Eflal: Çok üşendim bağırmaya, kahvaltımızı hazırladın mı?
Arın: Hazırlıyorum, yardıma hiç hayır diyemem.
Eflal: İşten kaytarmak yok. Ben gelsem, ben yapmış olurum.
Arın: Tamam, bir şey söylemedim.
Arın: Yumurtanın kaynamasını bekliyorum.
Eflal: Sevgini de kat ama tamam mı?
Arın: Kendimi katsam daha güzel olmaz mı?
Eflal: Olur aslında.
Eflal: Ya, yapma şöyle.
Eflal: Neyse.
Eflal: Ben biri için hazırlanayım.
Arın: Kırmızı olanı giyebilirsin.
Eflal: Pislik olduğunu söylemiş miydim?
Arın: Defalarca kez.
Eflal: Bir tane daha ekle oraya.
Arın: Tamam.
Eflal: Neyse, kırmızı olanı dolaptan çıkarayım ben.
Eflal: Daha çok işim var.
Arın: Öyle de kalabilirdin.
Arın: Aslında hiç oyalanmaya gerek yok.
Eflal: İflah olmazsın sen.
Arın: Evet, hiç olamayacak gibiyim.
Eflal: Neyse.
Eflal: Oyalama beni.
Arın: Şu an değil, zaten bir on dakika sonra oyalayacak gibiyim.
Eflal: Sakin olmasını söyle bir yerlerine.
Arın: Tamam.
Arın: Bu arada dinime söven müslüman olsa.
Arın: Neyse bir şey söylemiyorum.
Arın: Zaten hazırlanmaya başlamış gibisin.
* 5 dakika sonra
Arın: Hazır mısın, geliyorum.
Arın: Hazır olmasan da geleceğim zaten.
Arın: Neyse.
Arın: Yola çıkıyorum.
Arın: İki adımlık ama olsun.
Arın: Haydi ya, oyalıyorsun beni.
Arın: Ah, ben kendimi oyalıyormuşum...