Martinus'un ağzından
Dün akşam Y/N ile birlikte yatmıştık. Ona sarılınca kalbim yerinden çıkacak gibi çarpıyordu ama bana dönünce onun da kalbinin hızla attığını hissettim. Resmen bir rüyayı yaşıyorum sevdiğim kız kollarımın arasında yatıyordu. Yavaşça uyandığını farkettim
"Günaydın Y/N"
"Günaydın"
"Daha iyi misin?"
"Evet çok daha iyiyim"
O anda olabilecek en utanç verici şey oldu. Karnım guruldadı. Y/N elini karnıma koydu.
"Acıkmışsın gel sana kahvaltı hazırlayım"
"Olur"
Mutfağa inmiştik. Y/N benden birkaç şey istedi hemen verdim. Masanın üstüne oturup kahvaltı hazırlayışını izlemeye başladım. Ne hazırladığını bilmiyordum daha önce yediğimi sanmıyorum. Masayı güzel bir şekilde hazırladı. Biz yemeye başladık. Hem yemek yiyor bir yandan da konuşuyorduk. Konuşma çok koyu yerlere gidiyordu.
Y/N "Martinus senin sevdiğin biri var mı?"
"Ne anlamda"
"Aşk anlamında"
"Evet var ama kimseye söyleme"
Sevdiğim kız oydu ama bunu söyleyemezdim.
Yüzü biraz düşmüştü.
"Senin var mı?"
"Aslında yeni olarak diyebilirim"
Ne yeni mi hem de. Bu cümle beni yıkmıştı.
Y/N "Ben artık gideyim"
"Eşlik edeyim"
"Gerek yok"
Israr etmeyecektim kapıya kadar geçirdim. Arkasından kapıyı kapatıp Marcus'un odasına gittim. Kapıyı açar açmaz uyanmıştı. Yere yığılıp ağlamaya başladım.
"Martinus noldu?"
"Y/N sevdiği varmış"
Olayı anlattım. O da "Bence seni seviyor"
"Nereden çıktı bu?"
"Sen sevdiğim var diyince yüzü düşmüş"
"Bilmiyorum"
"Aklıma bir şey geldi"Y/N ağzından
Eve geldiğimde Bayan Perry çoktan gelmişti. Onu görür görmez boynuna sarılıp ağlamaya başladım. Bana ne olduğunu sordu. Dün akşamdan başlayarak kanser olmamdan sevdiği olmasına kadar her şeyi anlattım.
"Canım belki sensindir anlattığına göre o da senin başkasını sevdiğini düşünüp üzülmüş"
"Ne yapıcam bilmiyorum"
"Bekliceksin"Şart3: Doğru zamanı bekle
Kaç saat ağladım bilmiyorum en sonunda sakinleşmiştim. Biraz sonra kapı çaldı açmaya gittim. Kapıyı açınca karşımda Emma'yı gördüm.
"Hoşgeldin Emma içeri geçsene"
İçeri girdi.
"Şeyy. Okulların açılmasına az kaldı ama benim yapamadığım konular var ağabeylerim yardımcı olmuyor yardım eder misin?"
"Tabi canım odama gel'
Odaya girmiştik. Söylediğinin aksine tüm konulara hakimdi. Yarım saat gibi kısa bir sürede bitirmişti.
" Emma sen biraz dinlen ben hemen geliyorum"
Mutfağa indim. Bayan Perry mutfağı temizlemişti.
"Bayan Perry limon ve portakal var mı?"
"Olacaktı bir dakika... İşte burada"
"Bayan Perry müsaitseniz waffle hazırlar mısınız?"
"Tabi canım on dakikada hazır olur"
Portakalı ve limonu sıktım, içine biraz şeker katıp bir tane buz attım. Bayan Perry waffle hazırlamıştı üstüne dondurma biraz meyve ve çikolata sosu koymuştu. Tepsiye alıp odama çıktım.
Emma odamda kitaplığıma bakıyordu. Beni görünce geri çekildi.
"Sorun yok bakabilirsin"
"Teşekkürler"
"Bize bir şeyler hazırladım"
Oturup iştahla yemeye başladı.
"Y/N abla geldiğimde gözlerin kızarmış bir şey mi oldu?"
"Ağladım"
"Neden?"
"Boşver saçmaydı"
"Dayanamayacağım ağabeylerim gidip ne yaptığına bak sevdiği kimmiş öğren dedi"
"İstediklerini verelim. Ağabeylerinden birini seviyorum"
"Hangisini?"
"Beni bu kadar ağlatanı"
"Onun için mi ağladın?"
"Evet"
"İkisininde yataklarına su dökücem"
Sadece güldüm.Biraz sonra Emma eve gitmek için kalktı. Onu kapıya kadar geçirdim. Eve girip derin derin düşünmeye ve sessizce ağlamaya başladım. Hıçkırmıyorum, iç çekmiyorum sadece yaşlar gözümden dökülüyor. Sinirle ellerimi saçıma geçirdim ve bağırdım. Saçlarımı çekip bağırıyorum. Yanımda duran bardağı yere attım. Kırık camlardan birini alıp koluma kesik attım. Bir tane daha ve bir tane daha... Böyle devam ederek 10 tane falan kesik attım. Bağırışımı duyan Bayan Perry hızla odaya girdi. Kanayan kolumu görünce önce peçete bastırdı ardından sargı beziyle sardı.
"Nasıl oldu bu?"
"Ben yaptım"
"Ne? Nasıl ve Neden?"
"Bardağı kırıp kestim ve sinirden"
"Yürü hastaneye gidiyoruz"
İkiletmedim. Bayan Perry'nin arabasıyla hastaneye gittik. Doktor gerekli müdahaleyi yaptı ve sargıya aldı. Hiç halim yoktu. Yarın şirkete gidecektim birkaç güne okul başlayacaktı. Bayan Perry'ye eve gitmesini söyledim. Kendim de eve doğru yürümeye başladım. Şapkam kafamdaydı. Arkadan bir ses "Aynı ilk günkü gibisin" dedi. Bu ses "Martinus?"
"Doğru"
Üstüme yürümeye başladı. Duvarla arasına girmemek için geriye gitmedim. Kolumdan tutup kendi evine doğru çekti. Ev boştu ya da uyuyorlardı.
"Martinus kafan mı güzel ne yapıyorsun?"
"Sana bir şey söylemeliyim"
"Söyle"
"O sevdiğim kız"
"Ne olmuş ona"
"O kız sensin"
"Ciddi misin?"
"Hiç olmadığım kadar"
Yüzüne bir tokat attım.
"Bu beni saatlerce ağlattığın için"
Sonra hafif parmak ucuna kalkıp dudaklarını öptüm. İlk baş karşılık vermedi ama sonra bacaklarımı beline dolayıp beni odasına götürdü.
Sırtımı duvara yasladı ve sömürürcesine dudaklarımı öptü. Hafifçe ısırdı ben de biraz inledim. Ardından bir gülme sesi duyduk. Bu sefer kapıda Marcus duruyordu.
"On dakika yalnız bırakmaya gelmiyor eve kız atıyorsun"
"Çık dışarı"
"Neyse ben şey yapıyorsunuz sanmıştım yine iyi"
Martinus eline aldığı yastığı Marcus'a fırlattı.
"Defol"
"Ben gideyim de yiyişin demi. Olmaz"
Bacaklarımı çözüp yere oturdum. Martinus yanıma oturdu.
Marcus "Koluna ne oldu?"
"Kestim"
"Nasıl?"
"Bardağı kırdım, kırık camı alıp kolumu kestim."
Martinus "Neden yaptın?"
"Başka birini sevdiğini düşündüm"
Marcus "Artık şunu bir sadede getirin"
Martinus "Tamam öyleyse"
Marcus ayağa kalkıp beni de kaldırdı. Büyük ihtimalle bunu ayarlamışlardı. Martinus arka cebinden gül çıkardı ve önümde diz çöktü.
"Bu güzelliğin bana ait olmasına izin verir misin? Benimle çıkar mısın?"
"Bu da soru mu tabii ki evet"
Martinus ile birbirimize sarıldık. Marcus ise alkışlıyor ve ıslık çalıyordu.
Sahte bir öksürük sesi duyduk ve...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Gunnarsen
Fanfiction"Hey Bayan Gunnersan" "Sen gerçek değilsin" "Martinus seni seviyorum"