Hoseok evde koştura koştura kahvaltı hazırlamış, bir de Mila için oyalanacak oyuncaklar aramıştı, malesef tek çaresi evdeki dişlerini kaşımaları için bulunan kemik şeklindeki aletti. Oyuncak almalıydı, biraz da alışveriş. Jimin buna ne derdi?
"Mila, baban sever mi alışverişi?" Kedi adını duymasıyla Hoseok'a kulak kesilmişti ancak tek yaptığı kuyruğunu sallamaktı. "Neyi sever miyim?"Jimin'in sesi ile bir an olduğu yerde zıpladı. O ne zaman gelmişti? Bu sırada kollarını beline dolamıştı, "Neyi sever miyim? Bana sorarsan söylerim."
Omuzuna çenesini yasladığında gıdıklanıp, kıkırdadı. "Alışverişe gitmem gerek." Zar zor kurduğu cümleden sonra Jimin , o pürüzsüz yanağına öpücük kondurup geri çekildi. "Gidelim, neler alacağız?" Elini Mila'nın ısırmasına izin verdi ve yere oturdu. Hoseok da onu taklit etti. Sadece elini köpeğinin ısırmasına izin veremeyecek kadar inciniyordu, o kadar. Jimin, Mila'nın ısırdığı parmağından çekiştirmesi üzerine ayağa kalktı. Bu sıradan bir diş kaşıntısı değildi. Hoseok da meraklanıp ikiliyi takip etti.
Birlikte bebeklerine ayırdıkları odaya girdiler. Mickey yerde sırt üstü uzanmış hızlı hızlı nefes alıyordu. Hoseok onu , o halde görünce ayakları tutmadı ve yere düştü. "Ona ne oluyor!?" Kekeledikten sonra cümlesini kurabildiği sırada Jimin Mickey'yi kucaklayıp arabanın anahtarını ve dosyaların olduğu çantayı alıp dışarıya fırladı. Hoseok yerde ağlarken , Mila onun elini patileriyle okşuyordu. Babasının böyle ağlamasını istemezdi. Keşke insanların dilinden konuşabilseydi de , korkulacak bir şeyi olmadığını , sadece çok fazla mam yediğin söyleyebilseydi.
Hoseok yavaş yavaş kendine gelip, odadan çıktığında , Jimin ve Mickey kapıdaydı. Koşup oğluna sarıldı. Mickey üzüntüyle babasının suratını yalamaya başladı. Onu korkuttuğu için pişmandı. "Ne olmuş Jimin?
Jimin kapıyı kapatıp derin bir nefes aldı. "Çok yemiş kerata, ciddi bir şey yok, midesini yıkayıp tuvalete götürdüler."
Hoseok duyduklarına gülse mi ağlasa mı bilemedi. Bu obur ile daha çok çekeceği çile vardı. Mickey'yi yere bırakıp Jimin'in dudaklarına sarıldı.
Jimin anın şokuyla karşılık veremese de , Hoseok umursamadı. Geri çekilip gülümsedi. "Çok teşekkür ederim Jimin, olmasan ne yapardım..."
"Saçmalama," Elleri hemen suratına gitti, sadece hızlı davranıp Mickey'yi hastaneye yetiştirmişti. Yine de karşılığında aldığı ödül harikaydı. "Bunu sen olsan da yapardın. "
Hoseok başını iki yana salladı. "Hayır, elim ayağım tutmadı ki, yapamam." Jimin eşinin dolan gözlerine daha fazla dayanamadı. Kendisine çekip sarıldı. Onun üzülmesini istemiyordu. Saçlarına öpücük bırakıp kafasından tutup gözlerine baktı. "Hadi alışverişe gidelim. Bugün ailecek gezelim ve bu stresten kurtulalım."