Saçlarım birbirine girmiş.
Başım 22 yılın en feci ağrısını yaşamış.
Vücudumda onlarca çizik ve bir kaç yara oluşmuş.
Gözlerimin altı mosmor olmuş ve yüzüm çökmüş.
Ama;
"İyiyim. Artık beni rahat bırak." Şuan burada yaşadıklarımdan dolayı, hayatımda KİBARLIK kavramı diye bir şey yoktu. Felaket bir haldeydim ve kocaman simsiyah bir evde esir tutuluyordum.
Sonunda yemekten de yemeklerden de nefret etmiştim.Bazen hiç yemek yememiştim. Aç uyuduğum gecelerin şarkısı olan mide gurultumdan bahsetmiyorum ayrıca. Önümden bilmem kaçıncı tabak, tavırlarım ve kızgın ve bıkkın ve mutsuz yüzümden dolayı pes edilerek alınmıştı. Nedenini bilmiyordum ama iyi değildim. Gerçek anlamıyla günden güne kötü birine dönüşüyordum.
"Böyle yaparak..."
"Evet,hicbir yere varamam." dedim bu sözden sıkıldıgımı belli eden ses tonumla.
Sahi, kaçıncı kez diyorlardi bana bunu? Ve daha ne kadar devam edeceklerdi?
"Baska bir sey getireyim mi ?"
Yüzünde iki haftadır görmediğim bir masumluk.. Hayır hayır. O ne olursa olsun masum degildi. Onda bir sey vardi. Onu farkli yapan veya benim onu farkli gormemi saglayan bir sey vardi.. Bu ne masumluk, ne vurdumduymazlik , ne de olmasi gerekenden fazla sahip oldugu asilliğiydi. Ondan nefret etmem gerekirken, ondaki kötü şeyleri görmem gerekirken tam tersi oluyordu ve ben onda iyi şeyler ariyordum. İyi şeyler görmeye çalışıyordum.Onu sevmiyordum. Onu sevemiyordum. Sorun da buydu.
Sanki alzehimer olmuştum ve kaçırılmadan önce yaşadiğim her seyi unutmustum.Siliniyordu aklimdan. Annemin ve babamin sesleri yoktu artık. Derin'in inanılmaz mimikleri , Yaren'in umursamaz bakışı, Kerem'in.... Aslında beni en şaşırtan da Kerem olmuştu. Kerem'e dair hiçbir anlam veremediğim şeyler hissediyordum. Kerem sanki benim boşluğumdaki küçük bir noktaydı. İsmini bile bazen unutuyordum, ama yüzünü unutamıyordum. Öpüşünü. Gülüşünü.
"Hayır." Dedim saçlarımı arkada toplayarak.
Başını ne kadar 'Tamam' der gibi sallasada,içten içe köpürüyordu. Ona karşı gelinmesini istemiyordu veya sorusuna ters bir cevap verilmesini.
Arkasını döndüğünde sırtına doğru baktım. Gergin ve sıkıntılı olduğu tişörtünün parçalara ayrılacak gibi gözükmesinden belliydi. Umursamaz olmaya çalışsamda, hala eski Zeynep bir yerlerde saklıydı.
"Çok sinirleniyorsun böyle davranmama, seni deli ediyorum."
Gözlerimi üzerinden ayırmadan hareketlerini takip ettim.
İlk önce durdu ve omzundan bana doğru baktı. Ardından beni deli eden histerik bir gülüş.
"Kendini bu kadar önemli mi sanıyorsun?" Dedi küçümseyen gözlerini kısarak.
Kaşlarım benden habersiz havaya kalkarken dediğini aklıımda tartmaya çalışıyordum.
Bir süre gülmeye devam ettikten sonra tepsiyi orta sehpaya sertçe koydu. Bir an gözlerimi korkuyla kırpıştırırken, bana zarar verebilir düşüncesiyle ürperdim. Ben böyleydim. Kendim dışında herkes beni güçlü,umusamaz sanıyordu artık. Ama öyle değildim. Sert bir ses karşısında paramparça oluyordu bu 'Asi Zeynep'.
"Rehin alınmış, ürkek bir kızın beni deli edebileceğini mi düşünüyorsun?" Dedi elleri ceplerine yerleşirken.
Ağzımda kelimeleri zorla toparlayıp, birşeyler demiştim en azından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz&Kuralsız
Novela JuvenilEğer sana senin izin vereceğin mesafe kadar yakın olacaksam,senden izin almayacağım. Çünkü ben senin yanında değil,kalbinde olmak istiyorum.Artık seninle olup geriye kalan bütün kusurlarımı kapatmak istiyorum. Kusursuz'un olmak istiyorum.Seninde ben...