İlk tanışma.
Normalden daha şık giymenin rahatsızlığı üstüne , hiç tanımadığı yüzlerin verdiği stres yüzünden, kırmızı saçlı olan masadaki kötü havayı da yemek istiyordu. Karşısında Park Jimin , bir çeşit müstakbel kocası, oturuyordu. İkilinin yanındaki ebeveynler ve onların da yanında küçük kardeşler oturuyordu. Hoseok bacak bacak üstüne atsa ,Jimin'in diz kapaklarına değecekti. O kadar yakındılar ancak bir o kadar da uzak.
Jimin yemek boyunca ona bakmamıştı. Mantık evliliğiyse birbirlerini görmeye gerek olmadığını söyleyip durmuştu ailesine. Zorla getirilmişti. Ne kadar memnun olmasa da masaya oturmuştu ,önündeki eti kesme gereği duymadan ağzına atıyor, tabağın kenarındaki adını bile bilmediği otumsu şeyleri karşısındaki tabağa ,o tabak Hoseok'undu, çöpe atarcasına koyuyordu. Masadaki diğer herkes bunu kibarlık için yaptığına yorumlamaya çalışsa da ,elle tutulur bir yanı yoktu.
Yine de umursamadan tabağındaki et dışındaki her şey ,buna patates püresi de dahildi, artık Hoseok'un tabağındaydı. Herkesi şaşırtansa , Hoseok hiç itiraz etmeden tabağına koyulan ne varsa yemediydi. O , otumsu şeyleri bile. Hoseok yemek seçmezdi.
Jimin şarabının son yudumunu da içip ayaklandı. İlk defa Hoseok'a bakmıştı. Bir anlık hareketsiz kalsa da , kendisine yumuşamamayı tembih edip,masadakilere doğru konuştu. "Müstakbel ailem, tanıştığımıza sevindim. Haftasonu nikahı tamamlarız. İyi akşamlar, size afiyet olsun."
Yüzünde hiçbir mimik kırıntısı olmadan yaptığı konuşma samimi değildi. En azından sahte bir gülümseme beklemişti herkes. Hoseok dışında herkes. Onun umurunda değildi. Tabağındaki patates püresini sıyırmakla meşguldü. Etini yememişti. Jimin yer diye bırakmıştı. Ancak şimdi o da gittiğine göre et kendisine kalmıştı. Boştaki bardağına en kırmızısından bir şarap doldurup , soğusa da güzel olacağını düşündüğü ete çatalını batırdı. Masadakilerin gözlerinin üzerinde olması , karnının açlığını bastırmıyordu.
Güzelim eti ağzına alacağı ümidiyle beklerken, et az önce gittiğini düşündüğü Jimin'in dişleri arasında parlıyordu.
"Müstakbel eşimin elinden yemek de harikaymış." dediğinde ,zaten iki parçaya bölünmüş etin geriye kalan parçasını da , eline bulaşan sosu umursamadan , evet parmakları arasında bir et parçası tutuyordu, ağzına attı. En başından beri beklenen şeyi yapıp gülümsedi. Ceketinin cebindeki mendille dudaklarını ve parmaklarını temizleyip ,Hoseok'un yanağına kısa bir öpücük kondurdu.
Park Jimin oyunlara bayılırdı.