Hello! Umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3
Bölümün Yayınlanma Tarihi: 16/11/2018
Finalle son 9 bölüm...
~RÜZGAR~
''Aşkım, valizlerimizi aşağı indirebilir misin?'' annemin sesiyle beraber kendi valizimi ve Melisa'nın valizini alarak hızlı adımlarla aşağı inerek, valizi kapının önüne koyup, tekrar yukarı çıkarak ikizlerin valizini alıp tekrar aşağı inip, valizlerin yanına koyarak tekrar yukarı çıkarak annemlerin odasına geçtim. Babam odadaki iki büyük valizi tutup kaldırmaya çalışıyordu, hızlıca yanına gidip, bir tane valizi ondan alarak:
''İki valizi beraber indirmene gerek yok baba'' dedim. Küçük bir tebessümle başını sallayıp: ''Biliyorum ama tekrar çıkmak daha işkenceli geliyor'' gülerek başımı iki yana sallayıp: ''Orada haklısın'' dedim ve bir valizi kaldırarak, odalarından çıktım. Babamda hemen arkamdan geliyordu.
***
Valizleri gelen büyük taksiye yerleştirip, bizde arabanın içindeki yerimizi aldık. Babam öne binmişti, annem de önde bir kişilik daha yer olduğu için babamın yanına oturmuştu. Ben ve çocuklar arkadaydık, Duru'da benim kucağımda mışıl mışıl uyuyordu. Bugün ki yolculuğumuz bir kayak otelineydi ve bu yolculukta tek değildik. Kısaca hepimiz beraber gidiyorduk, hepimiz hava alanında buluşma kararı almıştık. Bu yüzden, valizleri ve kalabalığı ele alarak ayrı ayrı oraya gitme kararı almışlardı. Hava alanında da beraber uçağa binecektik.
***
Sonunda valizlerimi teslim edip, uçaktaki yerlerimizi almıştık. Ben, Mira ve Melisa beraber oturuyorduk. Melisa çok fazla cam kenarına oturmak istediği için onu cam kenarına oturtmuştuk. Mira orta da bende başta ki koltuktaydım. Hemen yan koltuğumuzda, annem, Nil teyze ve Oğuz vardı. Duru da annemin kucağındaydı. Annemlerin arkasında babam ve ikizler vardı. Onların yanında ki koltukta Yoongi amca, Hoseok amca ve Elif vardı. Hemen önümüzdeki koltuklarda Demir, Dolunay ve Rüya vardı. Onların yanındaki koltukta Aksen, Emir ve Berat vardı. Diğerleri bize fazla uzak olduğu için kimin nerede, kiminle oturduğunu tam olarak bilmiyordum ama güzelce yerlerini ayarladıklarına emindim.
Uçak sonunda hızlanarak kalkışa geçtiğinde Mira elimi sıkı sıkı kavramıştı, Melisa kocaman ve heyecanlı gözleriyle dışarıyı izliyor ve uçağın kalkışına hoşuna gittiğini belli eden mırıltılar eşliğinde şarkılar söylüyordu. Fazla tatlıydı.
''Korkmuyor musun Melisa?'' dedim. Bakışlarını bana çevirip, başını iki yana sallayarak: ''Abi sence bu korkulacak bir şey mi? Sence de fazla heyecanlı değil mi?'' dediğinde bakışlarımı Mira'ya çevirdim, gözleri kapalı bir şekilde kendini sakin tutmaya çalışıyordu. Ah şu kız! Melisa ona cevap vermememle bakışlarını tekrar cama çevirmişti. Bunu fırsat bilerek Mira'nın yanağına küçük bir buse kondurdum.
''Hey hey! Bari kızımı gözümün önünde öpme'' diyerek arkadan, ikimizin oturduğu koltuğun arasından bize öfkeyle bakan Yoongi amcayla beraber hızla Mira'dan ayrılmıştım. Mira'da gözlerini açmış ve şaşkınca bana bakıyordu. Kaş göz işareti yapmasıyla ona göz kırptım. Kaşlarını çatıp, hafif dönerek koltuklar arasındaki boşluktan bakıp:
''Baba, korktuğum için yaptı'' dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Eminim ki bu Yoongi amcayı daha da kızdıracaktır.
''Korkuyorsan babanın yanına oturman gerekirdi'' dediğinde Nil teyze: ''Yoongi, şunu keser misin?'' dedi Türkçe. Yoongi amca: ''Kesemem çünkü o benim kızım'' Türkçe dediğinde babamın, annemin ve Hoseok amcanın kahkahalarını duymuştum. Yoongi amcanın Türkçesi biraz fazla garipti, bu yüzden öfkeyle söylediği şeyi pek ciddiye alınmıyordu.
''Hadi ama Yoongi, onlar sevgililer. Zamanında sende Nil'i böyle öperdin''
''Sen sus Hoseok, sen burada ne arıyorsun ya? Karınla otursaydın ya'' dediğinde Hoseok amca gülüp: ''Kıskanç Yoongi'yi gerçekten sevmiyorum, mümkünse sen kıskanma kanka''
''Yoongi, artık oğlumun üzerine gitmeyi keser misin? Çocuklar sevgililer, isterse kızını öper de, sarılırda.'' diyen anneme baktığımda bana öpücük atarak göz kırpmıştı. Duru'da gülerek çığlıklar atıyor ve bir şeyler söylüyordu.
''Bak Duru bile onayladı artık, onaylama sırası sende Yoongi''
''Ben zaten onayladım sadece...'' Yoongi amca sustuğunda Nil teyze: ''Sadece alışması için zamana ihtiyacı var'' diyerek cümlesini devam ettirdi.
''Ondan işte''
***
İlk başlarda garip olan yolculuğun sonunda uçaktan inmiş ve bizim için özel olarak gelen araçlara binerek kayak oteline gelmiştik. Hava Güne Kore'nin havasına nazaran daha soğuktu ve bulunduğumuz ülke beyaz örtülerle kaplanmıştı. O kadar güzeldi ki hayran olmamak elde değildi.
Otel odalarında kızlar bir odada biz erkekler bir odada, ailelerimizde küçük çocuklarla beraber bir odada kalacaktı. Yani baya bir masrafa girilen bir tatil olmuştu, neyse ki odalar dışındaki her şey ücretsizdi, kayak eşyaları, yemekler, içecekler, oda servisi ve onlar gibi şeyler.
~RÜYA~
Kendimi dördümüzün kalacağı odadaki iki kişilik olan iki yataklardan bir tanesinin üzerine atıp:
''Bu haksızlık değil mi ya?'' dedim isyan ederek. Mira, yanıma uzanıp:
''Haksızlık olan ne?'' bakışlarımı ona çevirip, derin bir iç çekerek: ''Üçünüzün de sevgilisi burada ama benim ki yok, siz sevgililerinizle güzel zaman geçirirken ben sevgililer arasında kalan üçüncü şahıs olarak hayatıma devam edeceğim ya da çocuk bakıcısı olarak.'' Aksen, yanımdaki diğer boşluğa uzanıp:
''Birileri isyan etmeye mi başlayacak?'' dedi. Dolunay'da zorla yatağa girdiğinde dördümüz de sıkışık bir şekilde iki kişilik bir yatakta uzanıyorduk.
''İsyan ne ki? Dokunsan ağlayacak gibi'' diyen Dolunay'a ölümcül bakışlar atıp, bakışlarımı tavana çevirip, sesli bir iç çektim. Kızlar beni kaale almadığında tekrar derin bir iç çektim. Beni yine kaale almadıklarında:
''Ya insan bir der, biz sevgililerimiz yerine kankamızla takılırız diye. Yani, bu kadar sevgili köpeği olmamanız gerek'' dediğimde üçü de aynı anda doğrulmuş ve öfkeli bakışlarını bana dikmişlerdi. Sesli bir şekilde yutkunup, aklımda kaçma planları düşünürken üçü de elini karnımın üzerine koyduklarında tam ağzımı açıp bir şey diyordum ki, parmaklarının oynaşmasıyla ağzımdan kahkahalar dökülmeye başlamıştı. Beni deli gibi gıdıklıyorlardı, kahkahalarımın arasında durmaları için yalvarsam da onlar beni takmadan gıdıklama işlerine devam ediyorlardı.
***
''Tamam tamam, teslim oluyorum.'' dedim zorlukla konuşarak. Kızlar birbirine bakıp, başlarını salladıklarında sonunda ellerini karnımdan çekmişlerdi. Rahat bir nefes verip, doğruldum ve buruk bir gülümsemeyle:
''Uzun zamandır, beraber zaman geçirmediğimizin farkındasınız değil mi?'' dedim. Üçü de beni başıyla onayladığında, hızla yataktan çıkıp, valizimi açarak içinden annemin Türk kahveleri arasında arakladığım Türk kahvesi paketini çıkarıp, onlara doğru sallayarak:
''Peki, Türk kahvesi eşliğinde dedikoduya var mısınız?'' dedim. Üçü de muzip bir şekilde gülümsediklerinde gülerek, odadaki kettle'ın fişini taktım, içine de su doldurup, dört kaşık Türk kahvesi ekledikten sonra odadaki büyük fincanları hazırladım. Türk kahvesi olur olmaz, büyük fincanlara doldurup, odadaki dört kişilik masanın üzerine koydum. Kızlarda, evden arakladıkları çikolataları alarak masanın üzerine koyduklarında, uzun bir süredir yapmadığımız dedikoduları yapmaya başladık. Evet, annemin tam olarak bir kopyası olabilirim. Dedikodu, ben ve annem. Biz mükemmel bir üçlüyüz, böyle demişken annemle böyle uzun uzun oturup, Türk kahvesi eşliğinde dedikodu yapmadığımızın farkına vardım. Eve döner dönmez bunu hayatta geçirmeliyim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlarda Buluşalım 3 | Yeni Nesil | ✔️
Hayran KurguTAMAMLANDI ✔️ Yıldızlarda Buluşalım 3. Kitabıdır, ilk iki kitabı okumanız gerekebilir BTS ve kızlar hayatlarını çocuklarına adamışlardı. Çocuklarsa, kendilerini okul ve okulun içinde dönen duygularının içinde bulmuşlardı. -BTS ve kızları da bol bo...