3. BÖLÜM "Rezillik."

975 127 8
                                    


Beren'den..

Staj yalanımız tüm hızıyla devam ediyordu. Rojda ve arkadaşlarının delici, kesici bakışları eşliğinde mekandan çıktık ve evlere dağıldık. 

Otobüste giderken kaçınılmaz olan gerçekleşti, iç sesim beni çileden çıkaracak direktifler vermeye başladı ve keşke şöyle deseydin ya da acaba masalarını mı ters çevirseydin diye söylenmeye başladı. Bana attığı onca iftiradan sonra hayatına mutlu bir şekilde devam ediyor olması canımı sıkmıştı. 

Bizim de yaşıtlarımız gibi eğlenmeye hakkımız olmasına karşın imkanımız yoktu. 

İç sesime karşılığı müziğin sesini açarak verdim ve içimden tekrarladım "beladan uzak dur Beren, beladan uzak dur Beren." Yola dalmış giderken telefonum titredi. Mesajın Sara'dan geldiğini görünce hemen açtım.


"Beladan uzak dur Beren!"

Neden beni bu kadar iyi tanıyordu? Geciktirmeden yazmaya başladım.

"Düşünmedim bile."

Eve geldiğimde saat 6 olmuştu. Yemek yedikten sonra herkes köşesine çekildi. Bütün gün iş aradığımız için hayli yorulmuştum. Biraz kitap okur sonra da uyurum diye düşündüm ama öyle olmadı.

Saat gece iki olmuştu. İnstagramda dolaşıp insanların "sözde muhteşem" hayatlarına bakıyordum. Lüks arabada atılan fotoğraflar, tatilde atılan fotoğraflar, spor çıkışı atılan fotoğraflar... 


Gerçekten bu kadar mı başkaları için yaşıyordu bu insanlar yoksa gerçekten hayatları bu kadar kusursuz muydu? Bende spor yapıyorum ama vücudumu aynadan çektiğim bir fotoğrafla sergilemek aklıma gelmiyor. Bu insanlar bu parayı nereden buluyor diye düşünürken aklıma her Türk gencinin B planı olan o muhteşem fikir geldi hemen Sara'ya mesaj atmak için whatsappa girdim. Uyuyalı çok olmuştu ama sabah nasıl olsa görecekti.

"Acaba birer böbreğimizi mi satsak?"

Sonra interneti kapattım ve uyumaya çalıştım. İyi oldu ya interneti kapattığım çünkü çok önemli biri olduğum için sabaha kadar tonla mesaj gelirdi bana. Bu akıllılığı da yaptıktan sonra alarmı kurup artık vücudumun yorgunluktan kendini kapatmasını bekledim.

***

Sabah alarmla birlikte gözümü açtım ve hemen üzerimi değiştirip evden çıktım.

Sabahları yürüyordum. Haftanın belirli günleri de bölgesel egzersizler yapıyordum. Zayıf olmak gibi bir takıntım yoktu ama spor yapmak bana kendimi iyi hissettiriyordu. Yolda yürürken Sara'dan mesaj gelmiştir diye baktım ama uyanmamıştı.

Karşıya geçmek için ışığı beklerken gelen arabaları incelerken bakışlarım birinde sabitlendi. Pahalı ve güzel bir arabaydı. Siyah ve mattı.

Eğer Sara böbrek satma fikrimi kabul ederse bundan bir tane alırız diye düşündüm ama kabul etmek bir yana dalga geçtiğim için bana kızacaktı bile. Her şeyi dalgaya vurma huyum onu bazen sinir ediyordu. Siyah araba bana doğru yaklaştığı sırada ben daha ne olduğunu anlamadan benim yaşlarımda bir kız koşarak yanımdan geçti ve kendini yola attı sanırım çok acelesi vardı ya da arabadan daha hızlı olabileceğini düşündü.

Siyah araba fren yaptı ama yeterli olmadı ve çok sert olmamakla birlikte kıza çarptı. O sırada yayalar için yeşil ışık yanmıştı bile biraz beklese böyle olmayacaktı. Hemen kızın yanına koştum.


"İyi misin?"

Ben kıza üst üste sorular sorarken kız arabanın arkasından bakmakla meşguldü. Çarpan adamın kaçmasına mı, kızın hayran hayran arabanın arkasından bakışına mı şaşırayım bilemedim. Kız sesimi yeni duymuş gibi sinirle bana döndü.

ARENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin