Yemek yemeye başladığımız zamandan beri söylemek istediğim şeyleri söyleyemiyordum ve bu durum içimi kemiriyordu. Tezgahta içi cips dolu cam kabı alıp, salona geçtim. Üçlü koltuğa yayılmış, boyunun uzunluğundan dolayı bacaklarının bir kısmı dışarıdaydı. Onun bu haline gülümseyip, başını kaldırdım ve oturdum. Kaldırdığım kafasını dizlerime koyarken, daha önce çekiştirdiğim sehpanın üzerine ayaklarımı koydum. Cips dolu kabı Arın'ın karnına koyarken, "Sürekli nefes alıp, karnını şişirme. Yiyeceğimiz cipsten yoksun olabiliriz de." dedim. Kafasını sallayıp, izlediği filme geri dönerken, içimi kemiren şeyleri düşünerek cipse abandım, resmen. Cipsleri hızlıca yerken, "Dinliyorum seni." dedi.
Ne yapacağımı bilemezken, yutkundum. "Nasıl anladın?" diye sorduğumda, "Hep sen mi beni tanıyacaksın, azıcıkta ben seni tanımayayım mı?" diye sordu. Sonra oflayarak, "Bu durum dediğin kadar kötüymüş. Neyse." dedim ve ciğerlerimi soluduğum koku ile doldurdum. "Hiç kesme zorlanıyorum zaten. Bugün sen gittikten sonra biri geldi. Yani biri değil, Beril geldi." dedim. Bakışlarımı onun yüzüne çevirdiğimde, hiçbir mimik yoktu. "Bir şey söylemeyecek misin?" dediğinde, şaşkınlığıma şaşkınlık eklendi.
Rahat bir nefes verdiğim sırada, "Sonuçta o senin arkadaşın, gelmesi gayet normal değil mi?" dedi. "Ya, bilmiyorum. Neyse, ben devam edeyim. Beril çok durmadı zaten. Gelme sebebi, düğün davetiyesini getirmek ve beni çağırmakmış. Şöyle bir şey oldu ki, sen gittikten hemen sonra gelince ben sen zannedip, o halde kapıyı açtım. Bir de, ' Acaba yine ne unuttun Arın Bey? ' dedim. Giderken, bize mutluluklar diledi ve dedi ki, ' Belki doğru bir şey değildir fakat onunda nişanımda olmasını isterim. Hem siz sanırım birliktesiniz, ikinize davetiye göndermişim gibi düşünebiliriz. Neyse haftaya orada olmanızı isterim.' dedi. " dediğimde, "Sen gitmek istersen gidebiliriz." dedi.
Onun bu hareketlerine akıl sır erdiremezken, birde bunu söylemesi daha çok zihnimi kurcalamıştı. "Şuan aklımda bir karar yok ama evde oturmak daha cazip geliyor. Öyle kalabalık ortamları sevmiyorum, biliyorsun." dediğimde, kafasını salladı. Sonra tebessüm ederek, " Şimdi rahatladın sanırım, parmaklarını sıkmaktan vazgeçersin." dedi. Bunun ben bile farkında değildim. Ben şaşkın şaşkın bir ona, bir bana bakarken, o filme geri dönmüştü.
Gülümseyip, yanağını ıslak ıslak öptüm ve sonra onun haline kıkırdayıp, defalarca kez izlediğim filme döndüm. Daha başıydı bu sebeple, odaklanmam kısa sürmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/152253912-288-k789243.jpg)