Aralarında kaldığım iki kişi saldırı pozisyonunda beni bekliyorlardı. İkiside pür dikkat beni izliyorlardı, en ufak açığıma saldırmak için hazırlardı. Yavaşça elimi arka belime attım ve kemerime soktuğum masatı aldım. Ama çok yorulmuştum. Son Edward denen adam çok güçlüydü. Max'a öylece sinirimle çıkışmıştım ama kavga bittikten sonra burnum kanamaya başlamıştı. Bitkin düşmüştüm. Bir şekilde bu durumdan kurtulmam lazımdı.
Hard: Cidden bana saldırıcak mısın Max? İçgüdülerin bunu destekliyor mu? Seni eğitebilirim.
Dylan: Max, sana öğrettiğim hareketi hatırla.
Hard: Max, eğer şuan yanımda durursan seni affederim...
Tam o anda Max'in gözlerinde bir ışık gördüm. İşte görmek istediğim türden bir ışık. Hemen oraya darbeler indirmeye başladım.
Hard: Max, yalnız hissettiğini biliyorum. Ama merak etme ben buradayım.
Max'in arkadaşıda Max'teki değişiklikleri fark etmiş olmalı ki olaya dahil oldu.
Dylan: Onu dinleme Max. Bu işi burda bitirmeliyiz. Edward'a ne yaptığına bir bak!
Hard: Max onlar bunu haketti. Yanıma gel. Ve sarıl bana.
Tam bir şeytan gibi açtım kollarımı. Pislik bir şekilde çocuğun duygularıyla oynuyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu.
Max: Bana saldırmayacağını nerden bileceğim?!
Dylan: Max!
Hard: Sana asla saldırmam. Gel...
Ve Max bana yaklaşmaya başladı. Saldırı pozisyonunu çoktan bozmuştu ve benim dibime geldi. Ona yaklaştım ve o sırada son gücümle masatı yerine koydum. Ve tek dizimin üstüne çöktüm. Edward'la dövüşürken hızımı kullanmış olmalıyım. Bu kadar yorulmam ancak buna bağlı olmalı. Ama mantıklı olanda bu zaten. Adam ışık hızında hareket ediyordu ve onu yendim. Max yavaşça koluma girdi. Birden tuttuğu gibi beni kaldırdı. Göründüğünden daha güçlü ve uzundu. Kolumu omzuna attı ve arkadaşına baktı.
Dylan: Max bunu yapma. Sana karşı olmak istemiyorum.
Max: Amelia kötü yolda. Bunu sende biliyorsun. Seni burada bırakmak istemiyorum ama illa kötü olmak istiyorsan. Yapabileceğim bir şey yok.
Hard: Yanımızda her zaman iyilere yer var.
Max'in arkadaşı düşüncelere boğulmuşken bende kurduğum tamamiyle yalan olan cümlenin keyfini sürüyordum. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum.
Dylan: Lanet olsun. Dedikodular doğru muydu yani?
Max: Bunun için onu görmek istiyordum Dylan. Edward farkında değildi.
Amelia: BEN HALA BURADAYIM! DYLAN HEMEN YANIMA DÖN!
Dylan: Artık yeter. Max'in yanına gider
Diğer kolumada Dylan girdi ve tanımadığım iki kişiye beni kurtarmaları için ikna etmiş oldum. Amelia ise hala olayın şokundaydı. Beni evin tenha bir odasına getirip yatağa yatırdılar ve birkaç bişi verip koltuğa oturdular. Benim haberim yokken Max gizlice çoktan evi dolaşmış ve gizli laboratuarları aramış ve bilgiler edinmişti. Şuanda da bu bilgileri Dylan denilen adama aktarıyordu. Nerden baksan 26 yaşlarındaydı Dylan. Ve bu adamla daha 4 yıl daha takılacağımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lightless
FantasíaEvreni oluşturan Big Bang'dan, tüm inanışlardaki tanrıların yaratılmasından ve zamının başlangıcından çok önce karanlık soğuk yoklukta tanrıların tanrısı, herşeyi yaratıp kendi haline bırakmadan önce B Planı olarak bir imha timi kurdu. Bu grubun adı...