Tv2'de denk geldiğim diziye çok fena tutulmuştum. Ciddi bir depresyon dönemine girmiştim. Aldığım bir poşet dolusu abur cuburu yemekle meşguldüm. Ha bir de bu diziyi izlemekle. Behzat Ç izliyordum. Andrew'in ve bizimkilerin aramalarını meşgule atıp, bir şeyler zırvalamıştım mesajlarda. Sonra da telefonumu kapatıp, dizinin bölümlerini izlemeye başladım. Savcı Esra ile Behzat'ı çok fena şiplerken, cips yemeye devam ettim.
Dün gece 29 bölüm izlemiştim. Otuzuncu bölümdeydim. Şuan tam Behzat'ın "Biz seninle mutsuz oluruz!" dediği sahnedeydim. Behzat'a sinirlenmiştim. Esra'nın dediği şeylerle, aklıma gelen konuşmalar sinirimi bozdu. Hızlıca televizyonda bağlandığım internetle girdiğim dizi sayfasından çıktım. Televizyonu kapattım ve abur cuburlara daha da gömüldüm. Esra haklı olabilir miydi? Ben Arın ile mutsuzluğa da var mıyım? Aslında vardım! Evet onsuz yapamıyordum ama bilmiyordum işte. Bir şans daha verebilir miydim? Telefonumu açtım. Kısa bir zamanda en yakın arkadaşım olan Andrew'i aradım. O telefonu açarken, biraz normal şeylerden konuştuk. Biraz daha soğuk gibiydik. Belki de ben soğuk davrandığım içindi. Aklımı hala onunla ilgili sorular karıştırıyordu. Andrew'in sorduğu sorunun cevabını unuturken, "Unuttum!" dedim.
"Sen niye böyle dalgınsın?" dediğinde, "Bilmem!" dedim. "Gitmeden önceki gece söylediğin şey oldu dimi? Aklın karıştı!" dedi ve bende "Evet, aklımı karıştırdı." dedim. "Biliyorsun dimi biz her zaman arkadaş kalacağız? Zaten ilişkimizi aşk üzerine kurulu değildi. Ya da ölüyorumlu, bitiyorumlu sevgililerden değiliz, hiç de olmadık. Hem sanki uzaklaştık da, ha!" dediğinde, ağlamaya başladım. "Özür dilerim! Seni de kırdım dimi? Kahretsin, böyle olsun istemezdim!" dediğimde, gülüş sesi geldi. "Çılgın, neye ağlıyorsun yine? Ağlama! Beni kırmadın, ben zaten böyle bir konuşma yapmayı düşünüyordum ilk gittiğin gece. Hem kimse böyle şeyler olsun istemez. Seni; biliyorum, tanıyorum ve arkadaşça seviyorum." dediğinde, ister istemez onun anlayışlı haline gülümsedim. "Ne konuştunuz?" dediğinde, "Sonra anlatsam olur mu? Şimdi anlatmaya başlarsam bütün gece ağlarım. Ha bir de daha dizi izleyeceğim hem!" dedim. Gülümsediğini hissettiğim de, "Hangi diziyi izliyorsun?" dedi. "Türk dizisi! Türk dizilerine karşı da önyargımı yıktığıma göre seni de bundan sonra pembe dizi izleyicisi yapacağım! Kaçamazsın benden!" dedim ve burnumu çektim.
Gözyaşlarım durduğunda, sevinçten dans edebilirdim. Artık ağlamak istemiyordum. Sabahları saatlerce göz ağrısı çekiyordum bir de! Gülümsedim ve "Sence herkes şansı hak eder mi?" diye sordum."Herkes şansı hak etmez ama o bahsettiğin kişi senin için herkes değil! Rakı gecesi yaptığımızda, anlatmıştın ya!" dedi. Rakıyı garipçe söyleyince güldüm. Naz'ın bavula attığı rakıyla orada bir gece rakı sofrası kurmuştuk. Gülümsedim ve "Teşekkür ederim, dostum! İyi ki varsın, iyi ki! Seni kocaman seviyorum biliyorsun dimi?" dediğinde, "Biliyorum, ben de seni kocaman seviyorum deli kız!" dedi. Ardından orada çalışan tonton teyzenin seslenmesi ile daha sonra konuşmak için sözleşip, telefonları kapattık.
Diziye geri dönüp, abur cuburlarımla izlemeye başladım.