Yıldızlarda Buluşalım 3 | Yeni Nesil | ✔️

4. Bölüm: Neden Beni Savundun?

Hello! Sınır geçmedi ama olsun, artık sınırı biraz indireceğim. Hem siz çok beklememiş okursunuz hem de ben elimden geldikçe bol bol bölüm yazarım. Hepinizi morluyor ve iyi okumalar diyerek kitaba yöneltiyorum 😂💜💜💜💜💜💜

Sınır: 20 vote, 20 yorum

Bölümün Yayınlanma Tarihi: 21/06/2018

Bu arada yeni yayımladığım: 'Magic University | BTS & BP' adlı kitabıma da bakmayı ve destek olmayı unutmayın 💜💜💜💜💜💜💜💜💜

Bölüm Şarkısı: İmagine Dragons-Monster

Can I clear my conscience?
~Vicdanımı temizleyebilir miydim?
If I'm different from the rest,
~Geriye kalandan çok farklıysam

~AKSEN~

Tepsimi boş masanın üzerine koyduktan sonra sandalyeyi çekip oturdum. Kızlar, yemek yemeyeceklerini söyleyerek beni terk etmişlerdi. Onlara buraya kadar gelene kadar sövmüş ve beddua etmiş olabilirim ama işte, ne fayda? Sanki duyuyorlar.

Masanın üzerinde duran beyaz tuzlukları aldım. Hangisinin tuz, hangisinin karabiber olduğunu öğrenmek için ikisini de aynı anda az bir şekilde tepsime döktüm. Sağ elimdekinin tuz olduğunu öğrendiğimde sol elimdekini tekrar yerine bırakıp, salatalığımın üzerine tuz döktüm, biraz da pilav'a biraz da çorbaya döktükten sonra tuzu tepsimin yanına koydum. Böylelikle yine karıştırıp, hangisinin hangisini olduğunu tekrar anlamak için aynı şeyi yapmayacaktım.

Çubukları elime alıp, bırakmam bir olmuştu. Çubukla hala pilav yemeye alışamamıştım, bu yüzden annem de kaşıkla pilav yemeye beni alıştırmıştı. Zaten Türkler, kaşık ve çatal kullanıyormuş. Kaşığımı alıp ilk olarak çorbamı içmeye başladım, okulun yemeklerini seviyordum. Zaten eğer yemekleri güzel yapmazsalar, Jin amca okulu onların başına yıkardı. Çünkü, güzeller güzeli kızı Rüya'nın kötü yemekler yeyip, zehirlenmesini istemiyordu. Bu yüzden, okul yönetimiyle iletişime geçip, bizzat kendi bulduğu iyi şefleri işe aldırmıştı. Tabii, okul veli yönetimi içinde de yer aldıkları için -kendi anne, babası ve diğerlerinden bahsediyor- bol bol okula para veriyorlar.

''Oturabilir miyim?'' Emir'in sesini duymamla bakışlarımı yemek tabağımdan ona çevirdim. Tepsini sıkı sıkı tutuyor ve normal bir ifadeyle bana bakıyordu. Başımı salladığımda, tepsisini masanın üzerine koydu ve sandalyeyi çekip tam karşıma oturdu. Elini karabibere atacakken onu durdurdum, kendisinin karabibere alerjisi vardı. Kokladığı anda deli gibi hapşuruyor ve yüzü kızarıyordu.

''Dur dur! Karabiber o.'' dedim ve yanımda duran tuzu ona uzattım. Gözlerinde ki şaşkın ifadeyle, tuzu elimin arasından alıp: ''Hala hatırlıyorsun'' dedi ve tuzu çorbasına dökmeye başladı.

''Beraber büyüdük Emir, yaşadıklarımız kolay kolay unutulacak şeyler değildi. Tabii, bir anda bizimle iletişiminizi kesmeniz de, unutulacak gibi bir şey değildi.'' dedim. Bakışlarını bana çevirip: ''Haklısın, peki buna rağmen neden beni savundun?'' dedi. Sahi, neden onu savunmuştum ben? Geçmişimiz yüzünden mi? Geçmişimize baktığımızda, 10 tur koşarak acı çekmesi hoşuma gidebilirdi. Neden savundum ki onu?

''Sorunun cevabını bende bilmiyorum.'' dedim ve çubukların yardımıyla tavuğun bir parçasını pilavımın üzerine koyup, çubuğu sol elime aldım. Sağ elime de kaşığı alıp pilava batırdım. Pilav ve tavuğu beraber ağzıma koyup, çiğnemeye başladım.

''Bir insan bilmediği bir şeyi yapmaz.'' dedi Emir. Bakışlarımı gözlerinde sabitleyip, ağzımdaki lokmayı yutup: ''Öyleyse, neden bizimle konuşmayı kestiniz?'' dedim. Bakışlarını anında benden kaçırıp: ''Bilmiyorum'' dedi. Alayla gülüp: ''İnsan bilmediği bir şeyi yapmaz.'' dedim ve kaşığımı tepsinin içine koydum. Karabiberi, masanın diğer ucuna doğru gönderip ayağa kalktım ve tepsimi alıp, onun yanından uzaklaştım.