İspanyol Gribi

288 7 0
                                    

Bir üniversite arşivlerinde zamanında gizlenmiş bir sandık bulundu. Hangi üniversite olduğunu söylemeyeceğim ama yüzyıllardır varolan bir tanesi. Sandık, içerisinde bir çok mektup, günlük ve nice kaynaklar içeriyordu. O belgeler onyıllar öncesinden yüzyıllar öncesine kadar dayanıyordu. Bu belgeler bir araya getirilerek gizlenmiş mi yoksa ilerleyen zamanlarda bulunabilmesi için korunmuş mu bilemiyoruz. İş arkadaşlarıma ve bana bu belgeleri inceleyip çözümleme görevi verildi. Artılarını ve eksilerini iyice tarttıktan sonra bu dökümanları internete sızdırmayı kendime görev edindim.
    İlk dökümanı "Salgın Doktoru" adıyla bir kaç ay önce yayınlamıştım. Bugün yayınlayacağım bu döküman ondan daha sonralara dayanıyor. 1. Dünya Savaşı'nda çarpışan adını söylemek istemediğim bir Amerikan Askeri'nin günlüğü. 1917'de ön hatlara yaptığı seferden 1918 Mart ayında Amerikaya dönüp ölümüne kadar kronolojik bir şekilde yazılmış. Tarih'e bakış açısından bütün günlük çok ilginç bir kaynak fakat bu iki sayfa adamın hastahanedeki geçirdiği zamanlarla alakalı. Hatta daha önce yayınladığım belgeyle ortak şeyler dahi var. Herşeyi harfi harfine yayınlıyorum, arada da kendi kişisel fikirlerimi belirteceğim. İş arkadaşlarım ve ben bu dökümana "İspanyol Gribi" adını verdik.

12 Ocak 1918
    En son yazdığımdan bu yana 3 gün geçti. Yaralıyım. Ama ölümcül değil. Bu Yaralı Tedavi Merkezi'ne baktığımda, olan şeyden dolayı utanıyorum. Klorin gazından dolayı mutasyona uğramış insanlar görüyorum. Uzuvlarını kaybeden insanlar. Birden fazla uzuvlarını kaybetmiş insanlar. Mermi ve şarapnel yaraları. Ben? Benim sadece bacağım kırıldı. Ölümüme neden olmasının bile 2 yıl süreceğini söylendi. Fakat doktor mucizevi bir haber verdi. Bir alçı kalıbıyla bacağımı güvenli bir şekilde tutabileceklerini söyledi. Bir çok yönüyle bu bir mucize. Siperlerin o dehşet vericiliğinden bir süre uzak kalacağım. Aynı zamanda zamanlama da harika. Almanların Rusya ile ateşkesinin üstünden 1 ay geçti. Yeni devasa bir saldırı yaklaşıyor olmalı.

13 Ocak 1918
Bu gün yataktan titreyerek kalktım. Burada geçirdiğim zaman boyunca gözlemlediğim bir kaç tuhaf şeyden bahsetmek istiyorum. Bu Yaralı Tedavi Merkezi devasa bir evin bir balo salonundan çevrilmiş. Benimle birlikte 40'a yakın yaralı var. Gün içerisinde hepsi çok iyi fakat geceleri tuhaf bir doktor ilgileniyor hastalarla. Çok büyük bir adam. 3 metreyi geçkin bir boyu var. Siyah bir cübbe ve bir gaz maskesi giyiyor. Gaz maskesi savaşın ilk yıllarında kullanılan ağza doğru uzayıp bir kuş gagası gibi gözüken artık kullanılmayan bir maske. Doktor benim yanımda durduğunda uyuyormuş gibi davranıyorum. Beni korkutuyor. Kokusu. Hareketleri. O gaz maskesinin altındakinin bir insan olduğundan bile emin değilim. Bu özel doktor bana ve arkamdaki diğer hastaya karşı özel bir ilgi gösteriyor. Ve diğer hastalara daha az ilgi göstererek, bizim etrafımızda gezinip duruyor.
Dün gece arkamdaki diğer hastaya tuhaf birşey oldu. Adını bilmiyorum, ben konuştuğumda da hiç bir zaman cevap alamıyorum. Ama bir şekilde karnından göğsüne kadar uzanan derin yarayla savaş alanında hayatta kalabilmiş. Yarası enfeksiyon kapmış ve kızarıklarla dolu. Ne kadar zamanı kaldığını bilmiyorum. O tuhaf doktor dün gece yanından ayrıldıktan sonra heyecanlı bir şekilde uyandı. Sayıklıyordu. Bana ona "antibiyotik" diye bir şey verdiklerini ve 10 yıl sonra bile yaşayacağını söyledi. Ne dediğini anlamadığımı söyledim ve ardından söylediklerini dikkatlice dinledim. Çok heyecanlıydı sanki delirmiş gibi. Fakat onu kolay bir şekilde anlayabiliyordum. Söylediklerini elimden geldiğince size aktarıyorum ;
    "Bu antibiyotikler 1928'te icat edildi ve ilaçlara bakışımızı tamamen değiştirecek birşey. Siperdeyken gökyüzünden geçen uçakları biliyorsun değil mi? Devasa büyüklükte olacak onlar. Okyanusların üstünden yüzlerce insanı taşıyacaklar. Kullanıldığını gördüğün telefonlar, cebine sığacak kadar küçülecekler ve hepsi kablosuz olacak. Dış uzayda süzülen büyük makinalardaki bilgileri yansıtacaklar. Ve o dış uzaya birşeyler gönderenler ilk Ruslar olacak. Biliyorum şuan Rusya'yı çiftçilerin ülkesi olarak biliyorsun ama herşey değişecek. Yani en azından...bunlar olması beklenenler. Normal bir şekilde. Fakat planlar burada ters gitti. Bu savaş erken bitiyor. Nedenini anlamıyoruz."
    Bu savaş erken bitti derken neyi anlatmaya çalıştığını sordum.
    "Normal dünyada, Bolşevikler 1921'e kadar devrimlerini gerçekleştiremiyorlar. Geçen ay olan ateşkes asla gerçekleşmiyor. Rusya Devleti savaşa devam ediyor. 1922'de Almanya'yı küçük düşürerek bir zafer kazanıyor. Bu da 1940 başlarında İkinci Dünya Savaşı'na neden oluyor."
    Resmen şoka girmiştim.Nasıl cevap vereceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Delirdiğini düşündüm. Ama herşey o kadar mantıklı geliyordu ki. Yarı gerçek yarı dalga geçercesine "Bu yaşadığımız dünyada sıradaki Büyük Dünya Savaşı 1940'ta mı olacak" diye sordum.
    "Emin değiliz. Eğer bu savaş gereğinden erken biterse, yeteri kadar insan ölmeyecek. Bu bazı şeyleri değiştirebilir. Belki bu dünyada 1969'da Ay'a inmezsiniz. Belki 2028'de Mars'a inmezsiniz. Bu tarz şeyleri bilemiyoruz. Bu durumu düzeltmeye çalışıyoruz. Emin olduğumuz hiçbirşey yok." dedi.
    Ona Ay hakkında, Mars hakkında, uzayda süzülen makinalar ve cebimize sığan telefonlar hakkında bir çok soru sordum. Fakat uyuyakaldı. Bu işi yarın kurcalamak için hevesle bekliyorum.

14 Ocak 1918
    Dün gece işler pisleşti. Bu işi daha fazla kurcalamak olmayacak. Şu an kendi akıl sağlığımı sorguluyorum.
    Gaz maskeli doktor dün gece geri döndü. Her zamanki gibi yatağımın başında durdu ve beni izledi. Her zamanki gibi ben de yine uyuyor numarası yaptım ama gözlerimin arasındaki o ufacık aralıktan bile onu görebiliyordum. Arkamdaki hastaya doğru döndü, konuştuklarını duyabiliyordum.
    "Bu hastane odasından daha fazla ne kadar bilgi toplayabilirsin?" diye sordu doktor ve devam etti,
    "İşe yarar şeyler bulmaya devam edebilecek misin?"
    Hasta cevap verirken sesindeki dehşeti duyabiliyordum
    "B-Ben. Evet. Sadece bana biraz daha zaman ver. Halledeceğim herşeyi. Önümüzdeki hafta barış görüşmeleri için Brest'e gitmem gerekmiyor muydu? Yapabilirim, başarabilirim."
    "O işin hali hazırda nasıl bittiğini biliyoruz seni aptal." doktor artık kulağa bir insanmış gibi gelmiyordu.
    "Herşey Kasımda bitiyor. Çok erken. Görevinde başarısız oldun."
    "Hayır, dinle herşeyi düzeltebilirim..."
    "3 gün daha yaşarsan kendini şanslı say. Ama bir planımız var. Bu arkandaki hasta...Onun için birşeyim var. Yarın Amerika'ya gönderilecek. Vardığında ise Kansas Eyaletinde yeni askerlerle konuşacağı söylendi bana. O zamana kadar çoktan bulaştırmış olur herşeyi. Bu tedavi edilemeyen grip aradaki farkı telafi edecektir.Eğer sen de çeneni kapalı tutarsan, senin için de birşeyler ayarlayabiliriz..."
    "Öyle yapmanıza gerek yok ben...."
    Fakat doktor öfkeyle iç çekti. Onu gördüğümden daha iyi duyabiliyordum. Doktor hastanın tam yüzüne bir yumruk attı. Tek bir yumruk. Ama herhangi bir insanın sahip olduğu kuvvetten çok daha fazla bir kuvvetle. Hastanın yüzü tamamen parçalanmıştı. Kan, beyin parçaları ve kemikler hastanenin yerlerine duvarlarına ve hatta tavanına sıçramıştı. Benim için çok zor bir durumdu ama hareket etmedim. Hayatımın buna bağlı olduğunu hissettim. Bu doktor daha önce hiç olmadığı kadar bana yabancı geliyordu. Sanki bu gezegenden değildi.
    Doktor uzun bir iğne çıkardı ve bana birşey enjekte etti. Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu.Ama iyi birşey olamazdı.Ayağa kalkmayı düşündüm. Ayağa kalkıp kaçmayı. Veya onu durdurmaya çalışmayı ama tamamen donmuş bir haldeydim. Bu doktor beni çok korkutuyordu. O mevzilerde karşılaştığım herşeyden daha fazla hem de.
    Belki de bana sadece ilaç verdi. Belki de herşey çok güzel olacaktı. Doktorun söylediklerinden ne kadarı doğruydu hiçbir fikrim yoktu. Fakat yarın Amerika'ya gideceğim konusunda haklıydı. Yarın transfer edileceğim söylenmişti bana da ve 2 ay içerisinde evde olacaktım.
Belki bu savaş gerçekten de burada erken bitiyor. Ve ben bu durumda iyilikten başka birşey görmüyorum. Bu savaş insanoğlunun ne kadar kötüleşeceğini gösterdi. Herhangi birisinin yapabileceği en kötü şeyleri gördük.
Belki bir doktorunki hariç, insan bile olduğundan
şüphelendiğim bir doktorunki.  

    Mart 1918'de ilk İspanyol Gribi Kansas Fort Riley'de belgelendi. Ardından gelen 2 yıl içerisinde bu hastalık 1. Dünya Savaşı'nda ölen insanlardan çok çok daha fazla insan öldürdü. Bu günlük ile ilgili ne düşüneceğimizi bilemiyoruz fakat daha önce paylaştığım Salgın Doktoru adlı dökümanda bahsedilenlerle ortak noktalar var. Gelecek zamanlarda bu gizlenmiş sandıktaki diğer dökümanlara daha derin bakmaya ve araştırmaya devam edeceğiz. Ve sizlere de buradan duyurmaya.
    Fakat bu dökümanla alakalı olarak,,,1969'da Ay'a çıktık aynı bahsedildiği gibi. Ve bu gizli sandıktan çıkan dökümanları okudukça inanıyorum ki 2028'de de insanoğlu Mars'a çıkmış olacak. Sandıkta daha çok belge var ve biz sadece yeni yeni çözmeye başladık bütün bu olanları.

Kısa Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin