8. BÖLÜM "Davet."

914 112 18
                                    


Sara'dan..

Binaya koşar adımlarla girdiğimde artık tüm bu olaylar beni sinirden kurdurtmuştu. Sabırsızlıkla asansöre bindim. Asansörün giriş katta olması çok iyi olmuştu. Çünkü artık dayanamayacak durumdaydım ve dört kat merdiveni tek nefeste çıkabilirdim. İçimdeki siniri bastırmaya çalışarak asansörde derin nefesler almaya başladım. Kapının önüne gelince kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim. Annem kapıyı açtı.

"Hoş geldin..o elinde ki ne?"

"Babam evde mi?"

Bana vermesi gereken bir hesap vardı. Onun yüzünden önümüzdeki bir yılda başıma ne geleceğini bilmiyordum. Onun yüzünden bir yılımı bir katile teslim etmiştim. Öl dese ölmek zorundaydım çünkü sevdiklerime bir şey olmasına katlanamazdım. Annem

"Hayır yok gelmedi daha ne oldu bir şey mi oldu?"

Bir süre gözlerinin içine bakıp olaylardan haberi var mı diye anlamaya çalıştım. Sonra bir şey anlamadım ve direkt sormaya karar verdim. Sonuçta ben babama hesap sorarken o da evde olacaktı ve ben zaten tüm bu olanları ondan saklamayacaktım ama önce babamla konuşmam gerekiyordu.

"Anne babamın hiç borcu var mı?"diye sordum. Anlamaz gözlerle baktı bir süre. O sıra da ben açık olan evin kapısını kapattım ve cevap vermesini bekledim.

"Bankaya iki bin lira borcu var o kadar neden soruyorsun?"

"Öğreneceksin ama şimdi bana bir şey sorma"dedim. Der demez odama gittim.

"Beni bir süre rahatsız etmeyin."

Annem kapının önüne gelip kapıyı açmadan arkasından konuştu.

"Anlatsana ne oldu?"dedi sinirlenerek. İyice sinirlenmiştim ve hareketlerime engel olamıyordum.

"Anlatacağım ama sonra, yalnız bırak beni."

Annemin olaylardan haberinin olmaması içimi rahatlatmıştı. Kendimi bir milyon liraya kiralatmıştım resmen ve buna değmeyecek bir anne için yapmış olmak istemezdim.

Kendimi yatağa attım ve bir süre tavanı izledim. Artık hiçbir şey düşünemiyordum. Birden akşam davet olduğu aklıma geldi. Kalkıp muhteşem ötesi son model tuşlu telefonumdan saate baktım. Saat beş olmuştu. Artık kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Mecburdum. Elim kolum bağlanmıştı.

Açıp kutuyu içindeki vizon rengi elbiseye baktım. Hemen duşa girdim ve çıkıp saçlarımı kuruttum. Sonra seri bir şekilde makyaj yapıp kutudaki elbiseyi elime aldım, kutudan çıkarınca altında bir de şal ve ayakkabı olduğunu gördüm. Hemen giyindim ve şalımı yaptım. Ayakkabılarımı da giyince hazırdım. Saate bakınca yediye çeyrek kaldığını gördüm. Yavuz'un adamlarından biri arayıp aşağıda beklediklerini söylediler. Geç kalsanız şaşardım zaten. Çantama telefonumu ve bir kaç makyaj malzememi koyup odadan çıktım. Annem beni öyle görünce şok olmuştu.

"Nereye gidiyosun sen?"

"Arkadaşımın daveti var oraya gideceğim." Babam eve gelmemişti ve henüz onunla konuşamamıştım. Bu yüzden de anneme anlatmak istemiyordum şimdi.

"Babanın haberi var mı?"

"Ona sormuyorum. Bak anne soru sorma. Emin ol kızamaz. Sana her şeyi anlatacağım ama şuan değil. Önce babamla konuşmam gerekiyor."dedim.

Annem tam ağzını açmış itiraz edecekken kapı çalındı. Ne kadar sabırsız adamlar ya.

Sinirle kapıyı açtığımda karşımda babamı görmemle sinirlerim yine zıplamıştı. Sakince içeriye girip ayakkabıları çıkardı. Üstümdeki elbise ayakkabılar ve makyaj bana en azından nereye gidiyorsun sorusunu sormasına yetecek kadar göze çarpıyordu. O ise hiçbir şey söylemeden koridorda yürüyüp odasına gitmeye başladı. Ben sinirle annem ve kız kardeşim ise şaşkınlıkla bakıyorlardı. 

ARENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin