10.BÖLÜM
—Bugün ki programı tamamladık, günün geri kalanında serbestsiniz. Dileyen hobi odalarını kullanabilir. Dışarı çıkmak yasak. Dağılabilirsin asker.
—Emredersiniz komutanım!
Ormanda yaptığımız spor sonrası merkeze doğru koşar adım yürüyorduk. Kendi başımıza ormana çıkmak yasak olduğu gibi, dönerken de yine komutanların gözetmenliğinde dönüyorduk. Herkesin içeri girdiğinden emin olunduktan sonra kapılar kilitlendi. Baran'a dönüp "Rüya'nın yanına gidelim," dedim ve girişteki merdivenin basamağına çıkıp tuşlara ayağımla basarak M21'i kodladım. Ben yukarı doğru havalanırken Baran'da diğer basamağa çıktı.
Bu merkezde yeniydi. Ve görünüşe bakılırsa herkeste memnundu. Eğitim günleri askerlerin kullanması yasaktı.
Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde Rüya'yı kendine yeşil çay yaparken buldum. Baran'da arkamdan aralık bıraktığım kapıdan içeri girdi ve kapıyı kapattı. Çayından bir yudum alıp masaya bırakırken "Hava bugün gerçekten soğuk," dedi. "Kasım ayındayız," diye karşılık verdim. Masanın diğer tarafına geçip Aras'ın anlık görüntüsüne baktım. Rüya elini omzuma koyup "Yarın burada olur Artun," dedi beni masadan uzaklaştırıp karşıdaki koltuğa oturtarak. "Bence yarın yerin altında olur," diyen Baran'a dönüp, "Onu gömecek değilim," dedim. O gömülmeyi bile hak etmiyordu. Bir mezarı asla olmamalıydı. Sahi abim..
—Rüya abimin cesedine ne olmuştu?
Rüya bakışlarını masadakilere çevirip sanki çay boğazına kaçmış gibi öksürerek "Hm, bilmiyorum," dedi. Baran'la bakışlarımız kesiştiğinde Rüya'ya bir şeyler sakladığını söyleyecektim ki dijital masadan gelen kulak tırmalayan çağrıyla cümleme başlayamadım bile.
—Beyler gitmeliyim, Lider beni çağırıyor.
Rüya dijital masayı etkisiz hale getirdi ve "Keyfinize bakın," diyerek odayı terk etti.
—Kesinlikle biliyor ama saklıyor Baran. Gözlerini kaçırdı hemen.
—Bence üstüne gitme. O da birçok şeyi yapması gerektiği için yapıyor.
Bir şey söyleyemedim. Abim için o kadar çok şeye sadece kafa sallamış, görmezden gelmiştim ki..düşününce mideme kramp girdiğini hissettim.
—Artun cesedi ne yapacağız? Şerefsizin cesedi bile sorun.
—Gömmekle falan uğraşmayacağım. Mezarı olsun istemiyorum, toprağa yazık. Aklımda ona daha çok yakışacak bir şeyler var.
—Ne gibi?
Sadece güldüm.
Kapı kırılırcasına açıldığında ikimizde Rüya'ya baktık sorarcasına.
—Bittik biz, mahvolduk.
Bembeyaz olmuştu. Korkulu sesi kulaklarımda çınlarken "N'oldu?" dedim ayağa fırlayarak.
—Hani beni Lider çağırmıştı ya, Aras'ı sordu!
—Nasıl yani, adını biliyor muydu?
—Hayır, öyle değil. Tabi ki bilmiyor! Aras'ı gizlemek için çok uğraştım. Orduya yeni bir asker getirmek ve şahsı benim seçmem için Lider'den onay almıştım. O da az önce bana bu askerin ne zaman geleceğini sordu. Bende yolda olduğunu söyledim. O da o asker için planları olduğundan bahsetti.
Peş peşe kurduğu cümleler yüzünden nefesiz kalmıştı. Baran masadaki suyu Rüya'ya götürdü ve "Sakin ol. –suyu bitirmesini bekledi- Ne gibi planları varmış o şerefsizle?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Saatinin Çocukları
Ficção AdolescenteBir savaş verdim bu sayfalarda. Ölenler de oldu hayatta kalanlar kadar. Kaçmak isteyenlerin boğazına sarılan dikenler oldu kaybolanların iniltilerini bastıracak kadar. Alınan her nefesin gölgesinde büyüyen çocuklar oldu. Ölüm kurşunlarla yazıldı kad...