Eylül ile Ali büyük şaşkınlıkla Selma ile Serkana bakıyorlardı. zaman durmuştu. insanların evlerindeki saatler durmuşlardı. bu evde bir kız kendine portakal su döküyordu bardağa, akşam akşam iyi gelirdi. elinde poşetle ile kalakalmıştı. diğer evde teyze televizyon seyrediyordu, dizi durmuştu. bakın; burda aile televizyonunun önünde oturmuş film seyretmeye hazırlanıyorlardı. durmuştular. en son yaptıkları harekette durmuşlardı. aynı evde mutfakta anne mısır patlatıyordu. mısırlar makineden düşerken durmuşlardı. zaman durmuştu..
Eylül: Serkan, sen ne yaptın?
Serkan: E.. Eylül... bak dinle..
Selma: Ali?
Ali: hani sen hamileydin?
Serkan: sen hamile misin? hani değildin?
Eylül: sen önce benim soruma cevap ver! n'oluyo burda?!!
Serkan yutkunur.
Serkan: o.. o öptü.. yapma dedim, benim sevgilim var dedim, biz onunla yakında evleneceğiz dedim, dinlemedi..
Selma şaşkınlıkla ona bakıyordu.
Selma: ne?! sen kendin bana demedin mi ,,ben Eylülü sevmiyorum, sadece onu elimde kullanıyorum" diye?!
Eylül daha fazla kırılır.
Ali: sen önce bi benimle konuş!
Selma: Ali, ben seni çok seviyorum. o zorladı beni. ve ben hâlâ eskisi gibi hamileyim, yani hiçbir şey değişmedi.
Serkan: ney?! lan sen kendin bana demedin mi ,,ben sadece Alinin parasına göz koydum, Aliyi hiç sevmiyorum bile"?!
Eylül içindeki gözyaşlarını tutamaz ve ağlar. Ali de çok kırılmıştı. ikisinin de durumu aynıydı. ikiside kullanılmışlardı. hemde en acı şekilde.
Eylül: keşke... keşke lise de gözlerim kapansaydı da sana bakmasaydım.. ellerim kopsaydı da sana dokunmasaydım.. kalbim dursaydı da sana aşık olmasaydım.. keşke..
Serkan: Eylül, dinle..
Eylül: hayır sen beni dinleyeceksin! Serkan Özgün! ben sana hakkımı helal etmiyorum! sana hakkımı haram da etmiyorum! neden, biliyor musun? 😭 çünkü benim sana tek bir hakkım yok! ben diğer gudubet kadınları gibi sana beddua edip gitmeyeceğim! ben sana mutlu olmanı dileyip gideceğim! kalbime hançer saplayıp gideceğim! 😭 seni Allaha emanet edip gideceğim! hoşçakal..
Eylül ağlayarak gider. nereye? bilmiyordu. sadece yürüyordu. ağlayarak yürüyordu. acı ile yürüyordu. kırılarak yürüyordu..
Ali: sen? senin bana diyecek bir sözün var mı?
Selma başını eğmiş bir şekilde duruyordu.
Selma: (kısık sesle) affet..
Ali onun sözünü keser.
Ali: ondan başka! ondan başka ne diyeceksin bana, Selma?!
Selma susar.
Ali: yok dimi.. olmayacakta.. çünkü senin değil diyecek sözün, yüzüme bakacak cesaretin bile yok.. uzak dur benden..
Ali Eylülün ardından gider. yolda Eylüle yetişer.
Ali: Eylül dur bekle!
Eylül durmuyordu. duymuyordu.
Ali: Eylül bir dakika bekler misin?
Eylülün kolundan tutar ve durdurur.
Ali: Eylül, dur.. bekle..
Eylül: (ağlayarak) Ali, hadi gidip şu boşanma meselesini halletelim bitsin gitsin bu iş. lütfen daha fazla uzatmayalım.
Ali: Eylül dur, sus..
Eylül Aliye dönmüş bir şekilde, başını eğmiş duruyordu. hâlâ ağlıyordu. içi paramparça olmuştu. kalbi acıyordu. içi yanıyordu..
Ali: gel seni gideceğin yere bırakıyım. gece gece yalnız gitme.
Eylül: ben bir taksi çeviririm.
Ali: olmaz, bu saatte taksi filan yoktur. hadi yürü. arabam evin önünde.
Eylül: ben oraya geri dönemem.
Ali: ya sadece araba için gideceğiz. hem eğer onlar ordaysa, bakmarız suratlarına.
Eylül bitkin bir haldeydi. acıdan zar zor ayakta duruyordu.
Eylül: t... tamam..
Ali Eylülün kolundan tutar ama Eylül hemen çeker.
Eylül: dokunma bana.
Ali: tamam. hadi.
Ali ile Eylül birlikte evin önüne gelirler. Selma ile Serkan yoklardı. direk arabalarının birisine binip, yola koyulurlar.
Ali: evin nerde?
Eylül cevap vermez.
Ali: Eylül
Eylül: hı.
Ali: evin nerde?
Eylül evine gidemeyeceğini anlar. evi de yoktu.
Eylül: b.. benim evim yok..
Ali başını eğer. Eylül de üzgün bir şekilde başını eğer.
Ali: tamam bana gidelim. benim bir tane yedek evim var. ben oraya genelde kafa dinlemek için gidiyordum.
Eylül: olur.
Eylül başını cama yaslar ve yolu izler. olanları düşünür. daha sabah Serkan onun yanağından öpüp şirkete gitmişti, akşam olduğunda herşey değişti birden bire. daha iki gün önce ona onu sevdiğini söylemişti, iki gün sonra herşey değişti. o kadar çok acı, o kadar çok yorgun hissediyordu ki kendini, baksan şimdi bayılacak. çok yorgundu. uyumak ve hiç uyanmamak istiyordu. bu hayattan, bu acı hayattan kurtulmak istiyordu. rahat nefes almak istiyordu. sanki omuzlarının üstünde ağır yük taşıyordu. artık omuzları kırılıyordu. çok yorulmuştu. bitkin, mutsuzdu. içinde sanki büyük çukur oluştu ve bu o çukurun içinde kıvranıp duruyordu. yardım çağırıyordu ama sesini kimse duymuyordu. bağırmaktan artık sesi kesiliyordu. boğazı ağrıyordu. içi yanıyordu..
araba da Metin Şentürkün ve Elif Kayanın ,, Sensizlik Kalbe Zararlı" şarkısı çalıyordu. Eylül bu müziği çok seviyordu. her seferinde Serkan yanında yokken, bu müziği dinlerdi ki, onun yokluğunu hissetmesin diye. maddi olarak yanında olsun diye. şimdi de aynı durumdu; bu şarkı Serkanın hem yokluğunu, hemde varlığını hissettiriyordu Eylüle. şarkıyı duymazdan gelmeye çalışıyordu ama yapamıyordu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Aşkı sana anlatamam
Yaşatırım gelirsen,
Bulutlarda gezdiririm
Eğer izin verirsen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Hayatım
JugendliteraturSenden nefret ettiğim halde sana değer veriyorum. Bu nasıl bir hiss? 2. SEZON!!!