Kardeşlerden biraz daha kalıplı olan sinirle öne çıktı. Bu aynı zamanda ellerini ilk oynatandı.
Kabuko: Beni dene pislik!
Kollarını sıvadı ve ellerini havaya kaldırdı, bununla birlikte koni şeklindeki kayalar yerden çıkmaya başladı. Daha sonra çocuk ellerini bana doğru salladı, bununla birlikte ne olduğunu tahmin edebilirsiniz. Üstüme gelen diken gibi şeylerden zıplayarak kaçtım. Özellikle fazla zıplamıştım ki tavana değebileyim. Böylece ben tavandan destek alıp onun üstüne zıplıcaktım ve bıçak fırlatıcaktım. Oda kas kafalı olduğu için sadece bir duvar çıkararak beni engellemeye çalışacak, bıçak duvara saplansada ben duvarı enine iki bölmek için dönerek tekme atacaktım. Kırılıp boşta kalan parçalardan birinede tekme atıp hem kendimi yükseltecek hemde onun işini bitirmiş olacaktım. Tavanda çöktüm. Ordan zıpladım ve fırlattım. Duvar çıkardı yerden. Duvarı kırıp üstüne fırlattım ve duvarın altında kaldı. Beklendiği gibi. Yere inince diğer kalanların şaşkın bakışlarıyla karşılaşınca dahada onları kızdıracak bişi söyleyesim geldi.
Hard: Sonra doğan kim?
Kabuyo: Ben varım aşağılık sürüngen- *kafasına bıçak isabet eder*
Hard: Üzgünüm, ama ıslanmayı sevmem.
Kaburo: O ZAMAN SANA BİR ÇOK PİŞMİŞ YOLLUYORUM! Ellerini birleştirip Hard'a doğrultur ve ateş dalgası yollar
Hiç kaçmadan direk üstüne doğru koştum ve alevin içinden atladım. Neden mi? Çünkü salak hiç bir yere kaçamamam için büyük alanı olan bir ateş dalgası oluşturmuştu. Fakat bu dalganın derinliği azdı. Direk zıplayıp onun üstüne çöktüm ve boğazına bıçağı soktum.
Kabuho: Geri dur pislik!
Bir hava dalgası birden serçe çarpıp beni duvara yapıştırdı. Biraz acımıştı ama bu beni durdurmaya asla yetmez. Duvardan indim, duruşumu düzelttim ve omzumun üstündeki tozları silkeledim.
Hard: Birazcık rüzgardan mı korkmalıyım?
Kabuho: Ah hayır korkmamalısın. Ecele faydası yok.
Elini bana doğru uzattı. Birden nefes alamamaya başladım. Burada hava bitmişti sanki elimle boğazımı tuttum. Bi yararı olmuyordu ama resmen nefes alamıyordum. Dizimin üstüne çöktüm ve ellerimi yere dayadım. Bu durumdan kurtulmamın bir yolu yoktu. Gözlerimi kapadım ve sakinleştim. Burda beni öldüren şey panikti. Ayağa kalktım ve ona doğru yürümeye başladım.
Kabuho: N-nasıl? Nefes alamıyor olmalıydın!
Birden iki elini birden bana doğrultup yumruk yaptı. Ve öyle bir rüzgar esmeye başladıki uçmak üzereydim. Sağ kolumla yüzümü kapattım, sadece gözlerim kısık bir şekilde birazcık açıktaydı. Sol elimi sertçe yere geçirdim. Daha sonra yavaşça yürüyerek ona yaklaşmaya devam ettim.
Kabuho: DEFOL!! NESİN SEN BÖYLE?!?!
Arkama yavaşça döndüğümde binanın arkamdaki kısmı tamamen yıkılmıştı. Ben ise ayaklarımı yere vurarak içine geçiriyordum ve o şekilde yaklaşıyordum, en sonunda hızlıca sert bir hamleyle onu boğazından yakaladım. Hala nefes alamıyordum ama büyük bir sıkıntı değildi.
Hard: Biraz nefesimi tutamayacağımı mı sandın? Boğazını sıkmaya başlar Nasıl? Kabuho nefes alamaz ve boğulmaya başlar Şimdi havan söndü değil mi? Kahkaha atar
Amelia: Yeter bırak onu. İstediğin benim.
Hard: Hayır istediğim, kellen. Kabuho nun boynu sertçe sıkıp kırar, daha sonra onu bırakır. Kabuho öylece yere yığılır
Amelia: Edward, bitir şu pisliğin işini.
Edward: Hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lightless
FantasiaEvreni oluşturan Big Bang'dan, tüm inanışlardaki tanrıların yaratılmasından ve zamının başlangıcından çok önce karanlık soğuk yoklukta tanrıların tanrısı, herşeyi yaratıp kendi haline bırakmadan önce B Planı olarak bir imha timi kurdu. Bu grubun adı...