Eylül:Sabah perdesi açık kalan pencereden yüzüme yansıyan günesle araladım gözlerimi..Hadi ama uykunun en güzel yerinde olucak iş miydi?!!Kafamı yastığa gömerken söylenmeyi de ihmal etmiyordum..Tek birşey istiyorum uyumak ve uyanmamak kendimi fazlasıyla yorgun hissediyorum..Hepsi onun suçuydu biz mutluyken aşkımızı paramparça etti..Ne kadar zaman geçmiş olursa olsun onu affedemiyorum onun beni terk etmesinde benim içimde ki hayalleri öldürmesinde mantıklı bi sebep bulamayacağım asla!! Biz çok mutluyduk hergün gözümü sabahları açtığım da onunla uyanmak kadar güzel birşey yoktu benim için..Ama bunu o istedi bana yasattığı onca acıya rağmen ben onu affettim ama bundan sonra hayatımda Ali Göktürk diye bir adam yok..Bu düşüncelere fazla takılıp saattin geçtiğini farketmemistim bile Allah Kahretsin Geç kaldım!!!Aceleyle üzerime kahverengi tonlarında bi elbise giyerek altımı da botlarımı geçirdim hırkam ve çantamı da aldığımda koşarak merdivenlerden bisikletime yöneldim..Bu sefer kesicekler beni son sürat sürerken kafeye vardığımda daha yeni acıldığını farkedince gülümsememe engel olamadım..İçeri girip önlüğümü geçirdim kafamdan..Ben kendimi yeni bir hayat kurmuştum Alinin beni terketmesinden sonra onunla aynı şehirde nefes alma düşüncesi beni mahvederken kızlardan ve Meteden yardım isteyerek Yurt dışına yerleştim..Burada daha fazla geliştim ingilizce öğrendim,İngilterenin heryerini gezdim,daha fazla kitap okuyarak kendime yeni bi hayat tasarladım..Mutluydum ama eksiktim Ali benden kendimi çalmıştı..Ona olan nefretim bazı zamanlarda eskisi gibi tutkulu bir aşka dönüşsede kafama vurup kendime gelmek icin uyarıyorum kendimi..Onunla asla karşılaşmak istemiyorum zaten boyle bir şey mümkün değildi..Kızlara giderken yemin ettirdim eğer pişman olursa beni bulmak isterse kimse söylemeyecek İngiltereye yerleştiğimi..Bu benim karanlıktan aydınlığa dönüşen hayatım..
Aliden:Gözlerim yavaş yavaş açılırken başımın ağrısıyla sitem ettim..Ne bok vardı da içtim ki ben o kadar??Hergün barlarda olursam olacağı bu tabiki!!Ama ben zengindim babam hapis köşelerimde geberdikten sonra tüm miras bana kaldı..Zengindim istediğim herşeyi yapabilirdim nasıl olsa ölene kadar yeticek param var..Annemden ayrı ev tutmak zorunda kaldım bana durmadan karışınca..Hayatıma karışıp beni sürekli azarlaması beni deli ediyordu..Hayat benim için tam anlamıyla buydu..Eylül'ü terk ettikten sonra resmen hayata daha farklı bakmaya başladım..Ama içimde hep bi boşluk hep bi karamsarlık..Onsuz olmak bi yandan içimi parçalarken bi yandan ondan kurtulduğum için huzur veriyordu..Çalışmak zorunda değildim geberen babamın parasını yiyordum çatur çutur..Ama bu aralar içmekten kafam hergün çatlıyordu tatile gidip biraz İstanbuldan uzaklaşmak benim için iyi olucaktı..Kısa bi duş aldıktan sonra üzerimi değiştirip mutfağa yöneldim yiyecek hiçbir sey olmadıgını gördüğümde yüzümü büzerek dışarı da kahvaltı yapmak daha mantıklı geldi..Arabama binip kahvaltı yaptıktan sonra evime dönerek bavulumu hazırladım..Biraz kafa dinlemem gerekiyordu..Uçak biletlerini yolda ayarladığım için akşama doğru uçagım vardı..Evde zaman geçirdikten sonra uçak saatine az kala evden çıktım..Haavalimanına geldikten sonra aklıma Eylül gelmişti..Onunla tatile gittiğimiz o gün onu dövdüğüm zamanlar...Uçağıma binerek cam kenarından baktım dışarıya Eylül camdan bakarken bana yakanlandığında yüzünde oluşan o şirin ifade aklımdan çıkmıyordu..Aklımdan silmek istedim 2 yıl geçmişti ve ben onu artık sevmiyordum ama bazen çok özlüyordum..Gözlerimi kapatıp açtığımda onu hatırlamamak istedim şuan..
Eylül masada ki boş fincanları toplarken bi yandan sipariş almayı da ihmal etmiyordu..Bugün yarım gün çalışacaktı mesai bitimine az kala son siparişlerini alırken yeni gelen müşteriyi farketmemişti..Gelen müşteri seslenince eline aldığı menüyü hızla yanına götürerek masaya koydu ve sipariş almak için bi yandan defterine bakarken soruyu sordu..
Eylül: what would you like to drink? (yazar: bunu Yaren yazdı 🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣)
Ali kafasını yukarı kaldırdığında yıllar sonra ilk defa görür Eylülü..Eylül ses gelmeyince Aliye bakar ve şaşkınlıktan nutku tutulur..Kim söylemişti ona?Kızlar mı Mete mi??Kızlar söylememiştir ama Metenin söyleme ihtimali daha yüksekt..Ne de olsa Ali ile kardeştiler Mete kardeşine söylemiş olmalıydı..Ama neden neden geldi ki şimdi..Tam mutluyken neden kırılacak yer kalmamış kalbini paramparça etmeye gelmişti ki..Eylül hâlâ gözlerinden akan damlalara engel olamazken Ali içli içli bakar Eylülüne..Çok özlemişlerdi aslında birbirlerini ama ikisi de nefret ediyor zannetiler bugüne kadar..Ali çok istedi sımsıkı sarılıp onun o kokusunu içine çekerek tüm dünyayı unutmak ama yapamazdı gururuna ve egosuna yenik düştü..Eylül iceri koşarken bi yandan ağlıyor bi yandan da çantasını arıyordu hemen bisikletine binip kafeye en uzak yere gidecekti..Alişini çok özlemişti aslında ama yaptıklarını ve onu terketmesi aklına geldikçe öfkesi bastırıyordu özlemini...
Ali yaşadığı şoktan sonra kendini toparlayıp, ayağa kalktı. anlam veremiyordu ama onu ani bir şekilde ter basmıştı. kafede fazla sıcak olduğu için düşünüp, dışarı çıkmıştı ama sanki içinde bir parca onu geri dönmeye ikna etmeye çalışıyordu. delirdiğini düşünüp, hemen arabasına atladı ve ordan hızla uzaklaştı. Eylül bunu camdan görüp, nefretle bakıyordu Alinin arkasından ama yaşların süzülmesine engel olamıyordu. eve gitmek en iyi fikir diye düşündü ve önlüğünü çıkartıp, çantasını aldı ve aşağı indi. müdüre nasıl soracağını düşünüyordu. kendisi çok sinirli birisiydi ve izin vermeyebilirdi. Eylül kendini buna hazırlayıp, yavaşça ona arkası dönük olan müdüre yaklaştı.
Eylül: şey... pardon.
müdür arkasını döndüğünde, önce Eylülü süzdü ve üzerinde önlüğünün olmadığını anlayınca, Eylüle baktı.
Eylül: şey... Kerem bey... izninizle ben eve gidebilir miyim? kendimi pek iyi hissetmiyorum da.. yani..
Kerem dudağını büzdükten sonra Eylülün kıpkırmızı olan gözlerine ve şişmiş suratına.
Kerem: Eylül, biliyorsun, bu ay çok fazla geç kalmaların ve bazen hiç işe gelmelerin...
Eylül onun sözünü keser.
Eylül: biliyorum Kerem bey ama bu sonuncu.. lütfen..
Kerem biraz düşünüp, başını sallamıştı ve Eylül teşekkür edip çıkmıştı. sinirli bir şekilde eve gelip, üstünü değiştirdi ve koltuğa oturup, saatlerce olanları ve olacakları düşünüyordu.
Ali evine geldikten sonra mutfaktan bir bardak su alıp içer ve bunun ona yetmediğini düşünüp, bardağı duvara fırlar.
Ali: has...ir... 😡
telefonu çalınca, göz devirerek açar.
~konuşma~
Ali: NE?!!!
Arif: şşş tamam benim. n'oluyo ya?
Ali: ah.. şey özür dilerim.. bi an öyle.. niye aramıştın?
Arif: e kanka dün anlaşmıştık ya bugün için?
Ali sabaha kadar barda olup, içtiğinden hiçbir şey hatırlamıyordu.
Ali: ne anlaşması?
Arif: hani Lalelileri alıp, bara gidecektik ya?
Ali: sonra gitsek? benim şimdi hiç hevesim yok.
Arif: kanka noldu? sen iyi misin?
Ali: iyi değilim Arif, hiç iyi değilim...
biraz sustuktan sonra..
Ali: Eylül'ü gördüm...
Arif: NE?!!!
Ali: ne bağırıyorsun be?! kulağım battı.
Arif: nerde gördün? nasıl gördün? ne zaman gördün?
Ali: kafede, bi an, bugün.
Arif: o ne lan öyle? röportaj veriyor sanki.
Ali: lan ne yapayım? sen öyle birden o kadar soru sorunca... sen bana gelsen bi, konuşsak?
Arif: tamam, geliyorum.
Ali: ok.
~konuşma biter~
Ali olanları düşünür ve başına büyük bir belanın geldiğini anlar.
Eylül biraz ağladıktan sonra, kendini toplarlar ve duş alır. sonra işsizlik ortalığı basınca, evi toplar, yemek hazırlar ve akşama kadar öyle takılır.
Alilerde.
Arif: vay be.. ee? nasıldı?
Ali: ne nasıldı?
Arif: hâlâ eskisi gibi güzel miydi?
Arif pis pis sırıtırken, Ali onun ne demek istediğini anlayıp, omuzuna vurur.
Ali: lan sen manyak mısın?!!
Arif hâlâ sırıtırken, Ali göz devirir. Arif sonra etrafa bakar. çok şık bir evdi.
Arif: lan yani sen bu kadar mı zenginsin? ev değil, bildiğin merkez bankası.
Ali: banka ne alaka lan?
Arif: kanka banklar hep güzel oluyorlar ya, ondan.
Ali ona boş gözlerle bakarken, Arif saçmaladığını anlar ve susar. telefonuna mesaj gelince, açıp bakar.
Arif: kanka Lale yazdı. nerde olduğumuzu soruyor. ne yazayım?
Ali: lan akşama daha var. yaz ki şu an bendesin diye. hemde akşama baya var.
Arif mesajı yazıp atar ve telefonu cebine sıkıştırıp, Aliye bakar.
Ali: ne var? ne bakıyorsun öyle at gibi?
Arif: sen Eylül'ü hâlâ seviyor musun?
Ali: hayır.
Arif: emin misin?
Ali: eminim de, sana ne bundan? ne bu sorgu sual?
Arif: yani seni beni arayıp Eylül'ü gördüğünü öyle söyledin ki, güya istemiyordun onu görmeyi.
Ali: evet istemiyordum. onun yüzünden ayrıldık zaten. neyse ya, kapat konuyu. kalk hadi, gidip birşeyler yapalım. sıkıldım.
Ali ayağa kalkar.
Arif: Eylül'ün sevgilisi olduğunu öğrendiğinde ne yapacaksın?
Ali arkasını dönüp, ona boş boş bakar.
Ali: bir elime çikolata, diğerine demet çiçek gidip tebrik edeceğim. lan ne yapabilirim? ne yapmamı bekliyorsun?
Arif: yani bu kadar nefret ediyorsun ondan?
Ali susar. nefret mi ediyordu? bu sorunun cevabı henüz yoktu. Arif'e cevap vermeyip yukarı çıkar. birkaç dakika sonra Arif kapının kapadığını duyar. motosiklet sesi ve uzaklanan motorun sesi.
Eylül çok yorulmuştu ve yorgunun etkisiyle koltukta uyuyakalmıştı. zilin sesiyle irkilir. kalkıp açar ve karşısında gören kişi ile şok geçirir.
Yeni bölümde görüşmek üzere 👋
blackroseyal
EVET!!!! 2. SEZONDA GELDİ!!!!!! İYİ OKUMALAR!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Hayatım
Teen FictionSenden nefret ettiğim halde sana değer veriyorum. Bu nasıl bir hiss? 2. SEZON!!!