6.BÖLÜM "Sözleşme."

946 118 2
                                    


Sara'dan..

Beren şüphelenmekte haklıydı. Zaten küçük şeytandan öyle kolay kolay bir şey kaçmaz. Ona yalan söylemekten nefret ediyordum ama ben bir şeyleri anlayana kadar bu gerekliydi.

Tuvalete gideceğim deyip kalktıktan sonra etrafa göz gezdirmeye ve onu aramaya başladım. Bulunduğumuz katta aradığımı bulamayacağımı anlayınca koridorun sonundaki asansöre yöneldim. Çağırma düğmesine bastığımda asansörün çalışmadığını gördüm ve sabırsızca merdiven aramaya başladım.

Merdiven işareti olan kapıya yöneldim ve içeri girdim. Birinci katı çıktıktan sonra tekrar onu aramaya başladım etrafta hiç kimse yoktu. Sanki terk edilmiş gibiydi. Orada da bulamayınca ikinci kata çıktım. İkinci katta hem sabırsızca hem de büyük bir korkuyla onun odasını arıyordum. Burası da en az birinci kat kadar sessizdi. Koridorun sonundaki kapının sağ üst köşesinde onun adını görünce birden tansiyonumun düştüğünü hissettim. Ama hemen toparlayıp derin bir nefes aldım ve nazikçe kapıyı iki kere tıklattım. İçeriden ses gelmeyince ben kapının kolunu yavaşça aşağıya indirdim ve yine yavaşça kafamı kapıdan içeriye uzattım. Gördüğüm görüntüyle bir an ne yapacağımı şaşırdım. Ne gidebildim ne de bir tepki verebildim.

İçeride Yavuz bir adamın tam alnına silah doğrultmuş öylece bakıyordu adama.

Silahın namlusuna susturucu takılmıştı. Yavuz'un suratını göremiyordum ama diğer adamın suratında zerre kadar korku yoktu. O da dikmiş gözlerini Yavuz'a bakıyordu. İki adam birbirlerine o kadar kitlenmişti ki hala benim onları izlediğimi fark edememişlerdi.

Kafamı geri çekmek buradan gitmek istiyordum ama yapamıyordum. Ben kendimle cebelleşirken birden ince bir ses duydum. Gözlerimin gördükleri beynim reddediyordu. Yavuz adamı vurmuştu. Suratına ve üstündeki takım elbiseye kanlar fışkırmıştı. O ise yerde yatan adama bakıyordu. Arkası bana dönüktü ve benim oradan kaçmak için hala zamanım vardı.

Lakin kıpırdayamıyordum. Nefes almayı bile unutmuştum. İşte ben öyle yalı kazığı gibi dikilirken Yavuz tüm vücudunu döndürmeden sadece kafasını çevirip bana baktı. Kafasını bana doğru o kadar sakin ve yavaş çevirdi ki sanki en başından beri orada olduğumu biliyormuş gibiydi.

Ben hala gördüklerimi idrak edemiyordum. Aval aval Yavuz'un suratına bakıyordum. Korkuyor muydum yoksa şaşırmış mıydım yoksa bambaşka bir duygu mu yaşıyordum,bilmiyorum. O sırada Yavuz tüm vücudunu bana döndürerek bir iki saniye durdu. Sonra elindeki silaha bakıp bana doğru yavaş yavaş yürümeye başladı. Yanıma gelince nazik bir şekilde kolumdan tutup içeri çekti ve kapıyı yavaşça kapattı. 

"Ne o küçük hanım davetiye mi bekliyordun içeri girmek için ha?"dedi.

Sonra hafifçe gülümseyerek önce cesede sonra bana baktı. Ben bir ona bir cesede bakıyordum hayretler içerisinde. Devam etti.

"Nasıl beğendin mi eserimi? Tam alnının ortasından. BAM. Ben bu işi 500 metre öteden de aynı şekilde yapabiliyorum o yüzden sakın bana yakın olmasaydın böyle tam ortasından vuramazdın deme. Güzelim ben bu uzaktan atış konusunda çok iyiyimdir.  Yakın mesafe yerine uzak mesafeden atışı tercih ederim ama gel gör ki bugün ki atışlarım hepsi yakın mesafeden olmak zorunda." dedi ve cümlesini bitirir bitirmez silahın namlusunu benim sol şakağıma dayadı.

O anda kendime geldim ve gitmek için çok geç olduğunu fark ettim.

"Evet odama izinsiz girdiğin için seni şimdi burada öldüreceğim. Çünkü ben benden izinsiz iş yapan ya da işime burnunu sokan ve ayrıca senin gibi görmemesi gerekenleri gören duymaması gerekenleri duyan herkesi öldürürüm. İkinizin de cesetlerini üst üste gömeceğim. Ayrı ayrı mezar kazdırmama gerek kalmayacak." dedi.

ARENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin