İkilinin kahvaltıdan sonra oldukça boş zamanı vardı,örneğin bir hafta kadar...
Yapacaklar listeleri yoktu , tek planları bol bol dinlenmekti. İş hayatına geri dönmeden önce gerçekten dinlenmek vardı kafalarında.
Jimin Hoseok'un bunca zaman düşündüğünden daha farklı birisi olmasıyla mest olmuşken, Hoseok da Jimin'in ailesinden duyduğu kadar hırçın bir evlat olmamasına şaşırmıştı. Birlikte geçirdikleri ilk günde ikisi de sağ çıkmıştı.
Bu sabah Hoseok daha iyi hissediyordu. Çünkü yan odada birisinin olmasından ziyade , o birisi kendisini uyandırıp salona çağırmıştı.
Kahvaltı yapmaları lazımdı , ancak öncelikle birkaç plan hazırlamaları gerekiyordu. Bu fikri öne süren Jimin idi. Hoseok için hava hoştu. Bütün gün bu evde ,bu koltukta kalsa da sorun etmezdi. Tatildeydi sonuçta, daha az hareket , daha çok tembellik demekti.
"Yani hiçbir fikrin yok ve bu durumdan oldukça memnunsun Hoseok, öyle mi?"
Jimin sanki 'hayır' cevabı bekliyorcasına sorduğunda,Hoseok ona istediğini vermedi. İkinci kez omuz silkti. "Bu durumdan memnunum, tüm gün yatmak istiyorum." Bunları söylerken koltukta yatar pozisyon almıştı bile. Jimin ise birkaç saniye geçmeden evinde yaşayan tembel hayvanın kıçını cimcikledi. "Kalk! Gezeceğiz Hoseok, annem üç-beş fotoğraf görmezse bizi oyar. Balayı diyip duruyor bu tatilimize."
Kısmen değil, tamamen doğruydu. Jimin'in annesi sabahın erken saatinde arayıp oğlunu uyandırmış, üstüne bir de 'gelinimle fotoğraf at' diyerek Jimin'i sinir krizine sokmuştu. Neyse ki geçiştirmenin bir yolunu bulmuştu.
Yatan bedeninde dağılan acıyla sızlanarak doğrulan Hoseok, yalvarırcasına Jimin'in elindeki kalem ve kağıda bakıyor, beni rahat bırakın diye ağlıyordu. Bütün bunları içinden yapmıştı.
"Fotoşop mudur nedir ondan yapalım, yeter ki annen gezdik sansın ve ben de tüm gün yatayım."
"Hayır. Annem anlamaz mı sanıyorsun?"
Hoseok dudaklarını büzüp birkaç saniye düşündü. Ardından gülerek mırıldandı "Evet. Hadi Jimin~" Jimin'in kalemi tutan koluna asılıp tatlı sesiyle konuştu. Gerçekten kalplere zarar bir adamdı.
Sonunda Jimin pes edip kalemi masaya bıraktı. "Peki, ama annemle sen konuşacaksın. Gezemeyecek kadar yorgunuz der geçiştirirsin." Cümlesini bitirdiği sırada cebindeki telefonu , diğerinin avuç içlerine bırakıp odasına kaçmıştı.
Hoseok telefonda şifre olmamasına şaşırsa da hemen bir diğer annesini arayıp , telefonun açılmasını bekledi.
"Efendim oğlum?"
Hoseok kadının mutlu sesine karşılık kirpiklerini kıpraştırdı. "Merhaba, ben Hoseok."
Hattın diğer ucundan çığlık çığlığa sesler duyulduğunda, Jimin'in nasıl bunca zaman idare ettiğini anlamaya çalıştı.
"Efendim oğlum, nasılsın bakayım? Benim tosbağam sana iyi davranıyor mu?"
"Evet,evet. İyiyim, Jimin çok iyi davranıyor. Ben şey diyecektim."
Stresle tırnağını kemirmeye başladı. Annesinin ,yani Jimin'in annesinin, hattın diğer ucundaki nefes sesini duyuyordu. "De bakayım ne diyeceksen."
Derin bir nefes alıp tek solukta konuştu. "Anne biz çok yorgunuz hiç gezmek istemiyoruz. Başka zaman umarım,size iyi eğlenceler. Jimin sizi çok seviyor!"
Cümlesi bittiği gibi telefonu kapatıp aldığı nefesi verdi. Hemen ardından elindeki telefon titremiş, ortamı derin bir mesaj sesi sarmıştı. Jimin de bu sırada merdivenlerden inmiş Hoseok'un arkasında dikiliyordu.
Hoseok gelen mesajı alıp utançtan kafasını koltuğun köşesine gömerken, Jimin tatlı bir ifadeyle ezilip büzülen bedeni izliyordu.
Gönderen : Annem
-Ne yaptınız da yoruldunuz oğluşlarım, bebek için erken. Dinlenin güzelce 😉.
Jimin kafasını deve kuşu misali koltuğun köşesine gömen,ancak bütük bedeni dışta olan bedene yaklaştı. Hoseok ensesindeki nefesleri hissediyordu. Jimin diğerinin karışmış saçlarını düzeltirken konuştu. "Ne yaptık da yorulduk, Hoseokkie?"
Hoseok kafasını kaldırmadan elini havada sallamıştı. O sinsiyi bulup isabet ettirmek istiyor, bunun için yanıp tutuşuyordu.
"Git başımdan Park Jimin!"
Jimin gülmeye başladığında , mümkünmüş gibi daha da kızardığını hissediyordu. "Beni rahat bırak!"
"Hayır." Oyuncu bir sesle konuştu Jimin. Diğerinin acı çekmesi çok hoşuna gitmişti. "Hadi söyle bakalım, ne yaptık?"
Diğeri daha da kızıp ağlamaya benzer sesler çıkarttığında , kahkahasını serbest bıraktı. Eşi çok eğlenceli birisiydi ve belki de düşündüğünden daha iyi ilerleyen bir ilişkileri olacaktı.