin, o kadar. şimdi kapatmam lazım, sizi çok seviyorum. Serkana da onu çok sevdiğimi söylersiniz.
Cemre: Eylül! Eylül! Eyl..
Eylül kapatır.
~konuşma biter ~
Eylül telefonu Aliye verir.
Ali: sen benden korkuyor musun?
Eylül: ben senden yetirince uzak durmaya çalışıyorum. bu korku anlamına gelmiyor mu?
Ali ona bakar. Eylül geri yatağa uzanır.
Akşam.
Eylülü taburcu ederler. Meryem gelmişti ona yardım etmek için.
Meryem: kızım, bizimle kalmayacağına emin misin? bak bizim odamız büyük, yerleşiriz.
Eylül: yok ben kendi odamda kalacağım Meryem teyze. benim için bu kadar şeyi yaptınız, hakkınızı nasıl ödeyeceğim bilmiyorum.
Meryem: ne hakkı kızım? bende seni kendi öz kızım gibi biliyorum. Masalında kardeşi gibi. 😊
Eylül: çok teşekkür ederim ☺️
Eylülü odaya kaldırır ve yatağa uzatır. Ali de arkalarından gelir.
Meryem: bak eğer birşeye ihtiyacın olursa, ben buraya numaramı yazıyorum, mutlaka ara tamam mı? çekinme.
Eylül: hıhı.
Meryem numarasını bir kağıda yazıp çıkar. Ali odaya girer. Eylül onu görür görmez kenara çekilir. Ali kollarını kaldırır.
Ali: korkma sana hiçbir şey yapmayacağım.
Eylül: uzak dur benden.
Ali: tamam.
Ali Eylülün önünde sandalyeye oturur ve ona bakar.
Ali: beni içeri atmadığın için sana teşekkür ediyorum.
Eylül: tamam.
Ali: aç mısın?
Eylül: yani...
Ali: doğruyu söyle.
Eylül: galiba biraz açım.
Ali: ne istersin? söyle alıp getireyim.
Eylül: biz ne zaman gideceğiz burdan?
Ali: yarın sabah uçağımız var.
Eylül: peki. şey... ben aslında bir tane çilekli kruvasan alırım.
Ali gülümser.
Ali: yanında çayda olsun mu?
Eylül: olur.
Ali gülümser ve aşağı iner. geldiğinde Eylül uyumuştu. çok yorgundu. Ali tepsiyi çekmecenin üzerine koyar ve Eylülün üzerini örter. sonra geri sandalyeye oturup ona izler. bir kaç dakika sonra telefonu çalar. baktığında Selmaydı. açar.
Selma: alo Ali... ben hamileyim...
Ali olduğu yerde kalır.

Karanlık HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin