ENESİN DESTEĞİ

78 9 8
                                    

Kusur kuşkusuz kaçınılmaz, nerden geldi nasıl geldi hiç bir önemi yok.  Kusuru ikinci kişi öğrenene kadar sadece kusurdur. İkinci kişi öğrendikten sonra utançla yoldaş olur. Utanç kusuru öyle yüceltir ki ölüm kaçınılmaz olur. Çünkü ilerledikçe gerilediğin en büyük şeydir kusur.


Okulun arka tarafındaki parka gidip geçen sefer oturduğum banka oturdum. Neler olduğunu anlamaya çalışırken Enes gelip yanıma oturdu.

“Sormayacağım.” Enese karşı kendimi ifade etmek istiyorum, sanki diğer insanlardan uzaklaştıkça ona yaklaşıyorum.

“Ne gördüğümü bende bilmiyorum.” Enes hiç bir şey söylemeden sessizce dinledi. Aslında bi bahane uydurup inanacağı bir hikaye anlatabilirim ama istemiyorum daha fazla bağlanmadan gerçek benle tanışan Enes'in tepkisini öğrenmek istiyorum.

“ Uzun zamandır böyleyim, aynaların karşısında gücümü, irademi hatta kendimi bile kontrol edemiyorum. Aynada gördüğüm kız benim ama benden farklı hareket ediyor. Sürekli emirler veriyor, beni insanlara karşı düşman yaptı, peşimi bırakmıyor. Bazen kendimi sokakta buluyorum, ama oraya ne zaman gittim hiç hatırlamıyorum. Ona karşı koymaya kalkınca acı çekiyorum Enes.” Enes bana döndü ve anlamsızca baktı.
“Sana bunları anlatmamalıydım, biliyorum beni rahat bırakmayacak bedelini ödetecek.”  Enes elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı.

“Seni anlıyorum, ne hissettiğini neden uzaklaştığını anlıyorum ve sana güveniyorum.” Enes okadar huzur verdi ki sanki içimdeki şeytanı bile susturdu. Ve bende yükselttiği beklentimi bir anda yerle bir etti.

“Bu anlattığın şeyler bir tür hikaye gibi, her zaman bu soğuk karakterinin altında sevgiye ihtiyaç duyduğunu hissetmiştim. Sevilmek istiyorsun değil mi?”
Kaşlarımı anlamsızca çatıp Enese döndüm.

“Ne demeye çalışıyorsun, bunun anlattıklarımla ne alakası var.”
Enes ufak bir tebessümle devam etti

“ İlgi çekmek için böyle bir yol seçmişsin, ailenle sorunlar yaşıyorsun biliyorum. Psikolojin biraz sarsıntıda belki bu yüzden nasıl davranmam gerektiğini ne demen gerektiğini bilmiyorsun. Ama ben seni senin söylediklerine inanırcasına seveceğim. Her zaman sana destek olmaya çalışacağım, beraber bir kliniğe gidelim ve destek alalım sonra ailen le olan sorunun neyse onu çözelim.”
Enesin daha fazla konuşmasına izin vermeden sözünü kestim.

“ Enes sen saçmalıyorsun, anlattıklarıma inanmadığını söyle kabul ederim ama kendi kafandan aptalca hikayeler yazma, insanların  ilgisini çekmek için böyle çocuksu bir oyun oynayacak kadar aptal değilim.”

“ Ama aynalarla konuşacak kadar dengesizsin öylemi.”

Çantamı alıp banktan kalktım, uzun zaman sonra ilk defa bu kadar kırgın ve yanılmış hissettim. Bitkin ve yorgun ses tonumla Enese son cümlemi kurup parkı terk ettim.

“Neye istiyorsan ona inan Enes.”

Parktan çıktıktan sonra yaklaşık 3 dakika yürüdüm ve Enesin sesini duydum. Koşarak önüme geçti yüzü kızgın ve endişeli gözüküyordu, kolumu tutup bağırmaya devam etti.

"Neyin peşindesin sen, böylemi yaşayacaksın?Anlattığın aptal hikayelere neredeyse kendin bile inanacaksın. Hedefin yok, amacın yok bomboş yaşayarak nereye kadar devam edebilirsin? Kabul et  desteğe ihtiyacın var Doktora gideceksin Elif.”

Enes doktor lafını der demez zihnime zehir hızlıca yayıldı, şeytanın himayesine ne zaman girdiğimi bile fark etmedim. Elimi çektim ve Enesin boynunu sıktım.

“Sakın bana karşı gelme, ben en iyisiyim, benim kimseye ihtiyacım yok anladın mı?”  Enes şaşkınlıkla elimi yavaşça boğazından çekti.

“Elif sen ne yapıyorsun, bunlar nasıl bakışlar?” 

Enese tokat attım ve koşarak uzaklaştım. Koşmak için kendimi okadar zorladım ki sokağı döner dönmez yere yığıldım. Nefesim kesildi, olduğum yerde can çekiştim sanki. Böyle bir acı olamaz dedim kendi kendime. Bağırmak istedim ama boğazımdaki baskı okadar büyük ki ufacık bir ses bile çıkaramadım.
Gözlerimi açtığımda başımda insanlar korku ve merakla bana bakıyordu, caddenin ortasında bileğim kesik kanlar içinde yattığımı görünce o insanlardan pekte farkım kalmadığını fark ettim. En az onlar kadar merak ediyordum çünkü bunu neden yaptığımı. Yerden kalkmak için uğraşırken genç bir kadın beni engellemeye kalktı, kadını güçlükle geri iteledim ve beni durdurmak isteyen diğerlerini de. İnsanlar sonunda beni ikna etmeye çalışmaktan vaz geçti. Bileğimden damlayan kanla kendimi daireme atıp lavaboya girdim. Aynaya baktığımda karşımda yoktu. Neden şimdi yok, her zaman bana zulüm etmek için ayada bekleyen o şeytan neden yok. Avazım çıktığı kadar bağırdım.

AYNADAKİ KİMLİĞİM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin