Jimin kapıya doğru adımlarını hızlandırdığı sırada , Hoseok koşup koluna asıldı. Küçük bir çocuk gibi eşinin kolunu kendisine çekerken , adımlarını da kapının tersine yönlendirdi. "Gidelim, sorun çıkmasın." Jimin o adamla görüşmem gerek dediğinden beri , sorun çıkmasından başka bir cümle kurmuyordu.
"Bırak Hoseok." Kolunu kendisine doğru çekip, Hoseok'un ellerinden kurtardı. O adamı görmek bile istemiyordu. Yine de sorması gereken hesap vardı. Polise de gitmişti gelmeden önce, öyle umursamaz davranmışlardı ki o an hesabını ben sorarım diyeceği aklından geçmezdi. Bunun üzerine Hoseok'un randevu saatinde hem kayıtlarını temizletmek hem de bütün bunların sorumlusunu görmek için gelmişti. Koluna yapışan eşi yüzünden bu pek de mümkün değildi.
"Nolur, bak nolur, bir daha görmeyelim onu. Hem sinsidir o , başımıza bela olur."
Jimin binaya bir kere daha baktı. Eğer oraya girip, o adamın ağzını burnunu dağıtırsa mutlu olacaktı, bunun yanında Hoseok'u mutsuz edecekti. Birkaç saniye sessizliğin ardından , onu üzmektense , varsın elimin kaşıntısı geçmesin düşüncesiyle uzaklaştı kapıdan. "Tamam, sen geç."Kapıyı gösterip Hoseok için açtı. "Kaydını sildir, buradan görünüyor içerisi , o adam gelirse kendimi tutmam onu da bil."
Hoseok korkarak da olsa onaylayıp içeriye girdi. Kapını yanında masasında oturan kadına doğru ilerledi. Kadın tanıdık yüzü görünce ayağa kalkıp selamladı. Tam içeriye geçmesini söylüyordu ki , Hoseok ne için geldiğini anlattı. Kadının yüzü düşse de, denileni yaptı. Telefonla o adamı aradı. Bütün bunlar olurken , Jimin yavaştan içeriye girmişti bile. Saniyeler içinde de , kadın telefonda belgeler hakkında konuşurken eşinin elini tuttu. Bir anda olan şey yüzünden Hoseok korksa da , Jimin'i gördüğünde gülümseyerek önüne döndü.
Kadın sonunda telefonu kapatabilmiş, Hoseok'a ezberindeki özür zırvalıklarını yapıyordu. Jimin bunu dinlemek istemediği için elini tuttuğu bedeni de ardından çekerek binadan çıktı. O adamın kapısının aralandığını görmüştü. Gelecekti ve kafalarını ütüleyecekti yine. Eğer birkaç saniye daha dursalar , oradan olaysız çıkamazdı.
"Jimin, kadın sözünü bitirmemişti."
Arabaya yaklaştıklarında mırıldandı Hoseok. Saygısız davranmış hissediyordu. Jimin eşinin dedikleri üzerine arabanın kapısını açıp , onu öne bindirirken binaya doğru baktı. Kapıdan izliyordu. Onları izliyordu. Ruh sağlığı bozuk bir terapistti, bundan artık emindi Jimin.
Hızla kendisini sürücü koltuğuna atıp arabayı çalıştırdı. Hoseok ise hâlâ ondan cevap bekliyordu. Hoseok elini direksiyonu sıkan elin üzerine koydu, stresli olduğunu fark edebilmişti.
"Jimin?"
"İzin ver Hoseok."
İzin vermesine gerek yoktu , o zaten hep Jimin'e uyum sağlardı. Elini çekip , tamam diye mırıldandı. Araba ilerlemeye başladığında başını camdan tarafa çevirdi. Jimin'in agrasif hallerinden çekinse de , onun yanında olduğu sürece hiçbir sorunun olmadığını fısıldıyordu kendisine. Ona güveni tamdı.
günün özeti;