Enerji Maddeleştirme

8 1 2
                                    

Yarın

Hazırlıklar tamamlanmış gibiydi, yeterince bilgi edinmiştim bu sokuk işle ilgili. Artık partiyi başlatma zamanı gelmişti. Arkada bağladığım çalışanlara baktım. Sinirli ve intikam peşindeydiler salaklar, birinin ağzındaki koli bandını sertçe çekip çıkardım.

.....: Ah! Bu yaptığın yanına kalmayacak! Prenses senin parçalarını köpeklere yediricek!

Hard: Ağzını kapar Bağırmadan konuş. Ağzını açar

.....: Sen kim olduğunu sanıyorsu-

Hard: Hard Dead.

.....: ...... Kime bulaştığın hakkında hiç bişi bilmiyor-

Hard: Sen ve sarı kafaya. Bir şey bilmeme gerek yok. Taşıyıcılardan zorla aldığınız özü maddeleştirip kullanacaksınız. Hatta sen bu iş yeterince kötü değilmiş gibi bunu gidip sarı kafaya sattın. Ve öğrenmek istediğimde bu alış verişin ne zaman olacağı.

.....: Sana hiç bir şey söylemem.

Hard: Ah buna eminim.... Eline bir bıçak alır ve onun omzuna saplar Şimdi?

.....: Ahhhh! Dur tamam!

Hard: Bıçağı içeride hareket ettirir ve daha derine sokar Şimdi?? Adam daha çok çığlık atarken bıçağı çıkarıp eline saplar

.....: Dur! Tamam! Yalvarırım! Ahhhh! Adam göz yaşları içinde konuşmaya çalışıyordur Bir kaç saat içinde bir toplantı- ahhh.... düzenlenecek. O sırada belli etmeden alış veriş gerçekleşecekti! Yemin ederim sadece bu kadar! Zaten fazla konuşmazdık!

Hard: Bıçağı çıkarır ve ona bakar Peki sana ne teklif ettiler? Dur söyleme para değil mi? Seni salak.... enerjiyi maddesel bir şeye dönüştürmeyi becerirsiniz ama adam olmayı beceremezsiniz. Sonra gelip ben temizlerim, sanki süper kahramanım.

Şimdiki işim sadece beklemek mi? Ama bu oldukça sıkıcı. Eğlenmenin kime zararı olurki? Adamın cebinden telefonunu aldım. Bana ne yaptığımı anlamaya çalışırcasına bakıyordu. Bu yeni gıcık akıllı telefonlar fazla modifiyeli. Elimde biraz inceleyip yere fırlattım. Tam ağzından bir şey çıkacakken birden dönüp ona baktım. Açık ağzını kapadı ve sadece kinli bir şekilde nefes verdi. Bu iyiydi git gide ayıklanıyordu telefon, biraz daha parçalayıp içinden zaten yeterince zarar görmüş bataryasını söktüm ve çakmağımı cebimden çıkarıp ana makinenin hemen yanına koyup biraz yapıştırdım ve küçük bir düzenek haline getirdim. Zippoyu açıp çakmak taşına ip bağladım ipide kapı mandalına bağladım. Aşırı basit ama etkili bir şeydi. En azından her tarafı enerji ile kaplı bir odadaysa. İşte asıl şimdi bekleme zamanıydı. Yavaşça kendime karanlıkta bir köşe buldum ve pusuya yattım.

Kısa bir süre sonra toplantının beklenen kişileri geldikten hemen sonra, yani herkesin en yoğun olduğu anda içeri sarı kafa ve tayfası girdi. İçeride hiç kimseyi bulamayınca kuşkulanmış olmalı ki durup önden 2 adamını gönderdi. Adamları bağlı çalışanları görmeden birinin üstüne atladım ve kafasını sertçe yere vurdurttum. Diğer adam bana ateş etmeden silahına tekme atıp başka bir yere ateş etmesini sağldım. Daha sonra yeniden bana doğrultmaya başladığında ise silahı sertçe tutup onun kafasına vurdurdum. Adam bayılıp yere devrildiğinde arkada duran Donald'ın bana yaklaştığını gördüm. Ona döndüm ve ona doğru koşmaya başladım. O ise kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Koşarak zıpladım ve uçan tekme attım. Ama birden ayağımı onun karnına vurduğunda yakaladı ve yüzündeki sırıtışı gördüm, sonum iyi olmayacak gibiydi. Tuttuğu ayağımdan beni çok sert bir şekilde karşı binanın duvarına savurarak fırlattı.

LightlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin