Bölüm(7)

4.4K 215 19
                                    

Yavaşça kim olduğunu bilemdiğim kişiye yaklaşırken bencilce Aren olmamasını umuyordum.Titreyerek yüzünü çevirdiğimde yüzü bembeyaz olmuş Areni gördüm."Hayır Aren uyan nolur ölme ölemezsin" diyerek zarar vermemeye çalışarak yavaşça nabzını kontrol ettim.Duyulamayacak kadar az gelen nabızla gülümsedim."Tamam merak etme iyi olacaksın" diyerek yaranın nerede olduğunu görmek için dikkatlice çevirdim.Göğsündeki kocaman pençelerde tezimi doğrular nitelikteydi.Ellerimi ne yaptığımı bilmediğim bir halde yaralarının üzerinde gezdirdiğimde açık olan yaraları kapandı şaşkınlıkla ve mutlulukla."Merak etme seni kurtaracağım" dedim ve iyileşen yaralarına zarar vermeden sırtıma attım.Ağırdı, bir kadın olmam ne kadar zorlasada taşıyabilirdim.Sırtımda motorun yanına getirdiğimde sırtıma dayayarak nereye götüreceğimi bilemedim.
Babamın kafasını toplamak için gittiği dağlık eve yakın olduğumuz için oraya gitmeye karar verdim. Aren inlediğinde hızlı adımlarla içeri taşıdım onu ardından koltuğa yatırıp içeriden ilk yardım malzemesi getirdim.Yarasını açtığımda ne kadar iyileşmiş gibi görünsede hala kanayan yerler vardı. Hızlıca yarayı temizleyip sardım ve başında beklemeye başladım ara sıra sayıklıyor bazen uyuduğu yastığı sıkıyordu ama uyanmıyordu. Elimi alnına koyup ateşine baktığımda eskisine göre daha az olması iyiye işaretti.

Cebimdeki telefonu çıkarıp Aybarsa kızların birinde kalacağımı söylediğimde kim olduğunu sormuş ardından onaylamıştı.Ne kadar yalan söylemekten hoşlanmasamda başka seçeneğim yoktu.
Aren gözlerini açtığında telaşla etrafına bakındı ve gözleri beni bulunca bir iç çekip."İyisin"dediğinde "Beni boşver nasıl bu hale geldin?"dediğimde oturur pozisyona gelmek için kendini hafif kaldırdı ve yarasına baktı."Praduslular beni bulup senin izini sürmüş olmaları lazım"dedikten sonra "Panterlermi Parduslular?"dediğimde kafasıyla onaylayıp."Sana herşeyi anlatacağım ama ilk önce yaramı nasıl bu kadar hızlı iyileştirdin onu söyle"dediğinde "Sadece dokundum ve böyle oldu bende nasıl yaptığımı bilmiyorum"dediğimde öksürerek."Herkesin düşündüğünden daha güçlüsün."diyerek gözlerimin içine baktı."Hayatımı kurtardığın için sana minettarım efendim"diyerek saygıyla boynunu eğdi."Saçmalama arkadaşımsın ve yardım ettim büyütme"dediğimde gülümsedi."Açmısın?"diye sorduğumda kafasını sallamasıyla mutfağa gidip hazır çorba paketlerinden birini yapmaya koyuldum.
10 dk sonra elimde kase ve kaşıkla Arenin yanına yaklaşıp çorbayı içmesini bekledim.
"Benimle ne hakkında konuşacaktın?"dediğinde derin bir nefes alıp."O gördüğümüz Pradusların gözleri mor ışıkla parlıyordu.Herkes farklı bir hayvana felanmı dönüşebiliyor yani bunlar nasıl belirleniyor?"diye sorduğumda ciddi bir şekilde. "Diğer boyut ikiye ayrılır; Pradus ve Pretus ama Pretus yani KoyuPanterler uzun zamandır unutulmuştur.Pradus yani kendi söylemleriye AkPanterler ise boyutun sahibi olarak görürler kendilerini uzun zamandır onlar yönetiyor ama zengin ve soylu kişilere ayrıcalık yaparak alt mertebedekileri hiçe sayarlar ve tehtid gördükleri Pretusluları öldürmeye ant içmişlerdir.Onların gücünü tehlikeye atıcak herşeyi yok ederler ve sen onları tehlikeye sokan en güçlü kişisin."dediğinde nefes almadan dinlemiştim ve duyduklarım resmen masaldan çıkmış gibiydi.Bir süre birşey demedim sadece düşündüm.Arene döndüğümde çoktan uyuduğunu farkettim.Üstünü örtüp balkona doğru yavaş adımlarla yürüdüm.Eşsiz orman manzarasıyla tam kitap okumalık diye düşündüm.Kafamda bahçede annemle olan anılarımız yukarı kattaki annemin küçük kütüphanesi,ağaç evimiz derken ayaklarım benden habersiz yukarı kata çıkmıştı bile. Kitapların olduğu odaya geldiğimde elimi yavaşça gezdirerek sanki tekrar yaşıyormuşcasına yürüdüm parkelerde.Onca kitabın arasında dikkatimi çeken kara deri kapaklı kitabı elime aldım ama anlamadığım bir dildeydi.Rusçayı andırıyordu ama olmadığına eminim.Sayfalarını yavaşça çevirdiğimde bomboş olduğunu gördüm. Kaşlarım çatılırken elimde tuttuğumun aslında bir kitap değil defter olduğunu anlamış oldum. Defter elimde aşağı kata indiğimde Aren uyanmış bir şekilde dışarıyı izliyordu. Beni gördüğünde minik bir tebessüm gönderip elimdekine baktı."O şeyin buraya ait olmadığını biliyorsun dimi?"dediğinde anlamazca yüzüne bakıp "Buradaki kitapların hepsinin buraya ait olduğuna eminim"dediğimde kafasını  olumsuz anlamda sallayıp."Üstünde Pretusca 'Kehanet Defteri' yazıyor"dediğinde kaşlarımı çatarak."Bunun bizim kitaplığımızda ne işi var?"dediğimde omzunu silkti.

Kara Kraliçe 1: KaraKanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin