İlk Günler

197 6 0
                                    

Akşamüzeri yaşanan olaydan sonra hemen yemek yeyip odalarımıza çantalarımızı toplamaya çıkmıştık. 

"Buraya daha sık gelmeliyiz. Sadece ikimiz." elindeki tişörtü katlayan Deniz hafifçe yamuk bir gülümseme yollayıp göz kırptı.

"Olabilir burası çok güzel." dedim derin bir nefes vererek. 

"Hala onları mı düşünüyorsun."

"Hayır yarın okul oluşuna yanıyorum."

"Yarın sabah seni alır okula geçeriz tamam?" 

"Tamam ama sabah erkenden gelip kapıda bekleme. Gelince ara."

"Tamam zaten sizin apartmandaki emekli asker beni vurmak istiyor bence."

"Ben hazırım hadi çıkalım." dedim Deniz'e.

Aşağıya indiğimizde sadece Berk ve Eftalya kalmıştı. Hep beraber çıktık ve Deniz kapıyı kilitleyip anahtarı cebine attı. Motorlara yerleşip yola koyulduk.


Eve geldiğimde saat gece yarısını geçmiş olmalıydı. Hemen kendimi yatağa atıp kıyafetlerimle uyudum. 

Sabah annem bir yandan dürtüyor bir yandan da "Arkadaşın seni bekliyor ayıp olacak kalk hadi." diye söyleniyordu. 

"Hı ha" diye cevap verdikten sonra pat diye aklıma doluşan bilgiler eşliğinde aydınlandım.

Hemen kalkıp banyoya koştum. Kısa bir duşun ardından saçlarıma şekil verip, okul kıyafetlerimi giyip mutfağa girdim.

Deniz'i görünce "Günaydın." dedim ve önündeki kurabiye dolu tabağı görünce devam ettim. "Annemin kurabiyeleri ile şimdiden tanışmışsın." dedim gülerek.

"Günaydın." dedi ve hafiften güldü.

"Ben okulda yerim annecim" dedim ve annemin yanağına bir öpücük kondurup Deniz'i bileğinden kaldırıp kapıya yöneldim. Ayakkabılarımın bağcıklarını bağlayıp merdivenleri hızla indim. Motorun başına geldiğimizde kaskı kafama geçirdi ve arkasına oturmama yardım etti. Sokağa çıkıp gaza bastı. 

Müdürün konuşmasını bilerek kaçırmak için börekçinin birine girip yayıla yayıla kahvaltı ettik. Deniz bir bardak daha çay alıp sigarasını yaktı. Dışarıda az kişi olduğu için dışarıdaydık o yüzden sigarayı yakması sorun değildi. 

"Sabah sabah nasıl canın çekiyor anlamıyorum."

"Hani böyle birden tatlı krizin gelir ya işte öyle oluyor." diye kolayca cevapladı sorumu.

Üflediği sigaranın dumanı suratıma gelince burnumu tıkayıp elimle dumanları iteledim.

"Bundan sonra yanımda içme lütfen." diye uyardım çünkü üzerime sinmişti sigara kokusu ayrıca içmesini istemiyordum. Yani ona vereceği parayla çok daha iyi şeyler yapabilirdi. Gerçi zengindi ama neyse. Zengin diye parasını illa çarçur etmek zorunda değildi. Neyse bana ne onun parasından diye düşünüp iç sesimle yaptığım tartışmayı sonlandırdım. 

"Hadi okula girelim artık müdürün konuşması bitti." 


Okul çıkışında Deniz ile Ozan yan yana yürüyüp bir şey konuşuyorlardı. Bu hoşuma gitmemişti. Adımlarımı hızlandırıp yanlarına ulaştım. Deniz'in sol kolunun altına girdim ve sağ kolumu beline doladım. 

"Neden eski sevgilim yeni sevgilim ile konuşuyor?"

"Çünkü aynı sınıftayız biliyorsun değil mi? Dünya senin etrafında dönmüyor." dedi Ozan.

Kabul güzel laf sokmuştu. "Dünyanın benim etrafımda dönmediğini biliyorum lakin senin son zamanlarda etrafımızda dört dönmene ne demeli? Ne bu sendeki bir anda gelen yakın arkadaş olma isteği?

"Tamam sakin olun. Ozan seninle sonra konuşuruz. Neptün benimle gel hemen." diye ortalığı toparladı hemen Deniz.


Okul ortamından uzaklaşıp her zaman gittiğimiz kafeye gelip bir masaya oturmuştuk. 

"Ozan'a karşı neden böyle davrandığını biliyorum ama biraz sakin karşılasan artık çocuğu."

"Bilmiyorum görünce kanım kaynıyor dayanamıyorum görmeye."

Kısa bir sessizlikten sonra "Tamam biraz daha anlayışlı olacağım." dedim bıkkın bir sesle.

Eftalya'ya mesaj atıp her zamanki yere gelmesini istedim. Bu sırada kahvelerimizi getiren garsona 15 dakika sonra bir kahve daha getirmesini istedim.

"Neden istedin ki?" dedi Deniz.

"Eftalya geliyor ondan." 

"Yalnız kalmayalım mı yani?" dedi suratı düşerken.

"Sence bu kafede ne kadar yalnızız?"

"Ama onlar başka masada."

"O zaman bende Batu'yu çağırıyorum. İkisi iyi anlaşıyor. Belki sevgili bile olurlar."

Burnumdan nefes alıp sesli bir şekilde ağzımdan bıraktım. 


Batu geldiğinde Deniz ile selamlaşıp, benim elimi sıktı. Eftalya'nın yanına otururken "Yenge sen bundan hala ayrılmadın mı ya?" dedi

"Yenge ablandır. Ayrıca niye ayrılayım ki gül gibi sevgili. Beslenir ki bu." dedim en tatlı sesimle yanağından severken. Ne kadar zordu insan içinde sevgiline tam sevgini gösterememek. Dışımdan gülerken bu düşüncelerle içimden üzülmüştüm. 

Eftalya ise çizgisini bozmadan oturuyordu. "Arkadaşın geleceğini söyleseydiniz gelmezdim." dedi birden. 

"Ne oldu bir şey mi oldu?" diye sordum Eftalya'ya. 

"Sonra konuşalım şimdi ortamı bozmaya gerek yok." dedi omzundaki ceketi düzelterek.

Kısa bir of çekip gözlerimi kapayıp kafamı Deniz'in omzuna dayadım. 

"Şimdiden yoruldum." diye fısıldadım.

"Daha on sekizsin daha ne kadar yorulacağının farkında bile değilsin." 

Eftalya'nın tavırlı olması nedeniyle fazla durmadan huzur bulduğum omuzdan kafamı kaldırıp eve doğru yola koyulduk.


Üf evet burayı baya boşladım biliyorum lakin aklımda 3 hikaye var bunlarıda yazmıyorum ama şimdilik kurguyu oturtmaya çalışıyorum diğer hikayelerin o yüzden bayaaa boşladım kusura bakmayın bu da kısa bir bölüm oldu ama çok tıkandım diğerleri yüzünden. Diğer kitaplardan ikisi eşcinsel aşk diğeri suikastçilikle ilgili olacak ama henüüz tam oturtmadım.





Gül (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin