Yatakta dönüp durmalarım Deniz uyanınca son bulmuş ve sırtımı başlığa dayamış kollarımı birbirine bağlamış Deniz'i banyodan çıkarmak için kapıya dümdüz bakıyordum. Kapının tıklanması ile beyin gücü ile Deniz'i banyodan çıkarmaya çalışmayı bırakıp kapıya döndüm.
"Kahvaltı hazır kumrular neden hala inmediniz?" dedi gevşek ses tonuyla Teoman.
"Deniz'in banyodan çıkmasını bekliyorum çıksın geliriz." dedim sert bir sesle.
Daha ilk günden ne bu gevşeklik diye düşündüm. Beş, on dakika daha bekledikten sonra Deniz sonunda çıkmıştı. Işık hızıyla içeri girip tuvaletimi yaptım. Ellerimi ve yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçaladım. Banyodan çıktığımda Deniz giyinmiş beni bekliyordu. Bende pijamalarımı çıkarıp gözlerimi ön plana çıkarsın diye yeşil renkte bir kazak ve siyah bir pantolon giydim. Normalde olsa tüm gün pijama ile dolaşırdım ama yalnız değildik bu yüzden herkeste samimiyetsiz bir resmiyet vardı. Arkamı döndüğümde içimi görüyormuşcasına bakan Deniz'e parmaklarımı şıklatıp "Hadi bakalım hazırım." dedim.
Yanıma gelip dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktı. Elimi tutup kapıya yöneldi. Eli sıcacık ve yumuşacıktı. Elimi tutması bile yumuşatmıştı beni. Mutfağa girdiğimizde herkes masaya oturmuştu ve ufaktan başlamışlardı. Bize ayrılan yan yana sandalyelere oturup kahvaltıya başladık.
"Kahvaltıyı hep Teoman hazırlıyor. Senin için sıkıntı olmuyor mu Teoman?" diye sordum merakla
"Abimle anlaşmamız var o yüzden. Hem yemek yapmayı seviyorum. Zaten turizm lisesinde aşçılık bölümündeyim sıkıntı değil yani."
Ağzıma zeytini atarken "Vay be" dedim.
Kahvaltıdan sonra Deniz markete gitmişti çünkü akşama Teoman bir şey deneyecekti ve malzeme eksiği vardı. Bende gitmek istedim ama gerek yok zaten hemen alıp döneceğini söylemişti. Televizyon izlemek için içeriye girecekken. Sena ve Gülşah'ın konuşmasına tanık olmuştum.
"Hem onun gözüne girmek için her şeyi yapayım o ise beni çıkmak istediği kişinin teklifini yapacağı yeri hazırlamaya çağırsın. Tam bir odun bu Deniz." dedi Sena.
"Boş ver kanka bence gönül eğlendiriyor bununla yakında ayrılırlar. Ayrılmazlarsa ayırırız merak etme." diye teselli etmişti Gülşah.
Birden içeri girip onları şaşırtmıştım. Televizyonun karşısına geçip rastgele bir kanal açtım. Sena ve Gülşah yanıma gelip.
"Kanalı değiştirsene ya bu ne böyle belgesel mi izlicez." demişlerdi.
"Doğru dediniz beyniniz yetmeyebilir." diyerek kumandayı kalktığım yere bırakıp kapıya yöneldim.
Çıkarken "Gönül eğlendiriyor olsaydı 1 aydır bana notlar bırakıp onu bulmam için uğraşmazdı." dedim ne konuştuklarını bildiğimi ima edercesine ve odaya çıktım.
Deniz odaya geldiğinde yatağa iyice gömülmüş yorganı boğazıma kadar çekmiş, dizlerimi ise karnıma saplamıştım.
"Ne oldu?" dedi yanağımı okşarken.
"Ne olsun kankam dediklerin arkamızdan vuracaklar."
"Bana böyle anlatmadılar televizyonda kanal değiştir dediklerinde hakaret edip buraya gelmişsin."
"Televizyon izlemek için odaya girecekken Sena seni sevdiğini ve gözüne girmek için bir ton şey yaptığını seninse bana çıkma teklifi etmen için yardım etmeye çağırdığını falan filan söyledi. Sonra Gülşah'ta benimle gönül eğlendirdiğini yakında ayrılacağını, ayrılmazsak ayıracağını söyledi." dedim bir çırpıda sinirle. Gözlerim kızarmıştı çünkü yukarı çıkınca ağlamıştım.
"Hadi yüzünü yıka sen sonra aşağı inelim."
Aynada yüzümü incelediğimde göz altlarım ağladığımı çok belli ediyordu. Yüzüme soğuk bir su çarptım ve iyice kurulayıp göz altlarıma kapatıcı sürdüm. Yüzümün pürüzsüz olmasını sevdiğim için olur da çizilir falan diye yanımda taşıyordum meğer bugün bu işe yarayacakmış. Banyodan çıktım ve Deniz'in uzattığı eli sımsıkı tutup merdivenlerden indik. İçeriye girerken elini bırakmadım. Havalı olduğunu düşündüğüm girişimizle dimdik Sena ve Gülşah'a bakıyordum. Kaşlarımı istemsizce çatılmıştı. Sinir tüm vücudumu ele geçirmişti ve öfke ile dolmuştum. Tek bir şey deseler patlayabilirdim.
"Sorun neyse şu an onu çözeceğiz." dedi sakin sesiyle Deniz.
"Sevgilin durduk yere laf atıp kaçtı bizlik bir durum yok." diye atladı Gülşah.
"Öyle mi o zaman sizin gizli gizli konuştuğunuz şey neydi?" diye yanıtladım sinirli bir şekilde.
"Öyle boş dedikodular. Senlik bir durum yok ortada." dedi göz devirerek Sena.
"O zaman bu ne." dedim telefondan sesini sonuna kadar açtığım videoyu açtım ve telefonu sehpaya havalı bir şekilde hızlıca bıraktım. Dedikleri kısım kısım belli oluyordu ama bana yeterli gelmişti çünkü en aptal birisi bile aklında tamamlayabilirdi cümleleri.
Video bitince Deniz "Eşyalarını saat gece 12 olmadan toplayıp gitmenizi istiyorum." dedi hiç bir duygu ifade etmeksizin.
"A-ama bu saatte nasıl döneriz." dedi ikisi de.
"Ben bilmem ama bu gruptan birinin götüreceğini sanmam." dedi üstünlük kuran bir ses tonu ile.
"Kız başlarına bu saatte zorluk çekerler sevgilim sorumlusu sen olma yarın sabah ilk otobüs ile döneceklerini düşünüyorum." dedim acıma belirten sesimle.
"Haklısın." dediğinde ben göğsüne kafamı koymuştum ve kızlara kötü bir bakış salladım. O anda şeytan boynuzlarımın çıktığını hissetmiştim. Son olarak hafif gülümsedim ve Deniz'e döndüm.
"Hadi odamıza çıkalım bugün çok yorucu geçti." dedim.
"Tamam hadi çıkalım." kolunun altına aldı bende beline sarıldım ve beraber odaya çıktık.