Eflal: Arın?
Arın: Hemen karşında oturuyorum, neden buradan yazıyorsun.
Arın: Bu kadar erken mi sarhoş oldun?
Eflal: Ask serhaşuyum ben! (Aşk sarhoşuyum ben!)
Arın: Belli oluyor zaten.
Eflal:Anlsmasdım (Anlamadım)
Arın: Bende anlamadım.
Eflal: Ablamamışsın ama brnde diyorsun. (Anlamamışsın ama bende diyorsun)
Arın: Anladım sanırım şu an seni.
Arın: Arapça bir cümle okuyormuş gibi, hissediyorum normal mi?
Eflal: Sena cok cıddı bşr sey söyleyevem. (Sana çok ciddi bir şey söylecem)
Arın: Dinliyorum.
Arın: Yani okuyorum.
*Eflal kelimeleri ve Arın'ın yazdığını daha iyi görebilmek ve düzgün yazabilmek için büyük gözlerini daha da büyütürken, onu izleyen Arın güldü.
Eflal: Beni sever mişin! (Beni sever misin?)
Arın: Bunun için uğraşmak istiyorum.
Arın: Seni sevmek istiyorum.
Eflal: Sen onu sevmiyosun yanıı? (Sen onu sevmiyorsun yani?)
Arın: Daha önce söylemiştim sanırım.
Arın: Söylemediysem de, şuan söyledim.
Eflal: Hı, bu arada ben seni kucamaaan seviyom! (Hı, bu arada ben seni kocama/aa/n seviyorum!)
Arın: Biliyorum.
Arın: Yalnız sana rakı hiç yaramadı. Hem baya çarpıntı yaptı sana.
*Eflal, Arın'a eğilip, dudağına bir buse kondurdu ve sonra sandalyesine büyük bir ses ile oturdu.
Arın: Burası kastı, yatağa mı geçsek?
Eflal: Du, bi' kaç defa okuyayıam! (Dur, bir kaç defa okuyayım!)
Eflal: Senı pıslııık, şarhoşluğumda yararlancan dimi? (Seni pisli/ii/k, sarhoşluğumdan yararlanacaksın dimi?)
Arın: Öyle mi?
Eflal: Oyle, oyle... (Öyle, öyle.)
Y/N: Daha sonrası biraz fanfinifinfonlu... Yazmayı denedim ama yazamadım.