Bölüm-16 Bebek

1.9K 94 5
                                    

Klasik müzik oldum olası beni sakinleştirmiştir. Her bir sesi bir başka severdim ama piyano sesi beni bir başka etkilerdi. Özellikle de klasik bir müzik ortasında birden gelen piyano solo beni alıp farklı dünyalara götürürdü. Müziğin her çeşidini sevsem de klasik müziğe aşıktım ve onu sadece aşırı gergin olduğum zamanlarda dinlerdim. Beni her seferinde rahatlatırdı. 

Bu sefer hariç. 

Yan odadan gelen ve bitmek bilmeyen klasik müzik zerre rahatlamamı sağlamıyor, hatta beni daha da korkutuyordu. Hangi ruh hastası bir kızı kaçırıp yan odaya kapattıktan sonra klasik müzik dinlerdi ki? Bu onun omzundaki yükü hafifletme şekli miydi? 

Odada dört dönerken dişlerim tırnaklarımı, zihnimse beynimi kemiriyordu. Beni kim, neden kaçırırdı ki? Bana ne yapacaklardı? 

Bir yanım bununnedeninin Rüzgar olduğunu söylüyordu. Onun uğraştığı adamlar belki de onu bu şekilde tehdit edeceklerdi ve istediklerini alacaklardı. 

Ya da olayın Rüzgar'la hiçbir ilgisi yoktu ve beni, bana tecavüz etmek için kaçırmışlardı. Ya da belki de beni satacaklardı. Eğer böyle bir şey olursa nasıl birine satılırdım? Yoksa bunlar sadece filmlerde mi olurdu?

Belki de insanlar tıp okuduğumu öğrenmiş ve bir şekilde Rüzgar'a yardımımı görmüşlerdi. Bu yüzden de bilgilerimi kullanmak istiyorlardı. Açıkçası bu son ihtimali her şeye tercih ederdim. Tercih hakkım olsaydı tabii.

Ben tam artık korku ve stresten saçlarımı yolmaya başlamıştım ki birden kapı açıldı ve ben olduğum yerde donakaldım. Kapıya bile dönemiyordum. İçeri giren kimdi? Onu tanıyor muydum? Bana ne söyleyecekti? Daha da önemlisi, ne yapacaktı? Benden ne isteyecekti? Neden etrafta zarar verici bir şey aramayı akıl edememiştim ki? Bana yaklaşırsa kendimi nasıl savunacaktım? 

Yavaşça kapıya döndüğümde içeri giren iri yarı adamı gördüm. Bu adamı tanımıyordum ama görüntüsü bile korkuyla birkaç adım gerilememe neden oldu. Nefes alışlarım hızlanmıştı. Böylesine korku ve heyecanla mantıklı hareket edemezdim ki. Üstelik adam bir de arkasından kapıyı kapatınca artık etrafta fırlatılabilecek şeyler aramaya karar verdim. Ama lanet odada üzerinde uyandığım yataktan başka hiçbir şey yoktu. Tüm bunlar düşünülmüş müydü? 

O bana bir adım attığında ben geriye üç adım atıyordum. Ama ne yazık ki küçük bir odadaydık ve kaçacak pek fazla yerim yoktu. Böylesine iri bir adamın elinden kurtulmama imkan yoktu. Kapana kısılmıştım ve üç dakika sonra neler olabileceğini tahmin bile etmek istemiyordum.

En sonunda sırtım duvara değdi ve korku dolu bir nefes alırken yüzümü buruşturdum. O kadar korkuyordum ki biraz sonra bunun kokusu aldığını söylese şaşırmazdım. 

Aramızda bir adımlık bir mesafe kaldığında bir anda bilinçsiz bir şekilde çığlık atmaya başladım. Bir amacım yoktu, kurtulmayı beklemiyordum. Sadece umutsuzca bağırıyordum ve mucizelerin hayalini kuruyordum. Rüzgar'ın buraya gelmesini ve beni buradan kurtarmasını istiyordum. Tıpkı Burak'ta olduğu gibi. Ne yazık ki şu an en iyi niyetli iç sesim bile buranın Burakla gittiğim restorandan ve bu adamın Burak'tan çok farklı olduğunu biliyordu. 

Adam tepkime önce şaşırdı, ardından hızla ileri atılıp ağzımı kapadı çabucak. Ben onun dokunuşlarıyla deli gibi çırpınırken o beni zapt etmeye çalışıyordu. "Kızım rahat dursana! Sana bir şey yapmayacağım." 

Bana bir şey yapmayacak bir insan neden beni kaçırmıştı ki? Ona inanmıyordum, inanamazdım. Ben daha evime gelen ve aşık olduğum adama bile güvenemiyordum. Ona nasıl inanabilirdim ki? 

Ben çırpınmaya devam etmeye kararlıyken onun ağzından çıkan tek kelime tüm duvarlarımı yıkmaya yetti. "Rüzgar." 

İçimdeki korku git gide büyürken çırpınmayı ve bağırmayı bırakmıştım. Adam bir çılgınlık yapmayacağımdan emin olunca beni yavaşça bıraktı ve bir adım geri attı. Tahminlerimde yanılmamışım demek ki. Burada sahiden de Rüzgar için duruyordum. 

KimsesizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin