Oğuz ölen karısı Nisa'nın organlarını bağışladığı ailenin, kendisi ile ısrarla görüşmek istemesi karşısında nihayet pes eder ve onları evine davet eder. Yalnız tek bir şart koşmuştur;
Karısının gözlerini ve kalbini taşıyan kızlarının gelmesini istem...
Selamlar efendim. Bu hikayemin günü bir türlü oturtulamadı. Ne zaman yazarsam o zaman gönderiyorum. Üç hikaye beni zorluyor.. Yine de sizler icin devam ediyorum. 😍😘😘Allah yardımcım olsun. Yorumlarınızı bekliyorum efendim. Sevgiler, saygılar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Havin bara dirseklerini yaslayarak dans eden gönlünce eğlenen insanlara baktı. Bu akşam kendisini biraz huzursuz hissediyordu. Çünkü onu reddettikten hemen sonra akşam çalıştığı bara gelen Oğuz hemen Kerem'in önündeki taburede oturuyor onunla sohbet ediyordu. Aslında orası Havin'in yeriydi ama Oğuz gelip tam karşısına oturup sabit bakışlarla kendisinden bira istediğinde sinirlenmiş Kerem'den yer değişikliği rica etmişti.
Oğuz eğer oradan kalkıp kendini takip etseydi Havin onunla sert bir konuşma yapmaya niyetlenmişti ama genç adam onun rahatsızlığını fark etmiş gibi yerinde kalmıştı. Ancak gözlerini Havin'den ayırmıyordu.
Anlamıyordu. Onu evinden kovan görmeye bile tahammülü olmayan bir adam, neden son zamanlarda onun karşısına çıkıp duruyordu? Havin'den ne istiyordu?
Onunla yemeğe çıkmayı kabul ederse, ondan ne istediğini Havin'e söyleyecek miydi? Konuşmak istediği o önemli konu neydi?
Genç kadın bunları çok merak etse de, yine de bir yanı onunla konuşacak olmanın iyi bir tercih olacağını düşünmüyordu.
Bara bir adam dirseklerini koyarak Havin ile göz hizasına gelince genç kadının dikkati dağıldı ve dönüp baktığında kendisine iki tane elbise gönderen adamla karşılaştı.
Adam bıyık altından pis bir gülüşle onu şöyle bir süzdü. "Selam güzelim."
Genç kadın doğruldu ve kendini sakin kalmaya zorlayarak, "Yine mi siz?" diye sordu. "Ne istersiniz? Viski? Bira? Şarap?"
"Bir yudum sen..." Adam dudaklarını oynatarak sessizce ekledi. "Ne dersin?"
Havin bardağı kavradı ve parmaklarını etrafına sıkı sıkı dolayıp öfkesini dindirmeye çalıştı. Red cevabını kabul etmeyen erkeklerden nefret ediyordu. Bunu bir sidik yarışına dönüştürdüklerini zannedip rahatsız etmeye devam ediyorlardı.
Havin cevap vermeyince adam, "Bira." dedi. "Ya da dur dur...şarap olsun. 1865 Chateau Lafite'den var mı elinizde?"
Evet vardı. Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu. Bu tür özel şaraplar özel müşteriler için ikram ediliyordu.
"Burası şarap tadım yeri değil ne yazık ki."
Adam alınmış gibi görünmedi. Gülümseyerek, "O zaman viski olsun." dedi.
Havin ona viskisini hazırlarken Oğuz'un olduğu tarafa kısa bir bakış attı ve onun kendilerini izlediğini görünce şaşırmadı. Göz göze geldiler ve genç adam keskin bakışlarını Havin rahatsız olup başını çevirene kadar ondan ayırmadı.
