3. Bölüm

43 9 13
                                    


♤♤♤

Ocak 2018

Üniversitenin kafetaryasına doğru yürüdüm. Kendime bir kahve aldım ve direkt kütüphaneye gittim. Herkes burada ders çalışır azınlıktakiler de kitap okurdu. Bende genellikle ders çalılıyordum. Arta kalan zamanlardaysa kendimi sanal alemin kraliçesi yapmak için çalışıyordum. Boşuna yazılım mühendisliği okumuyordum sonuçta.

Kahvemle birlikte bir masaya oturdum ve telefonumu da elime aldım.
Gelen mesaj sesiyle etrafımdaki uyarıcı gözler bana çevrilmişti. Telefonu sessize alıp gelen mesaja baktım.

Derya: Bahisler akşam hava karardıktan sonra başlayacak. Gelmezsen elenirsin.

Beni eleyemezlerdi çünkü en iyi ilgi odakları bendim. Gittiğim yerde dövüşen ilk ve şimdilik tek kızdım. Büyük ihtimalle geliştikçe işe kızları da dahil edeceklerdi. İnsanlar merak ediyordu beni. Bu da onlara daha fazla seyirci ve daha fazla para olarak geri dönüyordu. Bu da karşılıklı olarak bizi birbirimizin para kaynağı yapıyordu. Yani uzun lafın kısası gö*leri yemezdi beni elemeye.

Belki de hayatımı sağlama alıp derslerime çalışmalıydım. Bu sene kesin iki dersten kalıyordum ama devamsızlıktan. Bunun için kendimi yumruklamak istesem de devamsızlık yapmak için geçerli sebeplerim vardı.

Yine de çantamdan kitaplarımı çıkardım ve çalışabildiğim kadarını çalıştım.

Kahve, çay, yemek, tuvalet, şu bu molası ve ders derken ilköğretimler gitmiş yerlerine ikinciöğretimler gelmişti. Hava çoktan kararmıştı. Çantamda yalnızca gerekli eşyalarımı bırakıp kalanları da kütüphanenin kitap raflarına bıraktıktan sonra dışarı çıktım.

Kaldığım öğrenci evine gidip üzerimi değiştirdim ve gideceğim ortama uydurdum kendimi. Nadiren taktığım dinlendirici gözlüklerimden de kurtulduktan sonra evden çıkıp bir otobüse atladım.

Hanım hanımcık prenses Papatya gitmiş yerine kim görse tekinsiz diyeceği biri gelmişti. Kaldı ki ismi Papatya bile değildi.

Şehrin en iğrenç bölgesi olarak bilinen yerlerin göbeğinde dolaşıyordum.
Sokaklarda yiyişenler, torbacılar, sarhoşlar ve diğer her türlü pisliğin bulunduğu iğrenç kokan grafitili sokakları geride bırakıp çıkmaz sokak görünümlü bir sokağa girdim.

Buradan taşan pislikler bu sokaklara yayılıyordu. Buraya üçüncü girişim olmasına rağmen hâlâ girerken derin bir nefes alma ihtiyacı duyuyordum. Pislik denizine batarmış gibi Papatya'dan sıyrılıp içeri girdim.

Derya birkaç azarlamadan sonra beni soyunma odasına götürdü.

"Bu seferki farklı. Söylentilere göre fazlasıyla iri biriymiş ve biraz... fazla güçlü. Bu işlerde ün yapmış anlayacağın."

"İyi ama benden daha kıdemli biriyle beni dövüştürmeleri yasak!"

"Burası illegal bir yer. Hangi yasaklardan bahsediyorsun?"

Haklıydı. Ben de zaten illegal bir yer olduğu için buradaydım. Çıkarlarım için...

Çantamı dolaba koyup üzerimdeki kazağı çıkardım. Artık ne olursa duruma göre bakacaktım.

"Yine giyinip gelmişsin."

"İkimiz de şu an bizi izlediklerine eminiz, değil mi?"dedim kazağımı dolaba koyup dolabımı kilitlerken.

Altımda kamuflaj, çok cepli esnek bir kumaştan pantolon ve üzerinde de siyah bol bir tişört vardı.

Dolapların arasındaki boşluğa konulmuş yere oturdum. Derya saçlarımı örerken yeni gelen şu adamın ne kadar da 'şey' olduğuna dair şiirler okuyordu.

Oynatma Listesi (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin