Yarı Final

173 5 4
                                    

Yolda annemi arayıp Eftalyalarda kalacağımı söylemiştim. Eftalya ise odasında sinirli sinirli nefes alıp veriyordu.
En sonunda birden patlayıp "Gerizekalıya bak sevgilisi var gelmiş benimle flört ediyor."
"Nerden anladın bunu?"
"Bir ara attığım mesaja çevrimiçiyken uzun süre cevap vermedi. Bende kiminle konuşuyorsun sen yazdım. Sevgilimle yazdı. Oç çocuğu füze at ben öyle ölmem. Şerefsiz ya madem sevgilin var neden biriyle flörtleşiyorsun dediğimde 'Kız bütün okulun elinden geçti öylesine çıkıyorum 1 haftada bir anca konuşuyoruz zaten istersen ayrılıyım' diyor. Yüzsüz" sinirden göz yaşları damla damla akmaya başlamışlardı. Yanına geçip sarıldım. Kafasını bacaklarıma koydu. Saçlarını oynamaya başladım. Kapının altından gelen ışıkta hareketlilik görünce annesinin bizi dinlediğini fark ettim.

Bir kaç dakika sonra Eftalya uyumuştu. Yavaşça kafasını kaldırıp yastığa koydum. Mutfağa su içmeye gitmiştim. Annesi ben su içerken içeri girdi.
"Oğlum biraz konuşalım mı?" dedi.
Bir anda ürktüm çünkü ilk defa ciddi bir konuşma geçecekti aramızda. Kafamı öne arkaya sallayıp "Olur." dedim.
"Eftalya bize bir şey anlatmıyor. Çok endişeleniyorum. Sen onun tek yakın arkadaşısın okulda da bir arkadaşı vardı onunlada konuşmaz oldu iyice içine kapandı. Yine takılıyor onlarla ama seninle kurduğu arkadaşlık gibi kimseyle kurmuyor. Bazı geceler ağlıyor duyuyorum hepsini. Az öncede ağladı. Neden ağladı oğlum lütfen anlat."
İlk başta tam emin olamasamda artık 18 yaşında olduğu için sorun olmayacağını düşündüğüm için anlattım.

Annesiyle uzun soluklu konuşmamızdan sonra Eftalya odadan çıkıp gelmişti.
"Üf bi uyutmadınız. Napıyonuz bir saattir."
"Muhabbet ediyoruz." dedim belli etmemek için.

Tek kaşını kaldırıp "Ne hakkında?"

"Okulda ki kızlardan ve benim yakışıklılığımdan." dedim gülerek.

Annesi şaşkınca bana bakıyordu. Tek ayak üstünde 40 yalan söyleyebilirdim bunlar daha hiçbir şeydi. Eftalya odaya geçerken bende arkasından odaya girdim.


Uyandığımda hava daha karanlıktı içimden lütfen saat daha dört olsun diye geçirirken telefona uzanıp ekranı açtım alarmıma üç dakika vardı.

"God why" diye mırıldanıp kalktım. Tuvalete gidip çişimi yaptıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp içeriye geri döndüm. Eftalya telefonumu kapatmış yatmaya devam ediyordu. Yanağından öpüp

"Hadi artık kalk." dedim.

Üzerimi değiştirdiğimde hala uyuyordu. Telefonumun numara girme kısmına girip rastgele tuşlara basarak onu rahatsız ettim.

"Biz niye arkadaşız ya." diye homurdandı.

Okulda ne yapacağımı bilmiyordum. Deniz'in yanına mı gitmeliydim yoksa sınıfta mı oturmalıydım. Deniz'i fazla sıkmamak için sınıfa çıktım. Yine kimse yoktu. Kulaklığını telefona takıp Lana Del Rey - Carmen açtım. Şarkı bitmek üzereydi ki kapı açıldı. Sınıfın ışıklarını bilerek kapatmıştım. Gelen kişinin cüssesinden Deniz olduğunu anladım.
Yanıma oturup "Günaydın sevgilim." dedi ve dudaklarıma öpücük kondurdu.
İlk başta afalladım. Toparlayınca "Günaydın sevgilim" diye karşıladım.
"Niye kantine gelmedin?" diye sordu.
"Canım bir şey istemedi ondan"
Işık arkasından vurduğu için yüzünü okuyamıyordum.
"Canın beni de mi çekmedi?" dedi dudaklarını yalarken.
"Belki çekmiştir." deyip dudaklarına hücum ettim. Yeni kahve içmişti dudaklarında hala tadı vardı. Öpüşmemiz derinleşirken yavaşça kucağına çıktım ve oturdum. Öpüşmeye kısa bir ara verdi ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Daha sonra öpüşmeye başladık. Ellerim okul kazağının içinden kaslı sırtına doğru geçerken parmak uçlarım uyuşmuştu. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Deniz öpüşürken bir yandanda montumu çıkarmaya çalışıyordu. Montum vücudumdan ayrılmış kollarımdan çıkmak üzereyken sınıfın kapısı açılıp ışıklar yandı. Öpüşmemizi kendimi göğsünden güç alarak zevkli bir şekilde bitirip kıpkırmızı olmuş dudaklarımızla kapıya baktığımızda derin bir oh çektik. Gelen Mert idi. Hemen ışığı kapattı.
"Bunu aklımdan silmek uzun sürecek." diye homurdandı Mert yerine geçerken. Deniz'in dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım ve üzerinden kalktım.
"Çıkışta motorumun yanına gel." diyerek çıktı.

BEŞ AY SONRA

"Hey hatırlıyor musun?" dedi kucağımdaki kafasını döndürüp yüzüme bakarken ve ekledi. "Nasıl tanıştığımızı."
Gülümsedim "Hiç unutmadım ki." diye yanıtladım. Gözüme giren güneş yüzünden gözlerimi kısmıştım ve elimle güneşi engellemeye çalışıyordum.
"Tüm şansımızı birbirimizi bularak mı harcadık?"
Haksız sayılmazdı. 1 hafta önce Deniz'den ayrılmıştım. O ise dün Batu'nun aslında beni sevdiğini öğrendi.
"En azından birbirimizi bulduk." dedim saçlarını okşarken.
"İyi ki." dedi gözlerini kapatırken.
Oturduğumuz çimlerden bir tane alıp yüzünde hafifçe gezdirmeye başladım. Huylanmıştı. Birden daha taze olan anılar belirdi aklımda.

BİR HAFTA ÖNCESİ

Parkın en üst kısmındaydık. Bizden başka insan yoktu. Buraya hiç kimse gelmezdi. Burası eskiden parkın en iyi yeriydi ama parka sonradan dahil edilen kafeler ve süs havuzları bu kısmı değersiz kılmıştı ve yığıntı olmuştu bir nevi. Parkın eski oyuncakları buradaydı. Boyaları sökülmüştü biraz. Deniz, açık mavi tişörtünü çıkardı ve çimlere uzandı. Kollarını kafasının altına alıp gözlerini yumdu.

"Bu çok güzel hissettiriyor." dedi uyuşuk bir sesle.
Yanına uzanıp kafamı göğsüne yasladım. Kollarından birini uzatıp sırtıma destek amaçlı koydu. Eli kalçama değiyordu. Sırıttım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Uzandığı anda ki memnuniyet vardı suratında. Yerden bir çim koparıp yüzüne hafifçe sürttüm. Huylanıp gözlerini açtı. Gülümseyip yanağımı dudaklarına yanaştırıp öptü.

Bir süre daha bu pozisyonda durduktan sonra eli kalçamda küçük bir tur atıp sıkmaya başlamıştı. Bende göğsünü öpmeye başladım. Bacaklarını açıp arasına girdim ve göğsünden başlayarak işkence edercesine yavaş yavaş her bir santimini öperek aşağıya iniyordum. Kasıklarına geldiğimde pantolonun düğmesini ağzımla çözüp ellerimle istediğim şeye ulaşana kadar indirdim. Organa önce küçük öpücükler bıraktım. Sonra dilimi sürtmeye başladım. Kan organa hücum edince. Ağzıma alıp yavaş yavaş git gel yapmaya başladım. Bir elimle testislerini okşamaya başladım. Gözlerimi yüzüne dikip sevip sevmediğini anlamaya çalıştım. Çünkü ilk kez sevişecektik. O şimdiye kadar istememişti bende zorlamamıştım. Durumdan gayet memnundu. Vücudu gelmek üzere olduğunu belli ederken git gel yapmayı bıraktım. Kucağına çıkıp oturdum. Gülümsedi ve düğmemi çözdü. Yerlerimizi ani bir hareketle değiştirip sırtımı çimlerle buluşturdu pantolonumu dizlerime kadar sıyırıp bacaklarımı omzuna aldı. Erkekliğini deliğime dayadı ve bekledi. Bu bekleyiş uzun sürmüştü. Geri çekilip birden toparlandı.
"Ne oldu?" diye sordum toparlanırken.
"Ben emin değilim. Galiba buna hazır hissetmeme rağmen değilmişim." dedi saçlarını karıştırırken. Dudaklarıma uzun ve ateşli bir veda öpücüğü yerleştirip "Bana zaman ver lütfen ara verelim. Sana aşığım, senin için ölüyorum ama bilmiyorum bir şey beni bundan itiyor. Belki daha özel bir yerde yapmalıydık bilmiyorum. Gerçekten çok özür dilerim. Seni bunca zaman oyaladığım için çok özür dilerim. Sen beni hak etmedin. Bana yaşattığın her an için teşekkür ederim. Buna şu an bir ara veriyoruz ama bir gün seni bulacağım belki fark etmeyeceksin belki edeceksin bilemem ama yanına geleceğim ve sana açtığım tüm yaraları kapatacağım." dedi ağlayarak.

Bir süre daha ara vermeyi planlıyorum aklımda çok değişik bir plan var. Sakın kütüphanenizden kaldırmayın. Batu'nun itirafını ve geçen beş ayı ve sonrasını yazıcam ara ara. Hatta Batu'nun itirafını yazmaya başladım sıcağı sıcağına. Onu bitirdikten sonra baştan sona tamamen kendi oluşturduğum bir evrenin hikayesine başlayacağım. He bu arada hepinize yeni eğitim öğretim yılında başarılar.

Gül (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin