Amelia: Hayatta olduğuna sevindim. Bugün yeterince aksiyon yaşandı.
Hard: Zorlanarak ayağa kalkar Sen biraz bekle, ben sana çok şey aksiyon yaşatıcam.
Ellerime baktım, bulanık görüyordum. İçimdeki bir şeyler hareket ediyordu ve benimde hareket etmemi istiyordu. Sol gözüm alev alev yanıyordu. Yumruğumu sıktım, o anda hızlı olacağımı biliyordum nasıl bilmiyorum ama sadece biliyordum. Birden koşmaya başladım. O prenses kılıklı kaşara koşuyordum. Hiç bir hareket yapmıyordu. Sonra onun donup kaldığını gördüm. Bende koşmayı bıraktım ve etrafıma bakındım. Herkes durmuştu, hatta herşey. Bunu tam benlikti fakat başım dönmeye başladı. Gözlerimi kapadım ve elimi hafif sızlayan burnuma götürdüm. Elimi geri çekip baktığımda kan olduğunu gördüm. Hemen durumu kavramaya çalıştım. Koşmaya başladım, burdan ne kadar uzağa gidebiliyorsam gidicektim. Bu binanın 300 metre ötesinde başka bir ev buldum ve hemen içine girip boş olan bi odaya attım kendimi. Bu gücün hissiyatı muhteşemdi ama ne kadar hoşuma gitsede beni çok yoruyordu. Aşırı enerji yiyordu. Başım dönmekle kalmıyordu artık gözlerim bile kararmaya başlamıştım. Nefes alacak gücüm kalmadı, kendimi yatağa attım. Bu şeyin nasıl duracağını bile bilmiyordum. Bir süre daha düşündükten sonra aklıma meditasyonlarım geldi. Yavaşça yatakta doğruldum ve sakinleşmeye çalıştım. Zamanında meditasyon yapmayı çok sevdiğim için düşünce odaklamayı biliyordum. Bağdaş kurdum ve ellerimi dizlerimin üstüne bıraktım. Sakince bana verdiği yorgunluğu düşünmemeye çalıştım. Yeteneği kontrol etmeye çalıştım. İçimde hareket eden enerjiye odaklandım. Onun beni kontrol etmesine izin veremezdim. Hislerimi iyice odakladıktan sonra birden yumruğumu sıkarak kendimi kastım. Tüm gücümle içimdeki şeyi durdurmaya çalışıyordum ve yavaşladığını hissediyordum. Gözlerimi açtığımda herşey normal görünüyordu. Kafamı yukarı kaldırıp pencereden gökyüzüne baktım. Kuşlar hareket etmeye başlamıştı. Git gide hızları artıyor ve herşey normale dönüyordu. Ayağa kalktım gücüm yerine gelmişti. Şimdi intikam zamanıydı. Hiç zaman kaybetmeden direk evden çıkıp eski malikaneye ilerlemeye başladım. İntikamın soğuk yenmesi gerektiğine inanan biri değilimdir. Hiç bir plan yapmadan yaptıkları şeyin hesabını sormaya gittim. Kapıyı tıklattım ve beklemeye başladım. Fazla sürmeden yaşıtım bir kız kapıyı açtı. Kız daha bana buyrun demeden onu direk kafasından ittirip yere düşürdüm ve üstünden geçtim. Etrafa bakınmaya başladım, ilk nereyi dağıtacağımı düşünüyordum. O sırada içime kötü bi his doğdu. Arkamı döndüğümde ittirdiğim kızın havada süzülmeye başladığını gördüm. Gözleri simsiyah olmuştu ve kızmış gibi duruyordu. Tam elini bana doğrulttu bi anda kızın kafası öne doğru sekti. Kız yeniden yere düşüp bayıldı. Kız yere düşünce arkasında elinde demir bir sopayla duran bi çocuk gördüm. Çocuk sopayı indirdi ve yere düşmüş kızdan bakışlarını bana çevirdi.
Max: Sen... sana yardım etmek istiyorum.
Hard: Neden? Ne yaptığımı biliyor musun?
Max: Kötülerle savaştığını biliyorum. Bu yeterli.
Hard: Bunu pek anladığını sanmıyorum bücür. Burda Dünya'yı kurtarmıyorum. Ayrıca senin gibi bi veledi asla yanıma almam.
Max: Ben göründüğümden güçlüyümdür!
Hard: Kıkırdar ve daha sonra kıkırdaması kahkahaya dönüşür Ahhh bu çok tatlı.
Max: Denemek istiyorsan hiç çekinme! Savaşçı duruşunu alır
Hard: Ahh afedersin... şu zamana kadar hiç bir zaman güç bakımından yardıma ihtiyacım olmadığı için biraz komik geldi. Adın ne?
Max: Max. Duruşunu düzeltir
Hard: Bak Maxy, git kendi hayatını kurtarmaya bak çünkü bu ev yıkılacak ve bu evin mutfağının yerini bilmiyorsan bana hiç bir yardımın dokunmaz. Eliyle ona kışkış yapar
Max: Şey... aslında...
Hard: İşte şimdi ilgimi çektin kıvırcık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lightless
FantasiaEvreni oluşturan Big Bang'dan, tüm inanışlardaki tanrıların yaratılmasından ve zamının başlangıcından çok önce karanlık soğuk yoklukta tanrıların tanrısı, herşeyi yaratıp kendi haline bırakmadan önce B Planı olarak bir imha timi kurdu. Bu grubun adı...