14. Bölüm.

600 29 11
                                    

Eylül'den.
karşımda Ali'yi görmemle boğazımda kalan hıçkırıkla boğulmam bir oldu. yeter ulan. bıktım, yemin ederim bıktım. ne diye geldin? ne istiyorsun benden?!!
Eylül: (sinirli) niye geldin? ne istiyorsun?
Ali: (sinirli) kızım ben seni görmeye mecbur muyum ya? 😡 tam kafamı dinleyim derken, tam rahatlarım derken, yine karşıma sen çıktın! neden ya, neden?!!
Eylül: bana bak! benimle doğru konuş! sanki ben bilerek senin karşına çıktım!
Ali: bana sesini yükseltme!!!
Yazardan.
Eylül bu bağırıştan sonra dişini sıkıp Ali'nin gözlerinin içine bakmaya başlamıştı. ne kadar bunu istemese de, bakıyordu.
Ali: bana bak; bir daha karşıma çıkmayacaksın. seni görmeyeceğim. anladın mı?!!
Eylül: o zaman sende bana bak; bir daha sakın bana bağırmayacaksın. buraya da gelmeyeceksin. anladın mı?!!
bu kelimelerden sonra Eylül kapıyı Ali'nin suratına çarpar. salona geçip, sinirinin hâlâ geçmediğini anlar ve bağırmaya başlar.
Eylül: şuna bak ya! sanki ben bilerek bunun karşına çıkmışım! sanki ben canımı acıtacak kadar aptalım! hepsi senin yüzünden oldu Ali Göktürk! sen yaptın! ben suçlu değilim!
derin derin nefes alıp verir.
Eylül: ama eğer bende Eylül Acar'sam sana bunu çok fena ödeteceğim! bu başlangıç değil, bu başlangıçın devamı! 😡😡
Ali henüz gitmemişti ve dışardan duyuyordu Eylül'ün dediklerini. dudağını dişleyip, sinirlice ordan ayrılır.
Ali: savaş başlasın o zaman, Eylül Acar 😡😡😡
motoruna binip ordan ayrılır.
Eylül biraz sakinleştikten sonra, telefonunu alıp aklına gelen ilk kişiyi arar.
Eylül: alo Kıvanç.... buraya gelir misin? acil... yok, birşey olmadı da, sana ihtiyacım var.. (kısık sesle) herhalde beni dinleyecek tek kişi sensin.. ha yok.. birşey demedim. sen gel buraya, anlatırım... tamam bekliyorum..
telefonu kapatıp, eline vurur.
Eylül: bakalım şimdi ne yapacaksın Ali Göktürk...
Ali eve gelip, kapıyı çarparak yukarı çıkar. Arif'in gittiğinden emin olduktan sonra, soğuk duşun iyi geleceğini düşünüp, girmişti banyoya. kendine aynada bakınca, ne kadar çok değiştiğini görür. saçlar dağılmış, gözler kızarmış, gözaltıları morarmış. aklına Eylül'ü kafede gördüğü an gelir. dayanamayıp aynaya yumruk atar.
Ali: sensin.. beni bu hâle getiren sensin! 😡
duşa girer. su beyaz banyoyu kandan kıpkırmızı yaparken, soğuk su saçlarını ıslatıp, acıdan zayıflamış vücuduna doğru akar. bu zevk veren anı hiçbir şey bozamaz...
duştan çıktıktan sonra üstünü giyir ve saçlarını hafif taradıktan sonra telefonu alır ve Lale'yi arar.
~konuşma~
Lale: efendim Ali.
Ali: Lale.. hani bugün gidecektik ya bara? şimdi gidelim.
Lale: sen vazgeçmemiş miydin?
Ali: evet.. yani hayır. biraz düşündüm ve viski ile yüksek müziğin iyi geleceğini anladım.
Lale hafif güler. 
Lale: tamam. nerde buluşalım?
Ali: ben seni alırım.
~konuşma biter ~
motoruna binip, Lale'nin evine doğru sürür ve geldiğinde Lale'yi yolda beklerken görür.  kaskasının camını açıp, başını ona çevirir.
Ali: çok mu beklettim?
Lale: hayır, bende yeni çıktım. gidiyor muyuz?
Ali: kaskayı tak.
Lale gülüp, kaskayı takar ve Ali'nin arkasına geçer ve kollarının Ali'nin beline dolayıp, başını onun ensesine koyar. bara geldiklerinde, herkes ordaydı..
Kıvanç Eylül'ün evine gelip, çayı yudumlarken, aynı anda Eylül'ün dedikleri karşısında şaşkınlığını saklamıyordu.
Kıvanç: demek gelmiş ha.. sana kötü bir laf söylemedi dimi?
Eylül: hayır. sadece bağırıp çağırdıktan sonra çekti gitti.
Kıvanç: hıyar.. tamam, ben sana ne yapabilirim?
Eylül: Kıvanç, benim ondan ne kadar çok intikam almak istediğimi biliyorsun. neden soruyorsun bunu?
Kıvanç: tamam da, fikrin ne?
Eylül: şimdi şöyle..
Eylül Kıvanç'a sinsice kurulan planını anlatırken, Ali başına neler geleceklerinden hiç tahmin edemiyordu bile.
Ertesi Gün. 
yine gün. yine sabah. yine baş ağrısı. Ali bu düşüncelerle yataktan kalkıp, banyoya doğru sallana sallana giderken, kapın çalmasıyla yerinde kalır.
Ali: Arif, yemin ederim kendin bana ,,gel sık kafama" diyorsun 😡
yavaş yavaş aşağı kata inip, söylene söylene kapıyı açar.
Ali: (kapıyı açarak) Arif, benim günahım neydi ki, bana sen gibi günah vermişler..
kapıyı açıp, karşısında polisleri gördükten sonra, susar. hayli şaşırmıştı. şaşırmıştı çünkü genelde onun kapısına değil, onun kapısından polisler giderdi.
Ali: buyrun, kime bakmıştınız?
polis: Ali Göktürk sen misin?
Ali: (iyice merak edip) benim, noldu?
karşında duran polis sertifikasını çıkartıp, Ali'ye gösterir.
polis: Organize Şubesinden Albay Kıvanç Karakaş. bizimle emniyete kadar geleceksiniz.
Ali kaşlarını çatıp, şaşkınlıkla onlara bakarken, Eylül kendi evinde rahatça çayını içip, ona gelen telefonu bekliyordu. aynı anda sinsice gülüyordu.
Eylül: bakalım bu olaydan nasıl kurtulabileceksin, Ali Göktürk 😈
Ali'yi emniyete getirip, sorguya çekmişti Kıvanç.
Kıvanç: evet, anlat bakalım. Lale Ayhan'ı nerden tanıyorsun?
Ali: kendisi arkadaşım oluyor. burda yaşıyor ama aslen Türk. siz neden bunu soruyorsunuz?
Kıvanç: burda soruları sen değil, ben soruyorum. dün..
Ali yutkunur.
Kıvanç: Lale ile bara gitmiştiniz.
Ali: evet, öyle.
Kıvanç: peki ya orda işlediğiniz cinayet hakkında ne söyleyeceksin?
Ali'nin gözleri fal taşı gibi açılır.
Ali: (şaşırarak) efendim?! 😧
Kıvanç: ben sorumu sordum, sende duydun. anlat. 
Ali: ya ne cinayeti? neyden bahsetiyorsunuz siz?!
Kıvanç sabrını saklamak için derin nefes alır.
Kıvanç: sen.. sinirlenip Serhat Aktaş'ın kafasına bardak geçirmişsin. sonra hiçbir şey olmamış gibi eğlenceye devam etmişsiniz. yani tanıklar böyle dediler. sen ne diyorsun?
Ali: hangi tanıklar? Serhat Aktaş kim? siz ne diyorsunuz ya?!
Kıvanç: birincisi bağırma. ikincisi de, arkadaşların ve orda olan kişiler böyle anlattılar durumu.
Ali: hangi arkadaş?
Kıvanç masanın üzerinde duran dosyaya bakarak sakince devam ediyordu.
Kıvanç: Cihangir Ulusoy, Hale Kaya, Bengü Demir birde.. Arif Şimşek.
Ali son duyduğu isimle şokun dibine girmişti. en yakın arkadaşı onu nasıl ispiyonlamıştı?
Ali: Arif Şimşek mi? 😧
Kıvanç: evet. beklemiyordun galiba.
Ali başını eğer.
Kıvanç: neyse, birşey anlatmadığın için seni bu gece misafir edeceğiz.
Ali başını kaldırıp acı ile bakarken, içeri iki polis girer ve Ali'yi alıp, nezarethaneye götürürler. Kıvanç kendi odasına gelip, telefonu alır ve Eylül'ü arar.
Kıvanç: alo dostum, iş tamamdır.
Eylül sinsice güler ve telefonu kapatır. Eylül:Kıvançın dediklerinden sonra tebbesüm ederek telefonu koltuğa koydum ve çayımı yudumlamaya devam ettim..Ali bana çektirdiği acıların 10 katını yaşayacaktı..Ondan intikam almak istiyorudum hemde hiç olmadığı kadar bu sefer onu affetmeyeceğim..Saat geç olunca dişlerimi fırçalayıp uykunun güzel kollarına bıraktım kendimi..
Ali:Tüm geceyi hapiste geçirmistim..Sabaha kadar uyumadan demir parmakların arkasından baktım.Arif bunu bana nasıl yapabilir? Ben ona kardeşim dedim o benim en yakın dostumda nasıl yapar aklım almıyor..Sonunda sabah olduğunda parmaklıklara gidip yumruk atmaya başladım..Kimse beni umursamayınca pes edip yerime oturdum..
Kıvanç dosyalarla ilgilenirken Arif Ali için karakola gelmişti..Kıvança olup biteni anlattıktan sonra Kıvancın gözlerinde tedirginlik konuşmasında titreme farkettiğinde süphelenmeye başlar.. Kıvanç telefonla konuşmak için gittiğinde Arif beklemek icin oradaki koltuklardan birine oturarak Kıvançın Aliyle buluşturmasını bekler..Kıvanç geldiğinde görüşmezsiniz diyerek Arifi göndermeye çalışır..Arif anlam veremeyerek süphesi artar ve karakolda çıkar..
Ertesi Gün
Arif tanıdığı iyi bir avukat bulur hapishane köşelerinden kardeşini kurtarmak için..Kıvanç daha karakola gelmemişti..Arif baska polislerle konuşup sonunda Aliyle görüşebilmişti..Ali Arifin yüzüne bile bakmıyordu ama Arif başının etini yediği için herseyi anlatmak zorunda kalır..Arif Alinin dediği hicbir şeyi anlamıyordu alakası bile yoktu olayla..Kardeşini satmak onun için şerefsizliğin başındaydı..Ali biraz düşündükten sonra bunları Eylülün yaptığını anlar..Çünkü Eylül ondan intikam alacağını söylemişti kesin Eylülün halt yemesiydi bu..Sonunda karakoldan çıkmışlardı kardeşler..Ali o kadar sinirliydi ki Eylülü bulup hesap sorucaktı..Ama nasıl?? Aliyle Arif eve doğru arabayla giderken Ali Eylülü farkeder koşarken hemen arabadan inip Arifin beklemesini söyler ve Eylülün yanına gider..Kolundan tutup bağırmaya başlar..
Ali:EYLÜL!!!!
Eylül:A-ali?
Ali:Noldu şaşırdın mı??Tabi sonuçta sen beni hapise attırmıştın..Noldu hiçbir zaman çıkamayacağım mı zannettin?!!!!
Eylül:Bana bağarma!!!!
Ali:Bağırırım..Ya nereden girdin hayatıma sen girdikten sonra bittim ben be..Şu halime bak paramparça ettin beni sen ne kadar yalancı,pislik,şeytan bir kızsın. Hayatı bana zehir zıkkım ettin sana aşı-
Eylül:Ben mi mahvettim senin hayatını??Sen benim içimde ki hayalleri öldürdün!!Sen terkettin beni hemde en mutlu günümde!!!
Ali:Sen ben orada can çekişirken Meteyle sevgili olmasaydın ben seno terk etmezdim..Benim öldüğümü bildiğin halde gidip Meteyle sevgili oldun öpüştün koklaştın..Ben seni özlerken sen bana ihanet ediyordun!!!
Eylül;Ne diyorsun sen ya?!!Mete bizi ayırmak için yapmıştır ben onun yüzüne bile bakamadım kardeşi benim yüzümden öldü diye!!
Ali:Ne yani yalan mıydı herşey??
Eylül:Evet ama yalan olmayan tek şey senin beni terkettiğinde benim hamile olmam!!!
Ali:Hamile mi??B-bizim çocuğumuz mu var?
Eylül:Yok!!!Allah kahretsin ki yok!!!Sen beni terkettikten sonra bana araba çarptı..Ben odada ağlarken kapıdan içeri girmeni bekledim bebeğimin karnımda olmasını diledim..Seni affedecektim ama sen gelmedin!!!Benim umutlarım ve hayallerim o gun öldü Ali!!Sen öldürdün duydun mu beni Sen!!!!!
Ali:E-eylül ben bilmiyordum gerçekten çok sinirlenmiştim..Metenin dediklerinden sonra tepem attı
Eylil:Bana sorabilirdin ama sen acımasızca beni terketmeyi seçtin..Sen bizim bebeğimizin katilisin Ali Göktürk!!!
Eylül bunları söyledikten sonra içinde daha fazla tutamadığı gözyaşlarını bırakıp, ordan hızlıca ayrılır. Ali arkasından kalakalır. için paramparça olmuştu. işte o an birşeyi fark etti.
Ali: (ağlayarak) benim meğerse ne kadar  KARANLIK HAYATIM varmış 😭😭😭
(MULTİYİ AÇIN!!!)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Uyku nedir bilmeyen ben,
Bu aralar dertten midir kendimi yataklara atıyorum.
Ağzımın tadı pek bir bozuk, herkes havalardandır diyor.
Ben esas sebebi çok iyi biliyorum.

Korkuyorum cesaretim kayıp.
Dünya mı zor bünyem mi zayıf?
Derdime suları katıp katıp
İçiyorum...
Üzülüyorum kayıplarımı sayıp.
İçinden aşkları ayıklayıp
Geriye hiçbir şey kalmadığını
Görüyorum...

Sanki hayata bir buzlu camdan bakıyoruz.
Netliği kaybetmişiz dolaylara çok sapmışız.
Sarf edilen güçle orantılı büyüyor içteki aşk.
Biz çabalamamış sadece güç birliği yapmışız.
Korkuyorum, korkuyorum...

Korkuyorum cesaretim kayıp.
Dünya mı zor bünyem mi zayıf?
Derdime suları katıp katıp
İçiyorum...
Üzülüyorum kayıplarımı sayıp.
İçinden aşkları ayıklayıp
Geriye hiçbir şey kalmadığını
Görüyorum...

Korkuyorum... korkuyorum!
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Karanlık HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin