Hatıralar

278 8 0
                                    

O gün her şey oldukça normal seyrindeydi. İşten eve gelmiş, duş almış, yemek yemiş ve televizyonun karşısına geçip sevdiğim dizilerden birini açmıştım. Dizideki başrol oyuncusu ailesinden uzakta olduğu için çektiği özlemden bahsediyorlardı. Bende ailemden uzaktaydım. Hemde çok fazla uzakta. Onları... Onları 4 yıl önce bir trafik kazasında kaybettim. Tanrı biliyor onları o kadar çok özlüyorum ki... Aniden ayağa kalktım ve içeri gittim. Odamdaki eski fotoğrafları ve video kasetleri alarak geri döndüm. Onları izlemek bana biraz olsun iyi geliyordu. Onlarla geçirdiğim zamanları yadediyordum. Videolardan birini izlerken, daha önce fark etmediğim bir şey fark ettim. Video, evimizin bahçesindeydi. Ben havuza giriyordum. Babam mangalın başındaydı annem ise bizi videoya kayıt ediyordu. Orada, tam çitlerin arkasında bizi seyreden biri olduğunu fark ettim. Bir anlık bir görüntüydü. Geri alıp durdurdum. Evet, eminim ki orada biri vardı. Daha sonra başka bir video izlemeye başladım. Bu sefer ki ise babamın doğum günü partisi için evde ona hazırladığımız sürprizin videosuydu. Ve yine gördüm. Arkadaki camda biri içeri doğru bakıyordu. Videoların hepsini tek tek, saniye saniye incelemeye başladım. Hepsinde, bir silüet evimizi izliyordu. İçimde inanılmaz bir ürperti olmaya başladı. Fotoğraflara bakmaya başladım. Annem ile babamın olduğu fotoğrafların çoğunda o da vardı. Neydi bu? Hiçbir fikrim yoktu. Daha önce nasıl fark edememiştim. Daha önce nasıl görememiştim. Düşünüyordum ki birden elektrikler kesildi. İçimdeki ürperti çok daha fazla artmaya başladı. Camdan dışarı baktım. Tüm her yerin elektriği gittiğini görüp rahatladım. İçimden ''Ne olacak sanıyordun? Sadece senin ki mi gidecekti?'' diye söylenip güldüm. Video ve fotoğraflarda gördüğüm şeyler için kendimi rahatlatmaya ve mantıklı düşünmeye çalışıyordum. Jenaratör hala aktif olmamıştı. Aşağı inip bakmalıydım. Ara sıra böyle yapardı. Bir el feneri bulup aşağıya indim. Jenaratörün olduğu tarafa doğru giderken aniden bir ses duydum. Yukarıda bir takım sesler vardı. İnanamıyordum. Yukarıdan birinin sesleri geliyordu. Salona doğru yürüdü. Sanki bir şeylerle uğraşıyor gibiydi. Telefonum yukarıda kalmıştı onun için polisi arayamazdım ve yardım da çağıramazdım. Tek umudum jenaratöre doğru gidip en azından bu huzursuz karanlığı ortadan kaldırmaktı. Jenaratöre doğru gittim ve gözlerime inanmam olanaksızdı. Jenaratör paramparça edilmişti. Sanki biri defalarca elindeki balta ile vurup paramparça etmişti. Nefes alışverişimin gittikçe hızlandığını ve tenimin soğumaya başladığını hissettim. Çünkü, yukarıdaki ses bodrum katına inen kapıya doğru geliyordu. Saklanmalıydım. Bodrum katındaki kullanmadığım büyük ve hurda eşyaların birinin arkasına sakladım. Biri kapıyı açtı ve merdivenlerden inmeye başladı. Ayak sesleri oldukça sert basıyordu yere. Belli ki, yapılı biri iniyordu aşağıya. Her bir adım sesinde kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızla çarpıyordu. Olanları anlayamıyordum. Ve bir an durdu. Bir nefes sesi duydum veya duyduğumu sandım. Aynı şekilde yukarı doğru çıktı ve kapıyı kapadı. Nefesimi birden verdim. Kimbilir ne kadar zamandır tutuyordum bilmiyorum. Sonsuza kadar burada saklanamazdım onun için bir şeyler yapıp buradan çıkmalıydım. Yavaşça olduğum yerden çıktım. Sert bir şeyler aradım ve demir bir sopa buldum. Yukarıda karşılaşacağım şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum ama bu demir sopa cesaretimi biraz daha körüklüyordu. Sessiz bir şekilde yavaş adımlarla merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladım. Her bir adımda elimdeki sopayı daha sıkı tutuyordum. Yavaşça kapıyı araladım. İçeri doğru baktım ve televizyonun açık olduğunu gördüm. İster inanın ister inanmayın, elektrikler yokken televizyonun nasıl çalışabildiği bir an bile aklıma gelmemişti... Yavaşça, salona doğru gittim ve yüzüstü kanlar içinde yatan iri yarı adamı gördüm. Masanın üstünde telefonumun yanında bir not vardı. ''Merhaba, civardaki elektrikler gitti ve jenaratörümüz çalışmıyor. Sizden yardım istemek için gelmiştim ama kapınızın açık olduğunu görünce içeri bir bakmak istedim. İzinsiz girdiğim için kusuruma bakmayın. Mr.J'' Adama tekrar bakınca onun karşı evde karısıyla ve çocuklarıyla yaşayan Mr.J olduğuna inanamadım. Nasıl? Neden? Ne oluyor burada diye düşünmeye başlarken bir anda koridordan bir ses hızlı hareketlerle bana doğru gelmeye başladı. Koşarak odama girdim ve kapıyı kitledim. Kapıya gelen şey defalarca kapıya vurmaya başladı. Cama doğru koştum. Açmaya çalıştım ama açılmadı. Elimdeki sopayla cama vurdum. Cam ile kapı aynı anda kırıldı. Tam arkama bir bakış atıyordum ki... Aniden yerimden fırlayarak uyandım. Etrafıma bakındım ve her şeyin normal olduğunu gördüm. Elektrikler vardı ve izlediğim video kasetlerden biri oynuyordu. Videoda babamla bir korku filmi izliyorduk ve ben çok korktuğum için babam beni videoya alıyordu. İç çektim ve kendimi arkaya doğru bıraktım. Kendime gelmem birkaç dakika sürdü. Bodrum katındaki jenaratöre baktım. Odalara baktım. Camdan karşı eve baktım ama Mr.J ailesiyle balkonda oturuyordu. Her şey normaldi. Kabus görmüştüm. İnanılmaz gerçekçi bir kabus. Bazı kabuslar, bir anı gibi kalır aklımızda. Bir kızla çıkmanız, ailenizle güzel vakit geçirmeniz ya da bir arkaşınızla seyahat etmenizin kaldığı gibi. Kabuslar sizin korkularınızdır ve korku ise en gerçekçi duygudur...

Kısa Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin