19.

1K 137 45
                                    

Not : Bundan farklı bir anlatım tarzı olan Good Luck'a iyi bakın !!

İyi Okumalar *-*

#####

"Evet, ona vereceğimden emin olabilirsin."

Zemin katta Minho'yla Kayıp Eşyalar Bürosunun önünde dikilmemin bir nedeni vardı.

Shin Ji Min'in çantası.

Elimi uzatıp Minho'nun elindeki kırmızı deri çantayı kapmak istesem de bunu yapamayacağımı biliyordum.Her ne kadar bir kanıt elde etmek için acele etsem de bunu yapacağım halde Minho'nun kuşkusunu üzerime çekerdim.

Koskoca şirkette onlarca olay dönmesine rağmen Minho'nun bunların birinden bile haberinin olmaması ilginçti.

Exo'nun şirketten atılmak üzere olduğunu bilmiyordu mesela.

Aynı gruptan Taemin'in bilmesine rağmen.

Exo'nun prova odasının tamamen eşyalardan arındırılmış olduğunu görmesine rağmen.

Sanırım Minho hayata at gözlüğüyle bakıp yaşamayı tercih ediyordu.

Ve ben, onun at gözlüğünü çıkartmasına neden olacak bir hareket yapmamalıydım.

"Aslında çantanın Başkan Shin'e ait olduğunu ilk ben hatırladım sonuçta, ben de verebilirim." Minho elindeki çantanın altın sarısı ejderha motifine iyice sarıldı.

Kendimi zor tutmama rağmen ses tonumu nazikleştirip "Ama ben Bayan Shin'in yanına gidiyordum." dedim.Yalan söylemem de pek bir sakınca yoktu, sadece koridorda biz vardık . "Bayan Shin de kaybolan çantasının en çabuk zamanda eline geçmesini istemez miydi?"

Minho bir süre gözlerini gözlerime dikti.Haftalarca peşimde dolanmıştı ama bakışları bana güvenmediğini gösteriyordu.

Yalan söylediğimi anlamasın diye gözlerimi hiç kırpıştırmadım, korneama vuran havanın yakıcı etkisi baş göstermeye başlayınca bile dimdik Minho'ya bakmaya devam ettim.

Minho dayanamayacağımı zannettiğim bir süre sonra başını indirdi ve elindeki çantayı isteksiz bir şekilde bana uzattı.

İşte böyle.

Yavaş yavaş kadınlara güvenmeyi öğreneceksin.Yalan söyleseler bile.

"Neyse benim de zaten işim vardı." Minho hareketleri kadar isteksiz bir şekilde konuştuktan sonra fazla heyecanlı davranmamaya çalışıp normal hareketlerle çantayı elinden aldım.Ona sarılsam içtenliğimi garip bulur muydu?

Nedense bir an gözüme sevimli görünmüştü.

Kendime saçmalamamamı ve Kris yüzünden hormonlarımın alt üst olduğunu bir kez daha hatırlattım ve şirketten çıkmak üzere bir üst katın merdivenlerine tırmanmaya başladım.

"Junes ?"

Minho'nun sesiyle kafamı arkaya çevirdim.Bir eliyle yan tarafındaki bir şeyi işaret ederken konuşmak için can çekişiyor gibi duruyordu.

Kaşlarımı kaldırdım.

"İşine karışmak gibi olmasın ama ...On üç katı da merdivenle mi çıkacaksın? Biliyorsun bu katta da asansör var..."

"Önce evdeki işlerimi halledeceğim."

diye sözünü kestim.

Az önceki 'Çanta bir an sahibine verilmeli' temalı laflarımdan sonra bunu söylemenin adilik olduğunu biliyordum.Geride bıraktığım Minho'nun yüz ifadesine bakmadan sakin hareketlerle yukarı çıkmaya devam ettim.

• Again • √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin