-1 hafta sonra-
Bavullarımla karşı karşıya evimde otururken, gülümsedim. Evimi özleyecektim, burayı özleyecektim, arkadaşlarımı özleyecektim ve onu özleyecektim. Sınav günü, sınava girdiğimi ve güzel geçtiğini, Kanada'ya gitmek konusunda kararlı olduğumu söyledim. Önce kızdılar, sonra sarıldılar, daha sonra üzüldüler ve farklı konular hakkında konuşmaya başladık.
Eğer onu düşünmem gerekirse, yine her gece gelmişti ve kapı önünde sabaha kadar durmuştu. Gözleri artık bir kaç saatlik çektiği uykulardan dolayı göz altlarına, mor halkaları misafir ediyordu. Hiçbir şey yemediği belli bir şekilde, iyice kilo vermişti. Gözlerinde yeni yeni ortaya çıkan ışık kaybolmuştu. Zihni gibi kendide dağılmıştı. Sigara içip, duruyordu. Ağladıkça, içimi yakıyordu.
Gelen taksi ile aşağı indim. Kenarda ağlamaktan gözleri kızarmış bir Arın görmek, her şeyi daha da zorlaştırıyordu. Adımları bana yaklaşırken, sanki zihni onu geri geri çekiyordu. Yavaş yavaş yaklaştı, bense bavulları taksici abi ile bagaja yerleştirmekle meşgul gibi davrandım. Sonra kesik bir fısıltı duydum. Ne söyleyecekse, vazgeçmişti. Acıyla gülümsedi, gülümseyemedim. Gözlerim dolarken, şimdi ağlamamam gerektiğini kendime hatırlattım. Çekine çekine yaklaştı yanıma! Ben sadece öyle duruyordum. Tepkisizdim. Yüzümü avuçladı, parmaklarını yüzümde gezdirdi. Sonra beni kendine çekti ve sarıldı. Son bir kez, kokusunu içime çektim. Gözyaşlarım gözlerimden aşağı süzülürken, onun gözleri artık gözyaşlarını biriktiremez hale gelmişti. Görüntü bulanıklaşırken, gözümü sildim. Son bir kez daha dolu dolu bakmak istiyordum. Taksici abi sanki durumumuzu anlamış gibi, arabaya bindi. O sadece bana bakıyordu, bende ona! Ruhunu, ruhum özleyecekti. Biraz daha yaklaştı bana! Ellerimi kalbinin üzerine koydum, son bir kez! Ağladı, ağladım. Titrek bir nefesi ciğerlerine doldururken, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Titreyen dudaklarımın üzerine dudaklarını örttü.
Son bir kez, hem büyük bir açlıkla, hem de büyük bir özlemle öpüştük. Sonra yavaşladık! Nefesim ciğerlerime batarken, minik minik öpücükler konduruyordu, dudaklarıma. Şefkatini dudaklarımın üzerinde hissettim. Ağlamam arttı! Şuan aldığımız tat, o alışık olduğumuz tat ve tuzdu. Garipti! Alnını, alnıma dayadı. Burnumdan öptü. Ellerimi onun yüzüne götürürken, elimi tuttu ve avucumu öptü. Ardından bileğimi ve parmak uçlarımı! Alnımı öptü, bütün şefkatiyle. Yanaklarımı elleri ile sıktı ve gülümsedi. Gülümsedim. Dudaklarını gözlerime götürdü ve gözlerimden öptü. Duran gözyaşlarım, akmaya yeniden başlarlarken, gözyaşlarımdan öptü! "Ağlama!" diye fısıldadı. Ağlamam daha da şiddetlendi. "Şşş!" dedi ve gülümsedi bana. "Seni bekleyeceğim." dedi, içimde garip bir his bıraktı. Son bir kez daha sarıldığımızda, omuzlarımı öptü. Ağlamam durmazken, benden ayrıldı. Gözyaşlarımı sildi. Taksinin kapısını açtı. İçeri binmemi işaret etti! Son bir kez daha uzun uzun ona baktım! Koltuğa oturdum ve kapımı kapattı. Camdan bana baktı ve küçükken olduğu gibi avucunu öpüp, bana gönderdi. Ağlamam daha da şiddetlendi.
Taksi hareket ederken, arkaya döndüm ve onu izledim. Tutunduğu sokak lambasının demirinde eli yavaşça boşluğa düştü. Yere çömeldi ve başını yere çevirdi. Uzaklaştık, uzaklaştık ve daha da çok uzaklaştık!