ONU YOK EDİYORUM... ELVEDA ENES.

80 9 1
                                    

  Sabah yorgun bedenimin ağırlığı göz kapaklarıma binmiş gibi güçlükle açtım gözlerimi saat 12:30 tamamen deliksiz uyudum, yavaşça yastığımdan kalkarken yatığımda bir not gördüm.

“İyi uykular güzelce dinlen, uyanınca beni ara seni merak ediyorum.”

Enes bana normal bir hayat yaşama umudu veresede bu fikre pek kapılmak istemiyorum. Çünkü hayal etmek bile beni çok yoruyor. Bugün cumartesi artık yarı zamanlı bir iş bulup para kazanmam lazım. Bir saat kadar sonra evden çıkıp iş aramaya başladım. Bütün ilanlar güler yüzlü eleman yazısını barındırdığı için görüşmeye dahi yeltenmedim. En sonunda bir lokantanın camında bulaşıkçı ilanını gördüm. İçeri girdiğimde lokantadan çok restoranı andıran bir yerle karşılaştım. Merak ve endişeyle yürürken karşımda anlamsızca gülümseme takınmış bir garson belirdi.

“Hoş geldiniz.” Lafını tamamlamasına izin vermeden araya girdim.

“İlan için gelmiştim. “ garson eliyle biraz ilerde kasada duran beyaz saçlı bir adamı işaret etti. Adama doğru ilerlerken kendimi kontrol etmeye odaklandım.

“Merhaba ilan için gelmiştim.” Adam yüzüme baktı ve baştan aşağıya süzdü.

“ Okumuyor musun?”

“Yarı zamanlı çalışmam mümkün değil mi?” adam ufak ve alaycı bir gülümseme ile konuşmaya devam etti.

“Kızım hem okul hem burası olmaz, idare edemezsin.”
Adamın alaycı gülümsemesine daha fazla katlanamadığım için hızla dışarı çıktım.
İki saat kadar durmadan iş aradım ama bulamadım. Eve dönme vakti geldi. Yolda telefonuma baktım 9 cevapsız çağrı ve 10 mesaj, tabiyki Enes, beni ondan başka umursayan biri yok.

“Elif neden açmıyorsun, lütfen ara, neredesin, kızgın yada kırgın değilim lütfen cevap ver......” Enes’i geri aradım.

“Alo” sesi heyecanlı ve meraklı geliyor.

“Enes telefonum sessizdeydi duymadım, neden aradın?”

“İlk aradığımda sadece sesini duymak istemiştim ama sonra seni merak etmeye başladım, nasılsın?”

“İyi sayılır, iş bakmak için çıkmıştım şimdi eve dönüyorum.”

“Neredesin, eve gitmeden bir yerlerde bişeyler içelim mi?”

Enes’e olduğum yerdeki küçük sevimli bir kafeyi tarif ettim.   Appetite küçük sıcak ve cool bir kafe yaklaşık on beş masanın dört beş tanesi dolu. Cam kenarında bir masaya oturup beklemeye başladım. Dışarıda hafif esen rüzgarın etkisiyle karın soğuğu insanın yüzünü uyuşturuyor. Camdan dışarıyı izlerken arkamdan bir ses duydum.

“Hoş geldiniz ne alırsınız.” Dışarıyı izlemeye devam ederken cevap verdim.

“Arkadaşımı bekleyeceğim.”  Sıcak ve soğuğu ayıran incecik bir cam, dışarıdaki esintiyi görebiliyorum ama hissetmiyorum. Camda ufacık bir delik olsa  soğuk daha çok rahatsız eder. Kusursuz ortamı bozan buraya ait olmayan bir his. Bende böyleyim, ama camın diğer tarafındayım rahatsız eden soğuk esinti gibi ufacık deliklerden girip ait olmadığım hayatta barınmaya çalışıyorum.
Dalgın camdan bakarken karşımdaki sandalyenin sesini duydum. Enes gelmiş ve sandalyeye oturuyordu. 

“Nasılsın bakalım” sesini duyduğum an rüzgarın o delikten neden ait olmadığı yerde estiğini anladım, onu çeken bir şeyler var  delik önünde öylece dururken nasıl ona uzak durabilir ki. Beni bu dünyada var olmaya devam ettiren delik Enes. Yüzüme buruk bir gülümseme takınıp cevap verdim.

AYNADAKİ KİMLİĞİM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin