Bölüm-9 Aile

2.3K 110 21
                                    

Bu adam sadece sinirlerimi boşaltamak için yaşıyor olmalıydı.

Neden onun yanındayken sürekli ağlıyordum? Tamam, duygularına ve bu duyguların verdiği reaksiyonlara hakim olabilen bir insan değildim ama bu kadar da çok ağlamazdım. Sanki bir yandan hayatımı güzelleştirirken diğer yandan yıkıyordu. Parçalıyor, darmadağın ediyor ve ardından bu yaptıklarını toplamaya kalkıyordu. Bu da tabi ki beni fazlasıyla olumsuz etkiliyordu, dengesiz insanlara tahammülüm yoktu.

Ama bu lanet adam hala hayatımın bir parçasıydı. Onu uzaklaştıramıyordum, benliğimden koparıp atamıyordum. Herif evimden çıkmıyordu ki. 

Son sözlerinden sonra yanımdan geçip mutfağa gitmişti ve bir süre de yanıma gelmemişti. Tabi, ben orada dikilmeye devam edince geri dönmüş, ağladığımı fark etmiş ve tam karşıma geçip derin bir iç çekmişti. "Bu kadar çok ağlamak insanı yormuyor mu, Melodi?"

Onun sesini duymak bir anlığına ağlama şiddetimi artırdı ve hıçkırıklara boğuldum. Şaşkın şaşkın bana bakarken ben de konuşmaya çalıştım. "Beni ağlatan da sensin. Beni sen yoruyorsun!"

 "Neden yoruluyorsun?" diye bağırdı o da. "Yorulacak bir şey mi var? Sadece hayatının bir parçası olmak istiyorum. Öyle ya da böyle fark etmez, bir şekilde içinde olmak istiyorum."

"Ama ben istemiyorum." Öyle bir bağırmıştım ki komşuların duyduğuna emindim. Rüzgar'sa yüzünde dehşet dolu bir ifadeyle bana bakıyordu, elini saçlarının arasından gergin bir şekilde geçirirken gözlerini kaçırmıştı. 

"Neden bu kadar nefret ediyorsun benden?" 

Artık bağırmıyordu, hatta sesi fazla kibar ve sessiz çıkmıştı. O an bir iğne battı sanki kalbime. Ondan nefret etmiyordum ki. Sadece hayatımın bir parçası olmasını istemiyordum. Hatta ona olan hislerimin derecesini bile yavaş yavaş çözüyor gibiydim ama bu umursamamam gereken bir ayrıntıydı. 

"Beni yiyip bitiriyorsun." dedim sesim kısılırken. Yüzümün çok saçma haller aldığına emindim, karşımda nasıl gülmeden ciddi bir şekilde bana bakabiliyordu? Şu an çirkin olduğumu düşünmüyor muydu? Nasıl olur da bu rezil hallerimi görüp de beni sevdiğini zannetmek gibi bir yanılgıya düşerdi?

Çünkü her şey bundan ibaretti. Beni sevmesine imkan yoktu. O sadece birinden şefkat görmüştü ve minnet duygusunu yanlış anlamıştı. 

"Beni adım adım öldürdüğünün farkında değil misin?" diye devam ettim. "Hayatımda olman beni öldürecek." 

"Asıl tam bir manyak olduğunun farkındayım!" diye bağırdı. Olduğum yerde zıpladım birden. Ama o umursamadan bağırmaya devam etti. "Ben yanındayım diye hayatın berbat bir hale gelmeyecek. Yanında olmam hiçbir anlama gelmeyecek. Ne hissedersem hissedeyim sen bir şey hissetmedikçe senden bir şeyler isteyeceğimi mi zannediyorsun?"

Beni anlamıyordu. Ben anlatmadıkça da anlamayacaktı. Ve benim anlatmaya niyetim yoktu. 

Aslında birileriyle paylaşmaya çok ihtiyacım vardı ama yapamazdım. Sessiz kalmaya devam etmeliydim. 

Bir süre gözlerimi gözlerine dikip ona baktım ve derin bir nefes aldım. Çok ağladığım zaman tamamen boşalıyordum ve hiçbir şey hissetmiyordum. Şu an da o zamanlardan biriydi. Onun öfkeli gözlerine bakmak bir dakika öncesine kıyasla zerre etkilemiyordu beni. Arkamı döndüm ve hiç orada değilmiş gibi odama gidip kapımı kapattım.

Ama tabi ki de şaşkınlığını üzerinden atar atmaz kapıyı gürültülü bir şekilde açarak ve arkasından çok daha gürültülü bir şekilde çarparak odama geldi. Gözleri öfke saçıyordu. Ama sahiden hislerim çalışmıyor gibiydi, bu hali beni hiç etkilememişti. Bunun acısını kendimden sonradan çıkaracağımı biliyordum ama şu an bu rahatlık uyuşturucu gibiydi. 

KimsesizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin