7. Bölüm.

602 32 38
                                    

Medya: Mete.

X: sanık Ali Göktürk! Ali Göktürk!
Ali bir noktaya bakıp duruyordu. Eylül ile hakim ona bakıyorlardı.
Eylül: Ali.. Ali!
Ali: he noldu?!
etrafına bakar şaşkınca. mahkeme salonundaydılar ve herkes ona hiçbir şey anlamadan bakıyorlardı.
Ali: efendim.
X: siz, sanık Ali Göktürk, hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, kendi rızanızla boşanmayı kabul ediyor musunuz? (yazar: genelde nasıl oluyor bilmiyorum o yüzden böyle yazdım 😉)
Ali: (içinden) ne yani, hepsi bir hayal miydi? ben bütün bunları hayal mi ettim? 😧
Ali: e.. evet.. ediyorum..
X: bende Kadıköy Belediyesinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizin boşanmanızı yapıyorum. (yazar: birisi bana söyler mi nasıl oluyor diye? 😂😂😂)
mühürü vurur ve boşanma işi sona erer. mahkeme salonundan Eylül mutlu bir şekilde çıkıyordu ki, Ali yıkılmıştı. Eylül Alinin önünde durup elini uzatır.
Eylül: bana çok acılar çektirdin ama ben insanlığımı unutmayarak sana seninle tanıştığıma pişman değilim diyorum. yolun açık olsun.
Eylül Aliye bakar, Ali bir Eylülün eline, bir Eylülün gözlerinin içine. biraz öyle durduktan sonra, bağrına acısını basarak Eylülün elini sıkar. o an kalbi ağırlaşmaya başlamıştı. sanki şimdi düşüp bir porselen vazo gibi paramparça olacak. ağlıyordu.. içinden ağlıyordu. aşkın ne demek olduğunu şimdi görmüştü. hiçbir zaman aşk acısı nasıl birşeydi bilmiyordu, hatta öyle birşey olduğuna inanmıyordu. Eylül karşına çıkmayana dek. sesi çok boğuk bir şekilde geliyordu. sanki günlerce konuşmamıştı da dili konuşmak ne demek unutmuştu.
Ali: senin... seninde Eylül..
Eylül Alinin elini bırakıp avukatına çevirir bakışlarını.
Eylül: size de teşekkür ederim Adnan bey.
Adnan: yolun açık olsun.
Eylül gülümser ve arkasını dönüp ordan uzaklaşır. Ali son bir kez onun arkasından bakar. Eylül salondan çıktığında Alinin gözleri yaşlarını daha fazla tutamayıp, bırakırlar..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sen Bana bakma,
İlk değil bu.
Gidenin kazandığı,
Hileli bir oyun bu.

Sen Bana bakma,
Belki de en doğrusu bu.
Ben sonbaharım,
Döktüğüm son yaprak bu.

Ben ne yangınlar gördüm,
Öylece bırak beni.
Sen Ateşten korkarsın,
Kaç kurtar kendini.
Ben ne yaralar aldım,
Hiç biri öldürmedi.
Sen de git,
Unut Beni...

Sen Bana bakma,
İlk değil bu.
Gidenin kazandığı
Hileli bir oyun bu.

Sen Bana bakma,
Belki de en doğrusu bu.
Ben sonbaharım,
Döktüğüm son yaprak bu.

Ben ne yangınlar gördüm,
Öylece bırak Beni.
Sen Ateşten korkarsın,
Kaç kurtar kendini.
Ben ne yaralar aldım,
Hiç biri öldürmedi.
Sen de git,
Unut beni..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ali daha fazla dayanamayıp acısını dindirmek için bara gitmişti. şu an içki iyi gelirdi. bar sayacının önünde durup bir bir kadehleri boşaltıyordu. yalnız bu işin gitmeyeceğini anlayıp, arkadaşına aramaya karar vermişti.
~konuşma ~
Ali: alo Mete gel..
Mete: ne diyorsun sen Ali? nerdesin sen?
Ali: b... barda...
Mete: olm müziğin sesinden hiçbir şey anlamıyorum! barda mısın sen?!
Ali: evet.
Mete: lan sen salak mısın? saat gecenin dördü! sen orda napıyorsun?!
Ali: lan sende amma soru sordun ha! gel dedim sana! seni istiyorum!
Mete: eski mekan mı?!
Ali: yes aşkım. (Yaren, senden çaldım. Aşk Kırıntılarından 👌)
Mete: kes lan! doğru konuş benimle! geliyorum!
~konuşma biter ~
Mete Alinin olduğu bara gelir ve kalabalığın içinde Aliyi bulunca, direk yanına gidip, Alinin yine içmek istediği içkiyi yere koyar.
Ali: napıyorsun sen kardeşim?!
Mete: sus lan! napıyorsun sen burda?!
Ali: ooo Mete, dostum.
sarılır ona zar zor ayakta durarak. Mete onu iter.
Mete: lan leş gibi kokuyorsun! yürü eve, yürü!
Aliyi alır ve bardan çıkıp, kendi evine getirir. direk yatağa yatırıp, üstüne battaniye örter ama Ali çıkıp, bağırarak evin ortasında şarkı söyler.
Ali: yeter artık, sorma bana,
söyledim ya sana, bilmeden oldu!
sevdim seni aştım haddimi,
gönül suçuydu!
sakın kızma bana, bilmeden oldu!
yatağa yatır, biraz sessizlik oluştuktan sonra, yine kalkıp, şarkı söyler.
Ali: aklımda fikrimde yalnız sen varsın,
sen benim dünyamda dünya kadarsın, dünya kadarsın!
zemheri gönlüme gönlüme düşen baharsın,
sakın kızma bana, bilmeden oldu!
Mete: lan sus! yat uyu yoksa çakacağım şimdi suratına ha!
Ali: dertliyim be kardeşim, dertliyim.
Mete: tamam derdini yarın anlatırsın, hadi uyu artık, bağırmayı da kes, komşular toplanacak şimdi tepemize. Zehra teyze ile uğraşamam şimdi. zaten geçen gün tepesine on kova su döktüm, az kala içeri girecektim, bu sefer sormadan infaz eder valla. (dizideki Zehra 😂😂😂) uyu artık, nolur.
Ali: he he.
kafasını yastığa gömüp, uyur.
Sabah.
Eylül kalkıp, valizini toplamıştı. kapıdan çıkıp, yeni evine gelir. kapının önünde durup, eve bakarak konuşur.
Eylül: merhaba yeni hayat 🙂
içeri girer ve evin halini görüp, derhal temizlik yapmak zorunda kaldığını anlar.
Eylül: tamam, başlayalım o zaman.
evde temizlik içim malzemelerin olmadığını anlayıp, mağazaya gider. yolda giderken iki kadın geçiyordu önünden, ona bakarak fısıldaşıyorlardı. Eylül ondan konuştuklarını anlar ama uğraşmak istemez. evine gelir ve temizliğe başlar.
Öğlen.
Eylülün her yeri kopmuştu.
Eylül: off çok yoruldum..
evde mobilya yoktu. birde onları alacaktı.
Eylül: ben geceyi nerde geçireceğim ya? otele mi gitsem?
Ali uyanır ve ellerini başına götürür.
Ali: kafam çatlıyor..
etrafına bakar ve bir evde olduğunu anlayıp, şaşırır.
Ali: burası neresi ya? ben nasıl geldim buraya?
içeri Mete girer.
Mete: ooo alkolünün komutanı uyandı demek! nasılsın?
Ali: ben nasıl geldim buraya?
Mete dün gece olanları anlatır ve Ali bunları duyup, yavaş yavaş hatırlamaya başlar.
Mete: olm sen nasıl bu hale geldin?
Ali: ben... ben dün Eylülden ayrıldım Mete. boşandım.
Mete: bu hani sen zorla evlendirdiğin çirkin kız dimi?
Ali: çirkin deme ona! git bi kendine bak aynada!
Mete ona şaşkınlıkla bakar.
Mete: hani sen ondan nefret ediyordun? noldu? koruyorsun falan.
Ali susar. başını eğer.
Ali: Mete..
Mete: hı.
Ali: ben ona galiba aşık oldum.
Mete: ne diyorsun?!
Alinin yanına geçer.
Mete: nasıl olur bu? 😃
Ali: bilmiyorum. oldu işte bir şekilde.
Mete: peki nasıl anladın bunu?
Ali: ben ondan ayrılmak istemiyordum. şimdi onu istiyorum, sarılmak istiyorum, kokusunu içime çekmek istiyorum, öpmek istiyorum, ona benim olduğunu söylemek istiyorum. özlüyorum onu. anlıyor musun?
Mete: kardeşim sen baya abayı yakmışsın. peki ya Eylül? o biliyor mu?
Ali: bilmiyor ve galiba bilmeyecek. kız benden nefret ediyor, görmek istemiyor beni. ben ona onca şeyi yaptım, asla affetmez.
Mete: ne yaptın ki?
Ali başını ona çevirip, acı ile bakar. Mete de hiçbir şey anlamadan.
Ali: b... ben ona vuruyordum Mete. dövüyordum onu.
Mete: NE?!! NE YAPIYORDUN, NE YAPIYORDUN?!!!
Ali başını eğer ve ağlamak ister. içi çok acıyordu. kalbi sıkışıyordu. kendini çok kötü hissediyordu.
Mete: oğlum sen manyak mısın?! ne diye dövüyordun kızı?!
Ali: ya işte beni dinlemiyordu, sürekli bana karşı gidiyordu bu da beni sinirlendiriyordu. elimde değil ki.
Mete: sana karşı gitmesi çok normal. kız seninle zorla evlendirildi, tabiki sana karşı gidecek.
Ali: çok sağol ya, çok güzel motive ediyorsun beni 😒
Mete: lan sus, başlatma motivene! şimdi ne yapacaksın? aşık olup, resmen cezasını çekiyorsun.
Ali gözyaşlarına hakim olamaz ve ağlar. Mete abarttığını anlar ve susar. kendini suçlu hisseder.
Mete: tamam ya.. özür dilerim, abarttım galiba.
Ali Meteye sarılır. Mete de ona.
Ali: (ağlayarak) Mete ben şimdi ne yapacağım? 😭 bu yangına nasıl hakim olacağım?
Mete: tamam ağlama. istersen bi Eylül ile konuş. belki affeder.
Ali: affetmez! 😭😭😭
Mete: Ali ben sana ne diyeyim ya... 😣
Ali: 😭😭😭
Eylül işini bitirip, nerde kalacağını düşünür. aklına Cemrelerde kalmak gelir ve direk arar.
~konuşma ~
Eylül: alo Cemre.. şey.. ben sende bir süreliğine kalabilir miyim? benim evimde hiçbir şey yokta. yani mobilya alana kadar beni misafir edebilir misin?
Cemre: ya o nasıl söz öyle canım? tabiki ederim. başımın üstünde yerin var. gel hadi.
Eylül: çok teşekkür ederim. geliyorum şimdi.
~konuşma biter ~
Eylül bir kaç eşya alır ve Cemrelere gider. geldiğinde Cemre ona çay falan verir ve Eylül yorgun olduğunu söyleyip, uyumaya gider.
Akşam.
Ali bütün gün evdeydi. yatakta uzanıp, ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerle camdan dışarı bakar. hiçbir şey yemiyordu, içmiyordu. Mete kardeşini yalnız bırakmak istemediği için, evde kalmıştı. Aliyi birşeyler yedirtmeye çalışıyordu, ama o sadece yatıyordu.
Mete: ya oğlum yeter artık! bütün gün doğru dürüst hiçbir şey yemedin. hasta olacaksın.
Ali: canım hiçbir şey istemiyor.
Mete susup ona bakar. aklına bir fikir gelir.
Mete: sende Eylülün numarası var mı?
Ali: neden?
Mete: ya ver, konuşmak istiyorum.
Ali Eylülün numarasını verir. Mete Eylülü arar.
Eylül akşama kadar uyur. yorgunluğu çıkmıştı ve telefonun sesiyle uyanmak zorunda kalır. ekranına baktığında bilinmeyen numaraydı.
~konuşma ~
Eylül: alo.. kimsiniz?
Mete: alo Eylül, benim adım Mete. Alinin arkadaşıyım. ben seninle konuşabilir miyim? çok acil.
Eylül: ben arkadaşımda kalıyorum. istersen görüşelim bir yerde, konuşuruz.
Mete: ok, bizim parka gelir misin?
Eylül: geliyorum.
~konuşma biter ~
Eylül hazırlanıp evden çıkar. parka gelip bir banka oturur. yanına Mete gelir.
Mete: şey.. sen Eylül olmalısın?
Eylül: evet.
Mete: Mete ben. memnun oldum.
Mete oturur.
Mete: ben seninle aslında Ali hakkında konuşmak istiyordum.
Eylül: dinliyorum.
Mete tereddüt etmeden anlatmaya başlar.
Mete: bak Eylül.. Ali ile durumunuz belli. sizi size sormadan evlendirdiler. ne kadar çok acı çektiğini biliyorum. Alinin neler yaptığını da biliyorum ve inan ben ona hak vermiyorum. yaptıkları çok canice ve şerefsiz olduğunu belli ediyor. ama yine de Ali benim arkadaşım, hatta kardeşim. biz onunla 7. sınıftan beri birlikteyiz. birlikte güldük, birlikte ağladık. o benim sırlarımı biliyor, bende onun. okulda eğer birimize birisi iftira atarsa, birimiz herşeyi üstümüze atıp, cezamınızı çekiyorduk. yani anladın.
şimdi gelelim size. Eylül, senin ne kadar çok Aliden uzak durmak istediğini biliyorum ve anlıyorum seni. ama lütfen şimdi söylediklerimi ciddiye al. Eylül... Ali sana aşık olmuş..
Eylül çok şaşırmıştı. kıpırdamadan Meteyi dinliyordu.
Mete: dün gece onu bardan bizzat getirip, evimde yatırdım. çok kötü durumda. hiçbir şey yemiyor, içmiyor. hasta olacak diye o kadar çok korkuyorum ki. bak, sana ona zorla aşık olmanı istemiyorum ama lütfen onunla bir konuşabilir misin? belki seni dinler de sakin olur. durumu anlar. gerçekten çok kötü durumda. resmen aşk acısını çekiyor. lütfen, konuş onunla.
Eylül hâlâ şaşkın bir yüz ifadeyle ona bakıyordu. nasıl olurdu ki? ona onca acıyı yaşatan adam ona aşık olmuştu. iyi de Eylül onu sevmiyordu ki. nasıl olacaktı bu?
Eylül: t.. tamam, tamam konuşurum. nerde şimdi?
Mete: çok teşekkür ederim Eylül! sen.. sen şimdi nasıl büyük bir iyilik yaptığının farkında değilsin! 😅 benim evimde. gidelim mi?
Eylül: hadi.
Mete ile Eylül Alinin yanına gelirler. Ali kapıyı kitlemişti. Mete tıklar.
Mete: Ali, kardeşim açsana.
Ali: git başımdan Mete! istemiyorum hiçbir şey!
Mete: lan bende sanki sana birşey vereceğim! aç, konuşmak istiyorum senle.
Ali: ama ben konuşmak istemiyorum!
Mete: lan aç!! bak kırarım ha!
Ali zar zor kalkar ve kapıyı açar. açar açmaz Mete Eylülü içeri iter ve kapıyı anahtarla kitler.
Eylül: n'oluyo ya?!!
Ali: LAĞĞNN!!!! AÇ LAN KAPIYI!!!
Mete: özür dilerim kardeşim ama senin iyiliğin için bunu yapmak zorundaydım!
Ali: Mete, ben hele burdam çıkıyım, yemin ederim seni geberteceğim!!!
Mete: bende seni seviyorum kardo!
güler, odada sessizlik oluşur. Ali tişört, şort giymişti, ellerini şortun cebinlerine sokmuş bir şekilde duruyordu. Eylül beyaz tişört, siyah yırtık pantolon ile Aliye bakıyordu.
Eylül: nasılsın?
Ali: iyiyim.
Eylül yutkunur.
Eylül: Mete bana herşeyi anlattı.
Ali: ne? hay ben bu çocuğun...
başını yere eğer. Eylül de hafif gülümseyerek ona bakıyordu.
Eylül: nasıl oldu bu?
Ali: bilmiyorum, oldu işte bir şekilde. sen neden geldin ki?
Eylül: seninle konuşmak için. hiçbir şey yemiyormuşsun, içmiyorsun. hasta olacaksın Ali.
Ali: sana ne bundan? sen benim neyim oluyorsun ki?
Eylül: Ali, gel ciddi bir şekilde konuşalım.
Ali: tamam, konuşalım.
Mete dışarda bekler. bir süre sonra Alinin odasının kapısının açılmasıyla arkasını döndü ve ağlayarak koşan Eylüle boş gözlerler bakar. Eylül çıkar evden. Mete birden içerden bağırış sesleri duyar. Ali herşeyi yıkıp döküyordu. aynı anda da ağlıyordu.
Ali: (ağlayarak) ALLAH KAHRETSİN!!!! ALLAH HERŞEYİ KAHRETSİN!!!!
masanın üzerinde ne var, ne yok herşeyi yere atar. Mete Aliyi tutar.
Mete: ALİ DUR!! ALİ DUR KARDEŞİM!!!
Ali: (ağlayarak) Mete... Mete bak.. (yutkunur) bir daha asla benim için birşey yapma tamam mı? eğer kardeşliğimizi bozmak istemiyorsan, yapma!
Mete: tamam, tamam sakin ol. noldu? ne dedi?
Ali daha fazla ayaklarının üzerinde duramıyordu. yere diz çöker ve çaresizce ağlar.
Eylül parka gelir ve banka oturur, gözyaşlarını siler.
Eylül: özür dilerim Ali, özür dilerim.. 😭😭
biraz sakinleştikten sonra eve gider. direk telefonu eline alıp, mobilya aramaya başlar. bir kaç mağazayı aradıktan sonra, birisini bulur ve oraya gider.
Metenin Evinde.
Mete: nasıl ya? nasıl der ki böyle birşeyi?
Ali: dedi işte Mete, dedi... ben uyuyacağım. çıkar mısın lütfen?
Mete: çıkıyım.
Mete çıkar, Ali yatağına uzanır. Mete Eylülü arar.
~konuşma ~
Mete: Eylül sen ne yaptın?! ben niye seni buraya getirmiştim?! ben seni buraya getirdim Ali ile konuşasın diye, onun kalbini daha fazla kırmayasın!
Eylül: Mete, ben gerçek ne onu söyledim. lütfen sende beni anla ve daha fazla uzatmayalım bu konuyu. artık ne ben Aliyi tanıyorum, ne de Ali Eylülü.
Mete: ya sen acımıyor musun? çocuk burda neler çekiyor ya!
Eylül: üzgünüm... kapatıyorum..
~konuşma biter ~
Mete: of ya..
Ali yatağında uzanıp, Eylülün dediklerini hatırlıyordur.
Flashback.
Eylül: Ali bak, lafı uzatmayacağım. ben senden değil nefret etmek, görmek bile istemiyorum seni.
Ali acı dolu gözlerle ona bakar. işte şimdi gerçekten yanmıştı. bu sözler bir hançer gibi kalbine saplanmıştı. içinden Eylülün devam etmesini dua ediyordu... ama Eylül susmuyordu.
Eylül: bana yaptıklarını unutamıyorum. unutmak istiyorum ama olmuyor işte. her seferinde banyo yaptığımda, kendime ayna da baktığımda o yaralar içimde daha fazla nefret çukuru kazıyorlar. hafızam beni yakıyor, öldürüyor, unutamıyor! bu yüzden benle sen birlikte olamayız... bu aşk imkansız.. anla..
Eylülün gözlerinden yaşlar süzülürken, Ali nefes alamıyordu.
Eylül: (ağlayarak) sana bu acıyı yaşatmak istemiyorum ama..
Ali onun sözünü keser.
Ali: yaşatma o zaman! Eylül, bir tanem, aşkım, hayatım, ömrüm, canım.
Eylülün elini tutar.
Ali: yapma... affet, bana ikinci şans ver. herkes hakediyor ikinci şansı. 😭 Allah belamı versin ki sana o tokatları, yumrukları atmasaydım! çok pişmanım.. lütfen.. lütfen affet.. 🙏
Eylül yutkunur. Alinin gözlerinin içine bakar. gözlerinin içinde Alinin kaç gündür yaşattığı acıyı, hüznü, pişmanlığı görebiliyordu. kıpkırmızı olan gözleri mavilerinin önüne geçiyordu. sanki gözlerinden içini görüyordu, kalbini görüyordu. kalbi sıkışmış, çürümüş, yırtılmış, kesilmiş bir şekildeydi. ciğerleri kopuyorlardı hızlı nefes alıp vermekten. dayanamıyordu.. canı dayanamıyordu. bu acıyı tutamıyordu. çok ağır bir yüktü. Alinin çaresizliğini, acizliğini görüyordu. her an içindeki oluşan sıkıntıdan sanki atlayacak camdan dışarı. bileklerini kesip, her yeri kan gölüne çevirebilirdi. kendini suyun içine sokup, nefes almaktan mahkum kalabilirdi. toplumdan izolasyon yapabilirdi kendini. güneşe, ışığa, mavi gökyüzüne, yağız yere, yeşilliğe kendini mahkum edebilirdi.
Eylül: yapamam... yapamam bunu yapamam.. özür dilerim.. çok özür dilerim 😭
Alinin elini bırakıp odada çıkar, koşarak uzaklaşır.
Flashback Son.
Ali gözyaşlardan ıslanan yanaklarını yastığa gömer. haykırarak ağlar.
Eylül eve gelip herşeyi Cemreye anlatmıştır.
Cemre: ne olacak şimdi? ya peşini bırakmazsa?
Eylül: bırakmak zorunda. yoksa o kendi kendine acı çektirmiş olur.
Cemre: Eylül, aşktan bahsetiyoruz. insan aşk için herşeyi yapar.
Eylül: eğer o peşimi bırakmazsa, o zaman ben ondan uzak durmak zorunda kalacağım.
kapı çalınmıştı. Cemre açar ve Songül içeri dalar. nefes nefese kalmıştı. Eylüle sarılır.
Songül: Eylül! haberi duyar duymaz geldim. nasılsın?
Eylül: iyiyim.
Songül: yalan söyleme. iyi olmadığını biliyorum. anlat.
Eylül oturur, Songülde.
Cemre: birşey istiyor musun?
Songül: yok, gel otur.
Cemre de oturur. Eylül başını eğmiş bir şekilde anlatmaya başlar. herşeyi yeniden anlatır. nasıl evlendirildiğini, Paris'te neler olduğunu, nasıl dövüldüğünü, hastaneye düştüğünü ve İstanbul'da neler olduğunu.
Songül: oha lan Serkana bak sen! şerefsiz!
Eylül susar.
Cemre: Eylül, sen niye bu kadar üzülüyorsun? Aliden kurtulmak istemiyor muydun?
Eylül: istiyordum ama benim yüzümden hayata küs kalmasını istemiyorum. dediğim gibi, ne birşey yiyor, ne içiyor. sonunda depresyondan değil, aç ve susuz kaldıktan ölecek.
Songül: burda haklısın. ama yani böyle de olmaz ki. sen git kızı döv, gülmek ne demek unuttur, sonra da aşık ol. yuh yani.
Cemre: onunda suçu değil ki Songül. çocuk bilerek aşık olmadı ya.
Songül: bana ne lan? vazgeçsin! ben kardeşimi ona vermem.
Cemre ile Eylül gülerler.
Cemre: (gülerek) niye? sen Eylülün annesi misin?
Songül: (gülerek) ne ya? gayet ciddiyim.
Eylül: (gülerek) yaa canım benim.
Songülüm yanağından öper.
Songül: yavşak olma lan!
Eylül: tamam tamam.
alttan alttan Cemreye bakarak güler ama.
Mete salonda otururken, kapısı çalar. açar ve karşısında gördüğü kişi ile şok olur.
Mete: Korkut amca? 😧
Korkut: Alinin burda olduğunu biliyorum Mete. nerde o?! 😡
Mete: şey... Ali..
Korkut Meteyi iter ve içeri girer. bağırır tüm eve.
Korkut: ALİ!!!!!!!!!! NERDESİN ALİ?!!!!!!!!!! ÇIK ORTAYA!!!!!!!!!!!!
Ali aşağıdan gelen sesle sıçrar uykusundan ve kulaklarına inanamaz. babası mı geldi? neden geldi ki? Ali aşağı iner ve babasını görünce yüzünü büzer.
Ali: baba?
Korkut arkasını dönüp Aliyi görünce kaşlarını çatarak hızlı bir şekilde ona yaklaşır ve yumruk atar. Ali sedlenir ve duvara doğru gider. eliyle duvardan tutar yoksa çarpardı.
Mete: Korkut amca napıyorsunuz?!!
Korkut: SANA OĞLUM DEDİĞİM DİLİME TİKAN BATSAYDI!!!!!!! NAPTIN SEN HE, NAPTIN?!!!!!!!!!!
Ali: ne yapmışım? 😰
Mete ilk defa bunu görüyordu. Ali babasının önünde titriyordu. başını eğmiş bir şekilde resmen kul gibi gözüküyordu.
Korkut: sen nasıl boşanırsın Eylülden ha, NASIL?!!!!!!!!
Ali: baba bak...
Korkut: BANA ,,BABA" DEME!!!!!!!!! BEN SENİN BABAN FALAN DEĞİLİM!!!!!
Ali: bak, dinle...
Korkut: BİRDE ŞU HALİNE BAK!!!! RESMEN DEPRESYONA DÜŞMÜŞSÜN!!!!!!! KOSKOCA KORKUT GÖKTÜRKÜN OĞLU DEPRESYONDA!!!!! TÜH!!!!!
tükürür. Mete kenarda duruyordu. bütün bu olanlara inanamıyordu.
Korkut: NE SANDIN HA, NE SANDIN?!!!!! ÖĞRENEMECEĞİMİ Mİ?!!!!!!!!!! BİRDE GELMİŞ ARKADAŞINDA SAKLANIYOR!!!!!! KORKAK!!!!!!!!! ÇIKSAYDIN KARŞIMA ERKEK GİBİ ANLATSAYDIN HERŞEYİ!!!!!!!! SEN NERDE GÖRDÜN BİR ERKEĞİN KIZA VURMASINI?!!!!!!! BİZ NAMUSUMUZU KORURUZ, KAYBETMEYİZ!!!!!!! BEN ANNENE DAHA SESİMİ BİLE YÜKSELTMEDİM!!!! SEN KİMSİN?!!!!!!!!!!!
Ali: EEE YETER BE, YETER!!!!
Korkutun yakasına yapışıp, onu geriye iter.
Ali: HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN!!!! SEN KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ BENİ YUMRUĞA, TOKATA ALIŞTIRDIN!!!!!! SEN YAPTIN HERŞEYİ!!!!! EĞER SEN BENİM KÜÇÜKLÜĞÜMÜ ZEHİR YAPMASAYDIN, BUNLARIN HİÇBİRİ OLMAYACAKTI!!!!!! SAKIN BANA ERKEKLİKTEN, NAMUSTAN, ŞEREFTEN BAHSETME!!!!!! AİLEMİZİN EN BÜYÜK ŞEREFSİZİ SENSİN!!!!!!!!!!
Korkut Aliye yumruk atar. Ali yere düşer. burnu kanıyordu.
Korkut: kalk, seninle evde konuşacağım. KALK!!!!
Ali kalkar. korkuyordu. Mete Alinin önüne geçer.
Mete: bakın Korkut amca. geçmişinizde neler yaşandı bilmiyorum ama böyle yumruklarla neler olduğunu öğrenemezsiniz!
Korkut: sen karışma Mete!!!
Meteyi iter ve Alinin yakasından tutup onu dışarı çıkartır. arabaya binerler ve eve doğru yol alırlar. Ali camı açar ve büyük üzüntü ile dışarı bakar. neler olacağı umrunda değildi. ne olursa olsun, onun acısını hiçbir şey dindiremez.
Cemrelerde.
Eylül: neyse kızlar, ben dışarı çıkıyorum.
Songül: bizde gelelim.
Eylül: yok. biraz yalnız kalmak istiyorum. lütfen.
Cemre: emin misin? gelseydik.
Eylül: iyiyim ben, temiz hava alsam daha iyi olurum.
kızlar hâlâ ona bakıyordular.
Eylül: iyiyim, gerçekten. merak etmeyin.
Cemre: peki. dikkat et.
Eylül: tamam.
Eylül hazırlanır ve dışarı çıkar. yolda yürürken olanları düşünür ve ne yapacağını. Aliler aynı yoldan geçiyordular. Eylül başını kaldırıp yola bakmak isterken, Aliyi görür camdan. Ali üzgün bakışlarla ona bakıyordu. Eylül birşey olduğunu anlar ama karışmaz. yoluna devam ederken, Ali onun arkasından bakar.
Eylül bir kaç saat sonra eve gelir. kendini daha iyi hissediyordu ama Aliyi evinde neler bekleyeceğini bilmiyordu. belki olanlardan sonra Eylülün fikri değişir..

Karanlık HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin