Kerem anlamamış gibi yüzüme bakıp gülümsedi. Ardından kafasını kaşıyıp konuşmaya başladı.
"İstersen seni evine bırakayım."
Kerem'e 'Ciddi misin?' anlamlı bakışımı attım. Anlamış olacak ki burnunun üstünü kaşıyıp güldü.
"Gerçekten bugün zeka patlaması yaşıyorum."
"Farkındayım." dedim gülerek. Ardından Kerem'in omzundan güç alarak ayağa kalktım. Bacaklarıma yapışan çimleri temizleyip Kerem'e doğru eğildim.
"Ee hadi, bütün gün burada mıyız?" Gülümseyerek ayağa kalktı. Ben tam Kerem'e dönüp 'Görüşürüz Kerem. Sevgilinin yanına git ve onunla öpüşmeye devam et.' diyecekken Kerem cebindeki anahtarı çıkarıp arabayı açtı. Kerem'e dönüp şaşkınca baktım.
"Nereye bu saatte?"diye hızlı bi şekilde sordum.
"Zeynep, seni bu saatte bu halinle tek başına dışarıda mı bırakacağımı sandın?" İçten içten gülerken ciddi bir yüz ifadesine bürünerek Kerem ters ters baktım. Bluzüme baktım.
"Ne varmış halimde ki?" dedim. Kerem eliyle bluzümü işaret edip kaşlarını kaldırdı.
"Neredeyse çıplak çıkacakmışsın Zeynep. Şaşırıyorum yani. Hemde çok."dedi arabanın kapısını açıp gözleriyle yandan yandan bana bakıp sırıtırken.
"Neye şaşkınsın?"diye sordum. Kerem arabayı çalıştırıp evin bulunduğu sokaktan çıkarken yüzünü bana döndürüp güldü.
"Cem'in seni bu halde çıkarıp hiç kıskançlık belirtisi vermemesine. Eğer benim sevgilim olsaydın se-.."
Cama doğru bakan dalgın gözlerim duyduğum kelime ve cümleyle herzaman ki gibi pört pört pörtledi. Ne? Ne? Kerem ne dedi bana? 'Sevgili' kimle? Kerem ile mi? Biz ? İkimiz? Kerem'e bakıp konuşmaya başladım.
"Ee..." dedim muzip bir yüz ifadesiyle.
"Ne 'Ee' si?"dedi anlamamış gibi yaparak.
"Sevgilin olsaydım se-.. Dedin devam etmedin. Ee diyorum se-... Ne ?"
"Önemli bir şey değil." dedi kasarken kendini.
Daha çok Kerem'i kasmadan konuyu değiştirdim.
"Ee nereye gidiyoruz?"
Kerem bir kere daha "Ee" lafını duyunca kesin yine uzatacağımı sanmıştı. Ama o daha fazla stres yapmasın diye konuyu değiştirdiğimi bilse ne yapardı acaba? Çk dşnclym cnm.
"Valla nereye gidelim?"dedi kafasını hafiften sağa eğip yüzüme bakarken.
"Çok tatlısın" dedim çok tatlı yemekten içi uyuşmuş yüz ifadesiyle. -benzetmeler reel- ardından Kerem'in kahkaha sesini duyunca dışımdan dışımdan konuştuğumu anladım. Sıçın benim ağzıma! Başımı cama dönüp ayaklarımı titretmeye başladım.
"Gerçekten mi?" dedi cevabını bilmiyormuş bir şekilde.
"Kerem susup önüne bakar mısın! Kaza yapacağız."dedim başımı camdan bir kaç saniyeliğine ayırıp Kerem'e çevirirken.
Kerem ses vermedi. Bende devam etmedim ama arabayı park edip durdurdu.
"Şimdi kaza yapma gibi bir tehlike yok. Şimdi 'Ee' deme sırası bende. Tatlı mıyım cidden?" dedi yumuşak, bir o kadar da cazibeli ses tonuyla.
"Of evet. Tamam mı? Oldu mu ya? Beni burada yerin dibine sokup çıkarıyorsun."
Bir andan sırıtırken zorda olsa konuşmaya çalışıyordu. Tabi bende o kadar sırıtırsam konuşamam ki. Bir anda elimde elini hissedince istemsizce güldüm ve başımı Kerem'e döndürdüm. Konuşmaya başladı.
"Sen de bir erkeğin aklına alamayacağı kadar güzelsin."
"Teşekkürler Yeşil Meteor." dedim dudaklarımı büzerken. Onun böyle düşünmesine mi, yoksa bunu söylerken ki yüz ifadesine mi ölsem bilemedim.
Bu halimi görünce kahkaha atmaya başladı. Bende o gülünce gülmeye başladım. Kahkahalar arabada yankılanırken telefonum çaldı. Arayan Cem'di. Kerem'e telefonun ekranını gösterince gözlerini devirdi. Bende 'Aman be.' yapıp telefonu camdan attım. Kerem bu halimi şaşkınlıkla izlerken konuşmaya başladı. İçki içmeden kafanın gitmesine şuanki halimi diyorlardı galiba.
"Sen gerçekten acayipsin."
"Ay sağol canım sende."dedim gülerek.
"Senden birşey isteyebilir miyim Kerem?"
"Tabii ki"dedi emin bir sesle.
"Kafa dağıtmaya gidebilir miyiz?"
"Valla olur da arabada kafa dağıtsak?"derken bir yandan da karşıdaki marketi işaret ediyordu.
"Tamam" dedim tebessüm ederek.
"Bekle alıp geliyim."
Kerem arabadan çıktıktan üç dört dakika sonra geri gelmişti. Kapıyı açıp içeri girdiğinde yüzüme bakıp bir yandan da elindekileri işaret ediyordu.
"Valla ne içersin bilmiyorum ama bira uyar mı?"
"Olur olur. Bana farketmez." dedim artistik bi tavırla. Hayatımda sadece iki kez içki içmeme rağmen çok özgüven sahibiydim.
Biraları açıp içerken radyoyu açıp düzgün bir şarkı bulmaya çalışıyordum.
Nil Karaibrahimgil'den X Large çalıyordu. Şarkının nakarat kısmına gelinmişti.
Kerem ile birbirimize bakıp güldük. Demek ki ikimizde bu şarkıyı seviyorduk. Ardından şarkıya eşlik etmeye başladık.
Onun aşkı bana extra large, bana extra large, bana extra large
Giydim ama beni boyum kaç, benim kilom kaç, daha benim yaşım kaç
Cok değil, arar o beni arada bir
O benim hayatımın tuzu biberi
Özledim, "iyi seyler düşün" dedi
Gözlerim, bir onun yolunu bekledi
Onun aşkı bana extra large, bana extra large, bana extra large
Giydim ama beni boyum kaç, benim kilom kaç, daha benim yaşım kaç
Onu çok sevmek söyle neye yarar
Yapıştırırsın, o bir daha kırar
Söyledim, "sana bir şey olmaz" dedi
Gezindim, bulamadım onun gibisini
Onun aşkı bana extra large, bana extra large, bana extra large
Giydim ama beni boyum kaç, benim kilom kaç, daha benim yaşım kaç
Şarkı bittikten sonra arkamıza yaslanıp gülmeye başladık.
"Gerçekten tam bana göre bir şarkı."dedim dudaklarımın arasından.
"Bence de öyle."
"Aslında biliyor musun? Şarkı iki farklı durumdaki insan içinde dinlenebilecek bir şarkı. Hem ayrılmak isteyen için, hemde deliler gibi aşık olan için."
Kerem'e dönüp masumca baktım.
"Senin için hangisi?"
He hi ho *
Sonu çok hoşmuş:) hem duzeltiyorum hem de okuyoruum :D sıra geldi 7. Bölümee :*iyi okumalar KuKuCan'lar :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz&Kuralsız
Teen FictionEğer sana senin izin vereceğin mesafe kadar yakın olacaksam,senden izin almayacağım. Çünkü ben senin yanında değil,kalbinde olmak istiyorum.Artık seninle olup geriye kalan bütün kusurlarımı kapatmak istiyorum. Kusursuz'un olmak istiyorum.Seninde ben...