7.BÖLÜM "Arena."

908 118 14
                                    


Beren'den..

Yine bir bilinmezlik kuşağı yine bir "biz ne bok yedik" hallerinin içine düşmüştük. Bu hastanenin başımıza bela açacağına emindim. Daha işe başlamadan hastaneye mahkum hale gelmiştik. Sara kendini kör kurşunların önüne atmış bizi ışığı görünmeyen bir tünele sokmuştu. Şimdi de öylece binaya giriyordu. Bizi eve bırakan adamlardan biri Sara'ya yolda gelirken butikten aldıkları bir kutuyu vermişti. Şimdi ise Sara usulca binadan içeri giriyordu. Adam direksiyonun başına tekrar dönünce elbette aklımdaki soruları sormaya başladım.

"Tam olarak kutunun içinde ne var?"

Ses yok...

"Hayır yani bomba da olabilir."

Ses yok...

Ses yok onun yerine aynadan atılan delici kesici bakışlar var. Sorularıma cevap bulamayacağımı anlayınca mecburen sustum. Çok geçmeden bizim binanın önünde durduk. Bu adamları bir yerden tanıyor gibiydim onlar öylece arabadan inmemi beklerken ben gözlerimi kısmış adamlara bakıyordum. Hafızamı biraz zorladıktan sonra nihayet hatırladım. Bu adamlar geçen gün Sara'yı takip eden adamlardı. Allah'ım organize suç çetesine mi denk gelmiştik böyle ?

Eve girip kendimi güvende hissetmeye başlayınca Sara'ya yazmak için doğru zaman olduğunu düşündüm.

"Kutuda ne varmış ?"

Başımıza gelecekleri aklım kestiremiyorken hala magazin kovalıyordu bünyem. Sara'dan cevap beklerken aklıma bugün yaralı olan adam geldi. Nasıldı acaba. Bana neden gitmem gerektiğini söylemişti daha da önemlisi onu bu hale kim getirmişti ? Telefonun sesiyle yerimden sıçradım hemen mesajı açtım.

"Bomba varmış Beren patlıyorum ben şuan yazarım sana sonra öptümm."

Konuşmak istemiyordu çünkü başımıza gelecekleri daha kötüsü başına gelecekleri bilmiyordu. Yavuz'un hayatını burnundan getirmesi gibi bir ihtimal vardı sonuçta.

Geri kalan saatleri olup biten tüm bu olayları düşünmemeye çalışarak geçirdim. Kutuda ne olduğunu düşündüm biraz. Sonuçta adam kutuyu bir butikten almıştı. İçinde elbise falan vardır. Yani inşallah elbise vardır.

Sonrasın da aklıma yaralı ceylan geldi ama onu düşünmem bana hiçbir şey kazandırmazdı. Yemek yedikten sonra her akşam olduğu gibi yine herkes köşesine çekildi. Bende odamda siyaha boyadığım duvarlarıma bakıyordum. Sara'ya defalarca mesaj atmıştım ama ya beni geçiştirmiş ya da görüldü atmıştı. Yapacak bir şey kalmadığından ve günün yorgunluğunu artık atmam gerektiğinden uyumaya karar verdim. Siyah marvel pijamalarımı giyip dişlerimi fırçaladım. Göz bandımı taktım ve vücuduma hadi uyu mesajları göndermeye başladım. Ben yatakta bir sağa bir sola dönerken telefonum titremeye başladı Sara'nın aradığını düşünerek göz bandımı çıkardım ve telefonu elime aldım. Arayan yabancı bir numaraydı.

"Alo ?"

"Aşağı in."

Ve telefon kapanır. Bu neydi şimdi ? Tabi ki de aşağı inmeyecektim. Canımızı sokakta bulmadık herhalde. Saçma sapan olaylar yaşıyorduk ve yaşamaya da devam edecektik. Tekrar uyumaya çalıştığım sırada Sara'dan mesaj geldi.

"Aşağı in Beren."

Haydaaaaa hedef ben miyim tayfun ? İki gün önceki sessiz sakin hayatımızdan eser kalmamıştı. Sara'nın da işin içine dahil olması elbette beni tedirgin etmişti.

Hızla yataktan kalktım. Pijamalarımı çıkarma zahmetinde bulunmadım. Annem ve babamın uyuduğundan emin olup dış kapıya yöneldim. Aynı bir ajan gibi hiçbir ses çıkarmadan evden çıkmayı başarmıştım. Ekşın benim ruhumda vardı zaten. Ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı geçirdim. Merdivenlerden inerken bir yandan da açık olan saçımı topuz yapmakla meşguldüm. Hemen binadan çıkıp etrafıma bakınmaya başladım.

ARENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin