Saat 07:30 yavaşça gözlerimi açtım, kulağıma su sesi geliyor, Enes benden önce uyanıp duşa girmiş bile. Yataktan yavaşça kalkıp koltuğa doğru yürüdüm, vücudum uyansa da zihnim hala uyuyor. Enes duştan çıktığı gibi gözlerinin içine odaklandım, dünkü sessizliğini bozması umuduyla konuşmasını bekliyorum. Enes elindeki havluyu başının üzerine serdi ve sonunda bana baktı.
“Günaydın” okadar stabil bir ses tonu ki sinirlimi değil mi anlamak mümkün değil.
“Erkencisin.” Sırt çantasını alıp içini kurcalamaya başladı.
“Okula gideceğim.” Hemen ayağa fırlayıp dolabı açtım, kıyafetlerimi seçtikten sonra banyoya girmek üzereyken Enes’in sesiyle duraksadım.
“Sen hazırlanma.” Enese dönüp kaşlarımı anlamsızca çattım.
“O ne demek.” Sırt çantasının fermuarını kapayıp kenara koyduktan sonra beyaz converselerini giyinmek için kapının önünde çömeldi.
“Bugün psikolog gelecek.” Derin bir iç çekip kendimi sakin tutmaya çalıştım.
“Enes bak benim için çabaladığının farkındayım bu yüzden seni kırmıyorum, ama bu emrivakilerin artık sinirimi bozmaya başlıyor. Bana baskınlık kurmaktan.......” Sırt çantasını takıp gayet sakin ve emin tavrıyla sözümü kesti.”
“Sevdiğim kızın saçma sapan halüsinasyonlar görüp kriz geçirmesi de benim sinirimi bozuyor. Psikoloğun adı Emel haberin olsun”Karşılık vermeme müsaade etmeden odadan çıktı, iki farklı duyguyu bir arada yaşıyorum, heyecan ve sinir. Bana karşı fazla emir vererek konuşuyor ve istediğini bir şekilde yaptırıyor bu sinir bozucu kısmı, heyecanlandıran kısmı ise sevdiğim kız! Bunu duymak bir çok soru işaretini silmeme yardımcı oldu.
Enes’le geçirdiğim zaman süresince çok fazla kendimi dinleme fırsatım olmadı bu yüzden de sanki gün içinde genel olarak sorunlarımdan kurtulmuş gibi hissetim, ama şimdi! Bir anda dairedeki sessizliği duydum, yalnızım ve savunmasızım. Daha önceki yalnızlığımdan daha farklı hissettiriyor, korkuyla derin derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışırken arkamda bir nefes sesi duydum. Dönüp baktığımda hiç kimse yoktu, kendimi görebiliyorum tam anlamıyla gözlerimle olmasa da sanki kapının önünden kendimi seyredebiliyormuş gibi hissediyorum. Gözlerimi kapayıp derin nefes alırken banyodan bir ses geldi, ne sesi bilmiyorum ama orada birisinin olduğuna eminim. Cesaretimi toplayıp yataktan kalktım ve korkak adımlarımı umursamadan banyonun kapısına yanaştım. Elimi korkuyla kulpa attığımda birinin beni izlediğini sezdim. Kafayı yiyeceğim sanki bir şey benimle oyun oynuyor, başımı hafiften yana çevirdiğim de yine onu gördüm. Çocukluğumu üzerinde kanla kaplanmış bir elbise var, gözleri dehşet saçarken tamamıyla bana kilitlenmiş.
“Ne istiyorsun benden?” Dudaklarını yavaşça aralayıp kısık bir sesle beli belirsiz cümleler kurdu.
“İhanet ettin, unutamazsın. Beni terk edip mutlu olmana izin veremem.” Söylediği sözler saç tellerime kadar bütün tüylerimi diken diken etti. Sakin adımlarla ona doğru yürüdüm, yaklaşmama bir kaç adım kala üzerime doğru atladı, kendimi korumak için geri doğru yeltendiğim anda bileğimi burktum....... .
Bur tıkırtı var, başım çatlıyor. Kendime yavaş yavaş geldiğim sırada kapının tıklandığını fark ettim, yatağın ucunda yere serilmişim. Yavaşça kalkıp kendimi toparladım, artık kendimi baygın bulmaya fazlasıyla alıştım. Yavaş ve sıkılgan adımlarla kapıya yöneldim ve derin nefesle kendimi silkeleyip açtım. Karşımda dalgalı gür sarı saçları omuzlarına kadar uzanan buğday tenli bir kadın var. Üzerinde şeffaf beyaz bir gömlek ve hardal rengi dar kumaş pantolon giyinmiş. Yüzü tebessüm etmesine rağmen mesafeli ve diktatör gözüküyor. Hepsinin dışında benim tam aksime bakımlı bir cildi var, yaşı neredeyse 44-45 kadar iken 20 yaşında kadar dinç, özgüvenli ve istikrarlı gözüküyor.
“Sen kimsin?” Elini uzatıp gözlerimin içine baktı.
“Ben Emel, psikiyatri doktoruyum.” Yüzündeki saçma ve öz güvenli gülümseme şimdiden rahatsız etmeye başladı.
“Sende Elifsin değil mi?” Elini görmezden gelip kapıyı iyice açtım, kabalığıma karşı olan dikkatli bakışlarıyla son derece rahatsız edici. Elimle içeriyi göstermemle birlikte ilk adımını attı. Kapıyı kapatmamın ardından omzuma dokundu.
“Ayakkabılarımı çıkarıyorum değil mi?” Umursamadan yatağıma oturup bağdaş kurdum.
“Keyfin bilir yakında her şey çöpe gidecek nasıl olsa.” Ayakkabılarını çıkartmadan kibarca koltuğa oturdu. Büyük kol çantasını yanına koyup bacak bacak üstüne attı.
“Nasılsın Elifçim?” Ellerimi birbirine kenetleyip göz temasından kaçınarak cevapladım.
“Değişken.” Yumuşak ve sinir bozucu tınısının tanında sakinleştiren bir ses tonuna sahip.
“Değişken derken ne demek istediğini daha fazla açabilir misin?”
“Değişken işte, bir süre mutluyken bir anda mutsuz oluyorum nesini açayım bunun?” Başıyla onaylayıp devam etti.
“Peki seni mutsuz eden şeyler ne sence, yani neden mutsuz oluyorsun?”
“Uzatmayı bırakıp direk konuya girsek olmaz mı, buraya gerçekten halimi hatırımı sormaya gelmediniz herhâlde.” Kaşlarını hafiften çatıp yüzünü ekşiterek tebessüm etti.
“Peki ozaman direk bende merak uyandıran şeyleri sormakla başlıyayım.”
“Mümkünse!”
“Neden bu kadar sinirlisin?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNADAKİ KİMLİĞİM.
ParanormalLise son sınıfa giden Elif, korkutan psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Yaşadığı bu zorlu süreç sırasında Enes ile tanışır. İnsanlarla iletişim kurmakta pek iyi olmayan Elif Enesle ilk başlardaki anlaşmazlığın ardından zamanla birbilerine aşık olurla...