3.

2.4K 197 64
                                    

Not: Okumaya başlamadan önce yeniden ilk iki bölümü dikkatle okumanızı tavsiye ederim.

Bölümler inş. her hafta ve düzenli olarak gelecektir.İyi okumalar :)

Boyundan büyük işlere bulaşmaktan vazgeçmeli.

Bu ne demekti?

Her ne kadar dışardan umarsız gözüksem de Kris'in yanına varana kadar bu cümle beynimin içinde yankılanıp duracaktı.

Boyundan büyük işlere bulaşmaktan vazgeçmeli.

Tek anladığım, Kris'in daha önce bir haltlar işlediğiydi,gruba geri dönünce de bu haltlara devam etmiş oluyordu.Belki de Kris bu yüzden gruptan atılmıştı ve görüşmede gördüğümüz kadın yüzünden gruptan ayrılması bir palavraydı.Çenemi kapatmak için.

Asansöre bindiğimde bile düşünce beni yiyip bitiriyordu.Aklıma Kris'in bütün vukuatlarını getirmeye çalıştım.Yoktu.Kris mükemmeldi.Hatta ailemizdeki en az kusurlu kişiydi.Bana nazaran.

Asansör giriş katında durduğunda inmek için bir hamle yaptım.Biraz ilerde Kris'i görmüştüm.Deri sandalyelerden birine oturmuş,şapkasını iyice yerleştirip kafasını eğmişti.Bu haliyle tetikçi gibi gözüktüğü için güneş gözlüğüne ihtiyacı yoktu.

"Bayan!Çantanızı unuttunuz!"Bana seslenip seslenmediklerini bilmesem de arkamı döndüm.Koşar adımlarla gelen uzun boylu biriydi.İdole benziyordu.

Önümde durup çantayı bana uzattığında kafamı çevirip koluma baktım.Kendi çantam zaten kolumdaydı.

"Özür dilerim,ama bu benim çantam değil."dediğimde idolün suratından bir dizi şaşkınlık geçti.

"Gerçekten mi?!"Sonra kolumdaki çantayı farketti."Ah,gerçekten özür dilerim."

"Sorun değil..."dediğimde idolü tanımadığımı farkettim.Hala çantayla bakışıyordu.

"Minho.Choi Minho."Bu sefer çanta yerine elini uzattı bana."SHINee'den."

Elini sıkarken Kris ayağa kalkmış bizi izliyordu."Junes."diye mırıldandım.Kanada'daki adımı daha çok kullanırdım.Juan ismini -Çin'deki ismi- pek bilen yoktu.

"Junes.Bu kadar."Ne tepki vereceğini tahmin edemediğim için soyadımı söylememiştim.

İdol önce garip bir ifadeyle suratıma baktı,sanki ağzım yerinde ahtapot vantuzları varmış gibi, sonra toparlanıp elini ensesine attı ve şaka yapmışım gibi güldü." Ah,evet,afedersin." Elindeki çantayı havaya kaldırıp bana yeniden gösterdi.Kırmızı,kaliteli yılan derisi olduğu her halinden anlaşılan çantanın sarı,ejderha şeklinde bir tutacağı vardı.En dikkat çekici özelliği buydu sanırım.Pahalı olmalıydı.

"Acaba,bu çantayı nereye bırakmalıyım?"

Choi Minho'nun sorduğu soruyla bir an boş bulunup gülümsedim.Cevabı bilmediğinden değil de sırf beni konuşturmak için bu soruyu sormuş gibi gelmişti.Elimle çantanın derisini okşayıp parmağımla birkaç kez yüzeye sifke attım."Bence şirkette kayıp eşyalar için özel bir oda vardır.Neden oraya bırakmıyorsun?"

"Ah,öyle mi?"Minho elini saçlarına götürüp dağıttı ve yeniden gülümsedi."Ben şey... o zaman öyle bir yer bulayım." Önümde bir kez eğildikten sonra çantayı kendine çekti ve asansöre doğru yöneldi.Birkaç adım atmıştı ki yeniden bana döndü. "Acaba telefon numaranı alabilir miyim?"

Bunu beklediğim için şaşırmadım,hayatım uzun zamandır ucuz Amerikan filmlerine benziyordu zaten.Sadece "Neden?"diye sordum.Minho sorumla cebelleşirken göz ucuyla Kris'i kontrol ettim.Hala ayaktaydı ve tek ayağıyla kareli zeminde ritim tutuyordu.Sabrı taşmak üzere olmalıydı.

• Again • √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin