Cidden kafayı yemek üzereyim ya. Telefonumu acaba düşürdüm mü yoksa başka bir yerde mi bıraktım hiç bir fikrim yok gerçekten.
Spora gideyim mi yoksa gitmiyim mi diye düşünürken koltuğa uzandım.
Leptopu elime aldım. Biraz youtube'da gezineyim diye düşünürken Yağmur ile Meriç çarşıya gitme kararı almışlar. Onları kapıdan geçirdikten sonra youtube'dan bazı şarkılar dinledim. Çok seviyorum şarkı dinlemeyi özelliklede yabancı şarkılar...
Bahçeden bir ses geldi ve camdan aşağı doğru baktığımda Vinny aşağıda havlıyordu.
Olamaz ya ben onu tamamen unuttum. Hayır anlamıyorum evden çıkarken Vinny evde oluyor, eve gelince bahçede.. Anlamıyorum cidden! Acaba Yağmur mu indiriyor aşağı?
Anahtarı aldım ve direk aşağı uçtum. Vinny'ye sarıldıktan sonra zincirini çözdüm. Beni çok özlemiş olmalı sürekli üstüme atlamaya çalışıyor...
Vinny ile yukarı doğru çıktık ve Vinny'yi güzel bir banyo yaptırmaya karar verdim. Vinny'ye banyo yaptırdıktan sonra onu kurutma makinesi ile kuruttum. En sevdiğim kısmı burasıydı galiba..
O sırada leptopu açık bıraktığımı fark edip kapatmaya gittim. Vinny'de beni takip ediyordu zaten.
Ben her ay Vinny'yi veterinere götürürüm. Bu yüzden yarın onu veterinere götürsem iyi olacak. Leptopu kapattım ve yerine koydum. Telefonumu hâla aramaya devam ettim ama yinede bulamadım.
İnşallah telefona kötü bir şey olmamıştır...
Duvardaki saate baktım ve akşam olmak üzereydi. Camları açtım hava çok sıcaktı. Balkona çıktım ve karşıma Vinny'yi otutturdum. Ona mutfaktan köpek mamasını ve suyunu koydum. Hemen yedi. Demek ki çok acıkmış...
Balkondan aşağı doğru baktım ve Anıl'ı gördüm..
Acaba yanlış mı gördüm diye düşünürken içeri girdi. Zil çaldı ve içeri doğru koştum. Kapıdan baktığımda Anıl gelmişti.
Ama ben aşağıdaki kapıyı açmamıştım ki!
Kapıyı açtım ve içeri davet ettim.
- Hoşgeldin.
+ Hoşbulduk.. Şaşırmış gibisin noldu?
- Ne biliyim seni burada görmek biraz tuhaf.
+ Ha.. Zaten bende öylesine gelmedim.
- Bi dakika sen adresi nereden buldun?
+ Boşver nereden bulduğumu.
- Peki.. Seni hangi rüzgar attı buraya?
+ Senin telefonun tabikide. Soyunma odasında unutmuşsun. Oradan bir kız güvenliğe vermiş. Bende direk senindir belki diye ana kilit ekranında senin ve köpeğinin resmini görünce aldım direk.
- Ya çok teşekkür ederim. (Sonunda telefonum elimde..)
+ Önemli değil. Almak çok zor oldu. İlla sen gelcekmişsin almaya. İyi ki senin koçunum. Deyse vermiceklerdi.
- Soğuk bir şeyler içmek ister misin?
+ Yok sağol. Sadece soğuk su alsam yeter.
- Peki..
İçeriye gittim ve dolabı açtım. Bardağı alıp soğuk suyu doldurmaya başladım. Telefonumu bulduğum için mutluyum ve içim rahatlamıştı.
Elimdeki suyu Anıl'a verdim ve teşekkür etti. Aslında çok nazik bir çocuktu. Acaba adresi nereden buldu?