Aslında Kerem'e karşı şuan ne nefret duyuyordum ne de onu seviyordum. Hangi duygular yaşadığım hakkında bir fikrim yoktu. Ama üzülmüştüm. Tamam, biraz fazla tepki göstermiş olabilirim faz-.. Hayır! Ben haklıyım! Her zaman ki gibi ! Kerem haksız, salak, hayvan, öküz!Yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi paytak paytak hareket ederken salak gibi bileğimi burktum. Yere oturdum ağlamaya başladım. Doğrulmaya çalışırken yerdeki taş parçalarını gördüm. Taş gibi gözüken tebeşir gibi şeylerdi. Bende elime alıp kocaman harflerle yazmaya başladım. Bir yandanda dişlerimi sıkarak yazdığım cümleyi tekrar ediyordum.
Senden Nefret Ediyorum Kerem Sayer!
Yavaşça ayağa kalkıp yürümeye devam ettim. On dakika sonra evin önüne gelmiştim. Işıklar yanmıyordu. Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. İlk gördüğüm şey yerde dizlerini göğsüne kadar çekmiş ellerini başının arasına almış ağlayan Cem'di.
Bi yandan Cem'e bir yandan da yanında duran boş şişelere bakıyordum. Yok artık ! Yani ben hayatımda bu kadar içen bir insan görmedim.
Cem'in yanına çöktüm. Beni hala farketmediğinden söylenmeye devam ediyordu.
"Kız gitti bir daha gelmeyecek! Zeynep gitti bir daha gelmeyecek! "
Elimi omzuna koyup konuşmaya başladım. "Gitmedim." Sesim içimden çıkmıştı. Kısık, boğuk ve nefessiz.
Duvara yaslanınca gözlerimi kapatmıştım. Ardından Cem'in kollarını sırtımda hissettim. Cem sımsıkı sarılmıştı. Gözlerimi açmamıştım. Cem bir şeyler diyordu ama duymuyordum. Duymak istemiyordum.
Ta ki Cem bana bir şey oldu sanıp beni sarsıncaya kadar...*****
"Sakin ol, geldim işte. Giden yok ." Yüzümde ifadesiz içi erimiş bir kadın bakışı vardı sadece.
"Zeynep kendine bir şey yaparsın diye çok korktum. Seni Ço-..." Cem'in sözünü kesip dudaklarına yapıştım. Acısını çıkarır gibi. Kimin? Kerem'in mi? Sence başka kimin olabilir ki! Gözümden yaşlar boşalırcasına akarken sanki kendime ihanet ediyorum gibi hissettim. Daha fazla yapamadım. Kendimi Cem'den ayırıp ayağa kalktım yüzüne bakmadan. Yavaşça merdivenlere doğru ilerlerken Cem konuşmaya başladı.
"Zeynep, affettin mi beni ?" Sesinde tereddüt ve heyecan vardı.
Arkamı dönmeden sorusunu cevapladım.
"Şuan önemi olduğunu sanmıyorum. Biraz uyuyacağım. Lütfen rahatsız etme. Yalnız uyumak istiyorum. "
Yatak odama geldiğimde kendimi yatağa bıraktım. Artık o kadar da üzgün değildim. Hatta hiç değildim. Bomboş hissettim. Emin olduğum iki şey vardı.
Birincisi Cem'i sevmiyordum. İkincisi Kerem'i hala deli gibi seviyordum. Sular seller gibi aşık olduğuma inanıyorum.
SABAH | 7:30
Başımı ve şakaklarımı hissetmiyordum. Uyuşmuş olmalıydılar. Üstüme baktığımda aynı kıyafetler olunca yatağı da berbat etmişim . Hemen ayaklanıp duşa girdim. Üstümü değiştirip spor kıyafetlerimi giydim. Saçımı atkuyruk yapıp yatağın çarşafını değiştirdim. Toprak mı dersin? Taş mı dersin? Çimen mi dersin? Ne dersin bilmem ama yatak "Darıca hayvanat bahçesi. "
Merdivenlerden inip mutfağa giderken koltukta sızmış olan Cem'i uyandırmadan mutfağa girdim. Bir bardak meyve suyu içip avcuma mısır gevreğini boşalttım. Mısır gevreklerini böyle çıtır çıtır yemeği çok severdim. Telefonumu ve anahtarımı alıp evden çıktım. Sahile geldim, bir saat boyunca hızlı tempoda koştuktan sonra karnımın acıktığını hissettim. Alin's Cafeye gidip simit aldım. Sahile geri dönene kadar simidin yarısını bitirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz&Kuralsız
Teen FictionEğer sana senin izin vereceğin mesafe kadar yakın olacaksam,senden izin almayacağım. Çünkü ben senin yanında değil,kalbinde olmak istiyorum.Artık seninle olup geriye kalan bütün kusurlarımı kapatmak istiyorum. Kusursuz'un olmak istiyorum.Seninde ben...