Gözlerimi açtığımda rahatsız koltukta her yerim tutulmuş olarak uyanmayı beklerken kendimi odamda, yatağımda bulmuştum. Yatağın en kenarına sinmiştim ve belimdeki kolu hissedebiliyordum. Kaşlarım çatılırken hızla yerimden kalktım ve Rüzgar'a baktım. Zerre etkilenmemiş görünüyordu, sadece kollarını kendine çekti ve öbür tarafa döndü. Onunla aynı yatakta mı uyumuştum yani? Rüzgar'la, tek kişilik yatakta gece boyu birbirimize sarılarak mı uyumuştuk?
Tüm bedenim öfke dolarken gece boyu paylaştığımız yastığı başının altından çektim hızla. Ani bir hareketle doğrulurken bir an neler olduğunu idrak edemedi. Bir süre etrafına bakındı, sonra gözleri benim üzerimde sabitlendi ve gözünü kısarak baktı bana. Ardından gülümseyerek yatağa geri attı kendini.
"Günaydın, Melodi. Her ne kadar uyandırma şeklin alışmış olduğum bir stil olmasa da."
"Günaydın mı?" dedim öfkeyle ve yastığı hızla başına geçirdim. "Neden burada uyuyorsun?"
Kafasına yediği yastığın şaşkınlığını atar atmaz tekrar güldü. Nasıl oluyordu da gülebiliyordu? Ben hiç ama hiç gülmüyordum.
"Arkadaş değil miydik biz?" Savunmaya bak sen!
"Arkadaşlar aynı yatakta mı yatar sanıyorsun?" Tekrar indirdim yastığı başına. Tek kaşı kalktı.
"Uyurken sana tecavüz etmişim gibi davranıyorsun."
Bu cümlesi üzerine yastığı kesinlikle çok daha sert bir şekilde başına indirmek istedim. Hatta bir sopa bulup her yerine geçirmek istedim. Ama hiçbirini yapamadım. Çünkü utancım sadece kızarmama neden olmamıştı, aynı zamanda eklemlerimi kullanmamı da engelliyordu. Kesinlikle karşısında hareketsiz kalmıştım.
Şaşkınlığım biraz olsun geçtiğinde yastığı tekrar havaya kaldırdım ona vurmak için ama bu defa istediğim olmadı. Rüzgar havada yakaladı yastığı. Artık ciddi görünüyordu ve ikimiz de yastığı tutarken birbirimize bakıyorduk. Onun güçlü duruşu karşısında muhtemelen benimki fazla savunmasız kalıyordu. Anında büründüğü ciddiyet maskesi beni ona inandırmak üzereydi. Sahiden de şu an içten içe dalga geçmiyor muydu?
"Bir düşünsene, Melodi." dedi yastığı kendine doğru çekip anında bırakmamı sağlarken. Yastığı tekrar başının altına aldıktan sonra devam etti. "Bazı ahlaki değerlere sıkışıp kalıyoruz ama aslında ortada hiç kötü bir şey yok. Sence var mı?"
Atıldım hemen. "Sence bir kız ve bir erkeğin aynı yatakta uyuması çok mu normal?"
"Ortada kötü bir şey var mı, dedim ben." Derin bir nefes aldı. Gözlerini yumup iyice gerindikten sonra tekrar açtı ve bana bakmaya devam etti. "Yanında olduğumu hissetmedin bile ve biz sadece uyuduk. Aramızda herhangi bir cinsel gerginlik oldu mu sence?"
Gözlerine bakmamaya çalıştım. "Bilinçli olarak birlikte uyuyan ben değildim."
Ben bunu söylediğimde biraz şaşırdı ve sanırım biraz da kırıldı. Bana olan hislerini kullandığımı ya da ona güvenmediğimi zannetmiş olabilirdi ama benim asıl amacım sadece cevap vermekti. Ama onun hakkımda ne düşündüğü hakkında beynimde teoriler türetmeden de edemiyordum. Ve beni korkutan sonuçlar çıkarıyordum ortaya.
Bir anda doğruldu ve uzanıp bileğimi tuttuğu gibi yatağa çekti beni. Dirensem de bir anlık gelişen bir şey olduğundan ve tabi ki de benden güçlü olduğundan o kazanmıştı ve ben de yatağa düştüm. Çırpınıp kaçmaya çalıştığımda bana sıkıca sarıldı ve öylece durdu bir süre. Çırpınmamın durmasını bekliyor olmalıydı ama durmayacaktım. Bacağıyla da bacaklarımı sarmaladığında kıpırdayacak yerim kalmamıştı, yüzümü göğsüne gömdüm. Kalbim deli gibi çarpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsesiz
Roman d'amourBir kız. Sessiz, yalnız, yıpranmış. Tek amacı başarılı olmak. Ve bir adam. Ürkütücü, yaralı ve yabancı. Tek amacı hayatta kalmak. Bir yabancı, herkesten kaçmış yalnız bir kızın ruhuna dokunabilir mi?