Pazartesi yayınlamak sorun olacağı için geceden yayınlamaya karar verdim.Yeni bölümü Cuma-Cumartesi'ye atmayı planlıyorum.
Hikayeyi okuyan herkese teşekkür ederim.İyi Okumalar.
"Ve karanlık gözlerinde parladı?"
Chen hemen arkama geçmiş, kağıttaki eğik ingilizce yazıyı inceliyordu. "Böyle yazıyor değil mi?Doğru mu anladım?"
Kafamı sallayıp kağıdı yeniden katladım.Söz bir yerden tanıdık geliyordu, daha önce bir yerlerden duymuş olmalıydım ama hatırlamıyordum.
"Hyung'un edebi bir yanı olmalı sanırım.Oldukça şiirsel bir söz, şarkı sözü gibi." Chen aklına gelen seçenekleri sayarken Kris'in eşyalarını poşete yeniden yerleştirmeye başladım.
"Böyle bir şarkınız var mıydı?"
"Hayır," Chen dudaklarını büzüp başını iki yana salladı. "Biz genelde aşk üzerine şarkılar söyleriz.Bu biraz..."
Chen durduğunda kaşımı kaldırıp ona baktım."Biraz ne?"
"Karamsar, sanki ölüm kokuyor."Chen hafifçe titredikten sonra elimdeki poşeti alıp ayağa kalktı."Sanırım gitme vaktim geldi.Dinlen."
Bana doğru eğildiğinde irkildim.İzin almak ister gibi gözlerimin içine bakıyordu."İyi hissetmen için."
Kafamı salladığımda hafifçe kollarını bana dolayıp alnımdan öptü.Bu bana Tim'in öpüşünü anımsatmıştı ama daha farklıydı.
Geri kalan on üye de bu şekilde destek vermek için öpecekler miydi?
Chen odadan çıkarken buruk bir şekilde gülümsemişti.Bir süre olduğum yerde kalıp kendimi toparlamaya çalıştım.Banyoya geçip yüzümü yıkadıktan sonra odadan çıktım.
Salonda kimse yoktu.
"Kimse yok mu ?" diye seslendim ama sesim oldukça kısık çıkmıştı.Başka odada olanların duyacağını zannetmiyordum.
"Oh, Junes..." Yumuşak sese döndüm.D.O elinde eldiven bana bakıyordu.
"Herkes nerede?"diye sorduğumda yüzü hafifçe bulutlandı.
"Cenaze işleri herkesi yordu.Taziye ziyaretleri de.Misafir odanı kullanmamızda bir sakınca var mıydı?Üyelerin bazıları orada uyuyordu.Luhan ve Xiumin hyung annenin evinde ziyaretleri kabul ediyorlar." D.O'nun karışık anlatımını kaşlarımı çatıp çözmeye çalıştım.
Taziye ziyaretleri?Ziyaretler? Kimin tarafından?
Kanada'da akrabalarımız yoktu ve Çin'dekilerle de aramız pek iyi sayılmazdı.Babam ailesini burada kurduğu için ona pek iyi gözle bakmıyorlardı.Bu yüzden kimsenin bize geleceğini zannetmiyordum.İçimizden biri ölmüş olsa bile.
Ölüm...
Bu kelimeyi bir kere daha aklımdan geçirmek karnımda bir şeylerin hareketlenmesine neden oldu, sanırım kusmak üzereydim.
"İyi misin?" dedi D.O kolumu tuttuğunda. "Aç mısın? Ah, bendeki de soru, uzun zamandır kendinde bile sayılmazsın, pek bir şey yememiştin."
D.O'nun koluma girip beni mutfağa sürüklemesiyle başlayan yarım saatim boşa gitti.
Evden kendimi atıp annemin evine doğru yürümeye başladığımda hepsinin bana neden bu kadar iyi davrandığını düşünmeden edemiyordum.Kris'e bu kadar değer veriyorlar mıydı?Onun ailesinin yükünü çekecek kadar?Misafirlerine bakıp kız kardeşinin sağlığı hakkında endişelenecek kadar? Sanırım öyleydi.
Temiz hava almak iyi gelmişti.Midem de dolu olunca birçok duygumu rafa kaldırıp huzurlu bile hissetmeye başlamıştım.
Bu huzur annemin evine gelene kadar sürdü.
Zili çalmadan önce oldukça tedirgindim.İçeride hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığım misafirler ve onlara bakan bir Luhan vardı.Ne ile karşılaşacağımı da bilmiyordum tabi.Şişmiş gözler, kızarmış yüzler, hisle dolup taşan bir dolu teselli sözü...
Aniden önümdeki kapı açıldı.Xiumin elini omzuma koyup zorlukla gülümsedi.Gayet iyi görünüyordu."İçeri gel, uzun zamandır orada dikiliyorsun."
Xiumin'in peşi sıra salona kadar geldim.Kapının yanındaki tekli koltukta oturan Luhan'ı görebiliyordum, tedirgin bir profil çiziyordu.Karşısındaki üçlü koltuktaysa şirkette bizi coşkulu bir şekilde karşılayan sarışın kadın ve iki adam oturuyordu.
Kadın beni görünce ayağa kalktı ve beklemediğim bir şekilde sarılıp ne kadar üzüldüğüne dair uzun bir konuşma yaptı.İçten olduğunu anlamak zor değildi, ağlamamış olması bile samimi olduğuna dair bir işaretti.
Kadının yanında oturan iki adam ayağa kalkıp konuşmamışlardı, koruma olmalılardı.
"Kris mutlu olacağı bir yere gitti."Luhan kendi kendine konuşur gibi mırıldanırken uzanıp elimi tuttu ve sıkıp bıraktı."Sen neden dinlenmiyorsun Junes?"
"Yeterince dinlenmedim mi?" diyerek kapıya doğru geri bir adım attım."Kris'in odasını toplamak için gelmiştim.Uzun sürmez."Bunu yapmak kulağa pekte hoş gelmeyebilirdi ama eşyalar bu evde duramazdı.Annem sürekli onları görüp dokunarak kendi kendini kahredebilirdi.
"Biraz daha bizimle otursaydın?"dedi sarışın kadın."İki saat sonra uçağımız kalkacaktı." Kadın önce Xiumin'e sonra da Luhan'a bir bakış attı."Çocuklarında eve dönme vakti gelmişti."
"Hemen mi?" Şaşkınlıkla gözlerimi büyülttüm."Haberleri var mı?"
"Xiumin de şimdi arayacaktı."
Kadın gülümsediğinde bunun açık bir emir olduğunu ben bile anlamıştım.
"Yine de ben Kris'in odasına bir baksam iyi olacak." dedim ve Luhan'ın 'beni kurtar' temalı bakışlarını hiçe sayarak üst kat merdivenlerini çıkmaya başladım.
***
Odaya gireli yarım saat olmuştu.
Kolileri açıyor elime ortalıkta bulduğum her şeyi atıyordum.Zaten pek fazla da bir şey yoktu, Kris'in bir kaç kitabı, müzik seti, albüm ve filmler... Kris bir erkek olmasına rağmen düzenliydi.
Alt kattaki sesler dakikalar geçtikçe artıyordu.Üyelere gidecekleri haber verilmiş olmalı ki herkes eve doluşmaya başlamıştı.Ama kimsenin yanıma gelmemiş olması şaşırtıcıydı.
Elime aldığım DVD dolu koliyi kapının yanındaki diğer iki kolinin yanına taşımak için yavaşça yürümeye başladım.Her ne kadar içinde DVD olsa da kutu oldukça ağırdı.
Anlayamadığım bir sebeple birden düştüm ve yatağın yanına yapışıp kaldım.Günlerce sırtüstü yatmanın acısı bedenimden yeni yeni çıkıyordu, kalkamayacak gibi hissediyordum.
İleriye doğru bakıp dişlerimi sıkarak kalkmaya çalıştım ama yatağın altındaki kabartı dikkatimi çekmişti.Elimi yatağın altına kaydırıp kabartıya dokundum.Kağıt yüzeyi kendime doğru çekip yataktan çıkardım.Bir zarftı bu.
Üzerinde EXO' Kris' e yazıyordu.Exo'nun sembolü beceriksizce çizilmişti.Normalde olsa zarfı yatağın altına geri iterdim ama zarfın sahibi artık bir ölüydü, hesap verecek biri yoktu.
Zarfı nazikçe açıp içindekileri çıkardım.Beş altı fotoğraf önümde diziliydi.Fotoğrafların hepsinde Kris ve bir kız vardı.Bir kafede, bir binada, bir yatakta...Kızın yüzü görünmüyordu ama aynı kişi olduğunu anlayabiliyordum.Elimdeki gece çekildiği her halinden belli olan resmin arkasını çevirdim.
2014- Kore(Seul) *Love ya baby*
Yazının hemen yanında toz pembe bir öpücük vardı.
Bu kız kimdi ve Kris'le ilişkisi neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• Again • √
Fanfiction"Geri dönmek bu kadar kolaysa neden hiç denemedin?" Kris bakışlarını yere indirdi.Elleri sürekli hareket ediyordu.Ceketiyle oynuyor,durumu kurtarmaya dahi çalışmıyordu. Gerçekten pişmandı. "Tepkiler..."Kris uyuşuk bir şekilde gözlerini kapattı."Her...