15.BÖLÜM "Ajanlık seansı."

1.3K 13 12
                                    

Herkese merhaba ben Beren, yeni bölüm sizdeee. Sabrınız ve desteğiniz için çok teşekkürler size destan gibi bir bölüm yazdım umarım beğenirsiniz. Yorum ve beğeni bırakmayı unutmayın arkadaşlar sizi seviyoruz 🌹

Beren'den..

Gözlerim, içlerine kum serpilmiş gibi yanarken elimin altındaki siyah çarşafı sıkıp sıkıntılı bir nefes verdim. Gözlerimi sabahın ışıklarına sunarken şakaklarımdan giren ince sızılara aldırış etmeden ayaklarımı yataktan sarkıttım. Omzumun üzerinden Sara'ya bakarken tek istediğim uyandığı zaman benim kadar acı çekmemesiydi.

Dün gece hayatımın en boktan gecesiydi ve ona dair hatırladığım son şey ise Sara'yla birbirimize sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladığımızdı. Sahi ben en son ne zaman biri böyle içten ağlamıştım?

Ağladıktan sonra kendimi rahatlamış hissetmem gerekirdi öyle değil mi ? Ben daha çok gardım düşmüş gibi hissediyordum. Ama olaylar beni bile ağlamaktan yorgun düşüp uyuyakalacak kıvama getirmişti.

Hayatımıza, kumar ve dövüş üzerine kendilerine yaşam kuran iki adam girmişti. Biz insanların kalbi bir saniye daha atsın diye çabalayan iki sağlıkçıydık onlar ise bir saniye bile düşünmeden tetiği çeken taraftalardı. Üstelik Arena adı verilen mabedlerinin artık birer parçasıydık. Ruhlarımızı içine çeken bu bataklıktan kurtulmak kendimizi kandırdığımız kadar kolay olmasa gerekti.

Oysa benim asıl korktuğum bataklık kalplerimizi içine çekendi. Sara'nın içinde başlayan savaşın aynısı bende de devam ediyordu. Tehlike cazip geliyorsa, denemeye değer miydi?

Gözlerim gün ışığına alışınca ayağa kalkıp etrafa bakındım. Üzerimde gece giydiğim siyah kıyafetler vardı.

Ellerimi saçlarımın arasına daldırıp odada volta atmaya başladım. Beynim sanki en asli görevi buymuş gibi Alp'i düşünüyordu. Kalbim tek yapması gereken buymuş gibi ağzımda atıyor bütün nefes imkanımı elimden çekip alıyordu. Gecenin detayları göz kapaklarıma düşerken kendimi camın önündeki tekli koltuğa atıp kafamı ellerimin arasına aldım ve saçlarımı çekiştirmeye başladım.

Arena'ya gidişimiz.. odada geçmek bilmeyen bütün o saniyeler.. Yavuz'un apar topar bizi eve getirişi..

Yavuz'un Alp'im iyi olduğunu söylemesi umurumda değildi istediğim şey onu görmekti.

Üzerimdekileri teker teker çıkarıp sağa sola fırlatarak banyoya girdim. Suyu en soğuğa ayarlayıp kendime gelmeyi bekledim. Suyun soğukluğunun nefesimi kesmesine izin verip tüm düşüncelerimi unutmaya çalıştım.

Dolaptan bulduğum siyah taytın üzerine gri uzun bir kazak geçirdim. Soğuk suyun içime işlediği bir gerçekti. Isınmam sandığımdan da uzun sürecek belki de hasta olacaktım. Ayaklarıma diz kapağımın biraz altında biten örme çorapları geçirip saçımı taradım.

Kurutma makinesini elime aldığımda gözlerim Sara'ya kaydı. Ne kadar uyursa o kadar kaçabilirdi gerçeklerimizden. Tabi böyle bir şey mümkünse.

Perdeleride sıkı sıkı kapatıp güneşin Sara'yı uyandırmasını engelledim.

Kapıyı yavaşça çekip merdivenlere yöneldiğimde ciğerlerime gelen tehlike sinyallerine bu sefer teşekkür ettim. Burnumdan ciğerlerime ince ince sızan bu parfüm kokusunu yüzlercesi arasından ayırt edebilir hale gelmiştim.

Merdivenlerden inerken keşke daha fazla elim olsaydı diye geçirdim içimden daha fazla tutunabilseydim. Bu kalp atışıyla geldiğimi tüm alt kata duyuruyor olmalıydı.

ARENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin